Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Gökhan’ın açıklamaları iyi oldu...

1969
Çanakkale’de yat limanı tartışmaları alevlenirken, aynı zamanda bazı gerçekler ile yüz yüze kalıyoruz. Her şeyden önce şu konuda mutabık olmalıyız;bir kentte çeşitli projeler ve bunlara bağlı olarak da çeşitli yaklaşımların olması kadar doğal bir şey olmaz. Önemli olan bu projelere ilişkin farklı fikirleri, kentin ortak menfaatleri potasında eritecek mekanizmaların çalıştırılması ile yaratılacak ortaklıklardır. Süreç bu şekilde çalıştırılırsa doğru yol bulunur. Ama, işin içersine entrikalar, aldatmacaya varacak beyan ve bilgilendirmeler, tüm bunların beslendiği karşılıklı saygıdan yoksun ve yok sayıcı kültür girerse; işte o zaman ortaya tam bir felaket tablosu çıkar.
 
Yat limanı projesi konusunda Belediye Meclisinin almış olduğu karar sonrasındaki tartışmaları bu anlamda bir örnek olay olarak hep birlikte iyi analiz etmeliyiz.
 
Kısaca gelişmeleri bir hatırlayalım.
 
Çanakkale Belediye Meclisi Ocak ayı toplantısında yat limanı projesi için ÇTSO’nun imar plan tadilat dosyasını görüşmedi. Çünkü ÇTSO bu dosyasını geri çekmişti. Mecliste başkan bu konuyu bu şekilde paylaştı. Fakat ertesi günü ÇTSO bir açıklama yaparak; her neden ise bu açıklamayı basında paralı ilan yolu ile yapmayı tercih etti, imar komisyonunun üç üyesinin hayır, iki üyesinin evet kararı ile ilgili dosyanın bakanlığa sunulması gerekçesi ile iadesi kararına dayanarak dosyanın kendileri tarafından geri çekilmediğini bizzat belediye meclisinin iade ettiği konusunda bir değerlendirme yaptı.
 
İşin açıkçası benim bile kafam karışmıştı.
 
Bu konuya ilişkin ‘ÇTSO halkın iradesini yok sayıyor’ içeriğinde bir yazı kaleme almış olduğum için konu hakkında daha çok düşünmeye başladım. Acaba haksızlık mı ettim şeklinde ön yargılarım oluştu...
Bu arada bir çok vatandaşın bu konudaki tepkileri ardı sıra geliyordu. Hal böyle olunca daha temkinli ve daha analitik olarak değerlendirmek üzere konuyu takibe aldım. Ta ki AKP milletvekillerinin bu konudan hareket ile, Belediye Başkanının Çanakkale’deki hizmetlerin karşısında olmak konusunda yaptıkları suçlamalara kadar.
 
Aynı açıklamada her neden ise ÇTSO seçimlerine bu nedenle Başkanın müdahil olmak istediğine kadar varan suçlamalar vardı. AKP milletvekillerinin maden bulmuşçasına bu konu üzerinden Çanakkale Belediyesine yüklenmeleri konunun hassasiyetini daha da arttırdı.
 
Bu hassasiyet benim kadar Başkanın da gündemine girmiş olmalı ki bu konuya ilişkin bir basın toplantısı ile kamuoyunu bilgilendirdi. Çok da iyi yaptı gerçekler tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı.
 
Sorun, yat limanı yapım işinin özel durumu nedeniyle plan tadilatına ilişkin Çanakkale Belediyesi’nin yetkili olmamasının getirmiş olduğu bir durumdu. Komisyon, bu veri temelinde CHP’ li üyelerin yasal gerekçe nedeniyle imar plan tadilatının bakanlıkça yapılmasını ileri sürerek ret oyu vermeleri neticesinde dosyanın geri çekilmesi kararına vardı. Bu kararın ÇTSO yetkililerince öğrenilmesi ardından dosya ÇTSO tarafından geri çekilince mecliste oylama gereği de ortadan kalktı.
 
Fakat ÇTSO komisyon kararını Belediye meclisi yat limanı projesini mecliste görüşmüyor bu anlamda sorumluluk almıyor şeklinde lanse etti. Böyle olunca kafalar karıştı .
 
Halbuki Belediye meclisinin imar plan tadilatını oylaması gibi bir durum söz konusu değildi çünkü yasalar gereği sorumluğundaki bir konu değildi. Dosya çekilmemiş olsa idi; sadece komisyonun vermiş olduğu bu dosyanın belediye meclisinin sorumluluğunda bir konu olmamasından dolayı ilgilisi tarafından bakanlığa gönderilmesi konusu oylanacaktı.
 
Belediye Meclisinin sorumluluğu buraya kadardı, ama dosya geri çekilince buna da gerek kalmamıştı.
Yazımın başında söyledim; farklı düşünceler olabilir, önemli olan bu düşüncelerin karşılıklı saygı temelinde tartışılmasıdır, fakat işin içine bazı kurgular ile gerçekleri gizlemek, saptırmak, kafaları karıştırıp üzerinden spekülasyonlar yaparak bazı çıkarımlarda bulunmak gibi yol yöntemler karışırsa burada iyi niyet aranmaz.
 
Burada tertip vardır, entrika vardır.
İşte bu bakımdan Yat limanı projesi etik açıdan yaralanmıştır.
Çanakkale halkı bunu unutmaz.
 
Bu arada bir başka gerçeği de aktarmak istiyorum. Başkan Gökhan halkın karşısında çok konuşan bir başkan değil. Bu örnek göstermiştir ki; bundan böyle daha çok vatandaşları ile paylaşımda bulunmalıdır. Bugüne kadar hakkındaki çoğu eleştirilere karşı sessiz kalmış, işini yapmaya devam etmiştir. Bir gerçeği gördük ki bazı olaylar o denli manipüle edilmektedir ki, kamuoyunun birinci elden bilgilendirilmesi ihtiyacı son derece gerekli olmaktadır.