Gözler milli eğitimin üzerinde
“Okulları kapatsak milli eğitimi ne güzel yönetiriz” anlayışı yaşam mı buluyor, bilemiyorum. Fakat milli eğitim yetkileri hep susmayı tercih ediyorlar son günlerde. Ya da kaçamak cevaplar ile durumu idare etme çabası içersindeler.
Dünkü gazetemizde Ağaköy’de öğrencilerin hangi koşullarda barındığını okumuşsunuzdur.
Kadir Kenar da dünkü yazısında bu durumu Dekan Vekili Hamit Palabıyık açısından gayet güzel irdelemiş.
Ben yaşanan sorunu bir başka yanı ile ele almak istiyorum.
Biga’da bir öğrenci yurdunun inşaatının bitmesi konusunda yaşanan sıkıntılara ilişkin gazetemizin yaptığı haberleri okumuşsunuzdur.
Milli eğitime bağlı olan bu yurtta yaşanan sıkıntılar için milli eğitim yetkililerinin almış olduğu tavır son derece ilginç gelişti.
Kendilerine bir şikâyetin olmadığını belirten yetkililer bu konu ile ilgili herhangi bir girişimde bulunmadıklarını belirttiler.
Nasıl ama?
Öğrenciler yaşadıkları sıkıntıları, mağduriyetlerini gazetemiz aracılığı ile dile getirmelerine, gazetemiz haber merkezinin bu konuda gelişmeleri yetkililerden sürekli takip etmesine rağmen yetkililer bir vurdumduymazlık içersinde.
Mağdur öğrenciler haklarını aramak için meydanlara, sokaklara çıksalar başlarına gelecek belli.
Öğrencilerin haklarını aradığı her koşulda, yoğun bir baskı ile karşılaştığı günümüzde ne yazık ki yetkililer de sorunların çözümü konusunda duyarsızlaşmaktadırlar.
İşte bundan dolayı öğrencilerin çeşitli sorunları için belirleyici olan kendileridir, verecekleri mücadeledir.
Yenilecek cop, gaz olsa da; sorunların çözümü için gerçek olan mücadeleleridir.
Yine milli eğitim yetkilileri e- müracaat konusunu gerekçe göstererek Çanakkale’de seçilen seçmeli dersler ile ilgili açıklama yapmaktan imtina etmektedirler. Seçmeli derste fix menü uygulamasının çeşitli örneklerinin yaşandığı diğer bazı illerdeki gelişmelere bağlı olarak insan doğal olarak merak ediyor.
4+4+4 sisteminde ortaöğretimde tercih edilmesi gereken seçmeli ders sürecinde birçok skandal yaşanıyor.
Bazı okullar öğrencilere seçmeli ders adı altında paketler oluşturarak bu dersleri zorunlu hale getirdi.
3 derslik paket halinde sunulan seçmeli derslerin ilk ikisini Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Muhammed’in hayatı oluşturuyor.
Gelişmelerin böylesi olduğu bir zamanda tercihlerin kamuoyu ile paylaşılmaması kaygıları daha da arttırmaktadır.
Bakalım Çanakkale’den nasıl bir sonuç çıkacak?
Metropoll şirketinin anket sonuçlarını şimdi daha iyi anlıyorum.
Araştırma firmasının anket sonuçlarına göre %60 oranında bir kesim Abdullah Gül’ü yeniden Cumhurbaşkanı görmek istediğinin ortaya çıkmasından sonra meclis açılışındaki Gül’ün değerlendirmeleri için “kılıçlar çekildi” yorumları yapıldı.
Meclis yasama yılının açılış konuşmasında Gül, “Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır” dedi ve ekledi: “Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir. Şiddeti teşvik eden ile görüş açıklayan arasında kesin bir ayrım gözetilmelidir".
Buna karşı Başbakan Erdoğan ise sansür niteliğindeki uygulamayı savunarak ; “Bize sürekli hakaret edenleri ve saygı göstermeyenleri kendi özel etkinliğimize davet etme zorunluluğumuz yoktur. Onun için davet etmedik. Bu kadar basit” dedi.
Yine tutuklu milletvekilleri konusunda da Gül İle Erdoğan’ın farklı düşünceler içersinde olduğu ortaya çıktı.
Anlaşılıyor ki 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimleri Erdoğan açısından hiç de öyle kolay olmayacak.