havadurum

Gülnur YILDIRIM

1882
TAHTA BACAK DEMOKRATLAR
Bugünlerde herkesin elinde aynı sloganın yazılı olduğu bir pankart dolaşıyor: "Demokrasi"
"Demo" (halk), "kratos" (otorite) kelimelerinin birleşmesinden oluşan demokrasi kelimesi herkesin bildiği gibi, yönetimde halk iradesinin ağır basması anlamına geliyor. (Halk iradeyle hiç tanışmamış olsa da) Gel gelelim demokrasi - bu gizemli kelime - günümüzde o kadar evrimleşti o kadar çeşitledi ki herkesin kendine özgü bir demokrasisi, her demokrasinin de kendine özgü demokratları türedi. Bunlardan en önemlileri olarak "Liberal Demokrasiyi" "Amerikan demokrasisini" ve sol kitle örgütleri içerisine çöreklenmiş "TAHTA BACAKLI DEMOKRASİSİNİ" saymak gerek.
 
Liberal Demokrasi "bırakınız yapsınlar" anlayışına dayanır. Temelinde bireysel çıkar olan bu anlayış gerçekte zayıfı ezen güçlünün yanında olmayı savunan, süslü kelimelerle bezenmiş bir burjuva demokrasisi olup, bu düşünceden beslenen "demokratlar"ca temsil ediliyor.
 
Amerikan demokrasisi ise aslında liberal demokrasinin kendini bulmuş halinden başka bir şey değil. Kah Vietnam’da kah Irakta kah Afganistan’da kan, gözyaşı, tecavüz ve ölüm olarak kendini göstermesi hepimizin malumu. Amerikan demokratlarını buralarda sık sık görüp tanırsınız.
İleri demokrasi ve onların demokratlarına gelince, onlar için tam bir komedyendirler diyebiliriz. Bu muhteremler ele geçirdikleri mevki ve makamlarda Amerikan demokrasisini icra etmekle meşgul ve yükümlüdürler. Bunlar çığırtkan ve çıplaktırlar. Bu demokratları kolayca tanımak mümkündür.
Asıl konumuz olan tahta bacak demokratları ise hemencecik tanımak her baba yiğidin harcı değildir. Çünkü kendilerini çok iyi gizlemek onların en büyük marifetlerindendir. Elmanın içine gizlenip elmayı içten içe kemiren kurt gibidirler. Sol patentli örgütlerin içine yerleşip onların içten içe kemiren bu tahta bacak demokratlar sayıca da göz yıldırıcıdırlar. Demokrasi onların işlerine gelince taktıkları, işlerine gelmeyince çıkardıkları tahta bacaklarıdır. Bu tahta bacakları demokrat oldukları algısı yaratmak için kullanırlar. Örneğin, Ankara`ya gidip, tahta bacaklarını takarak çarşaf listeye oy verip, taşraya gelip, tahta bacaklarını çıkararak blok listeyi savunurlar. Çünkü blok liste kendinden başkasına temsil hakkı tanımama özelliğiyle onların demokratlığına pek yaraşan bir tutumdur. Demokrasinin iktidarı ise onların panzehiridir. Ama onlar tahta bacaklarını göstererek kendileri iktidar olmazlarsa demokrasinin yaşam bulamayacağı olgusun yaratmaya çalışırlar.
 
Bu tahta bacakların kerametleri saymakla bitmez . Her türlü "ayağı" kullanır tahta bacak demokratlar. Ahtı vefayla hiç işleri olmaz. Her yolu bilir, yoldaş falan tanımazlar. Böylelikle her ne pahasına olursa olsun başarıya demir atarlar. Monarşistlerin olmazsa olmazı "kelle koparma" en sevdikleri ve sıkça başvurdukları yöntemleridir. Varoluş felsefeleri "kelle koparmak" üzerine kurulmuştur nede olsa... Örgütü hedefe taşımak, örgütün tüm unsurlarına hedef doğrultusunda çalışmaya seferber etmek tahta bacaktan ibaret demokratların yapacağı iş değildir. Onlar örgütü bir yük hayvanı olarak görür ve sırtından hiç inmek istemezler. Hal böyle olunca da elma ne çürükten kurtulur, ne örgüt iktidar olur.
Her lokma ekmeğin başına her zaman önce vardığından bazı tahta bacak demokratlar bir zekilik örneği gösterip ileri demokrasiye transfer olabilir. O zaman onlara "tahta bacağın götürdüğü yere giden bukalemunlar" denir. Benden söylemesi...