Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Gizli gündem

2273

Toplumsal hayatımızın çok önemli bir parçası oldu gizli gündem konusu. Burada gizlilikten kastım özel hayatın ihlal edildiği hukuksuz telefon dinlemeleri, kayıt, vb. uygulamalar değil. Savunulan ya da bizzat hayata geçirilen düşünce veya eylemin arka planındaki gerçeklerden bahsetmek istiyorum. Olayların görünen yüzünün ardında hep bir başka amacın gizlendiğini algılamamak için gerçekten biraz saf olmak lazım. Böyle bir konuma ulaşan toplumsal hayat için söylenecek en önemli söz; “demokratik işleyiş dikiş tutmamaktadır” demekten başka bir şey olmaz. Gelişmeleri artık başka türlü açıklamanın imkânı kalmamıştır.  
Başbakan YGS’deki skandalı protesto eden öğrenciler için “karşılarına bizde 10 bin genç çıkarırız” demekle, ne demek istemektedir.
Niyet açıktır; tahammülsüzlük sadece tahammülsüzlükle de kalmayan çatışmaya kadar olayları sürükleyecek baskıcı bir tarz.
Ağzından demokrasi lafını düşürmeyenler için bu tavır nasıl kabul edilebilir.
Görünen yüz olan ‘ileri demokrasinin’ ardındaki gerçek; ‘diktatörlük’ özentisidir.
Bu olaydaki gizli gündem, diktatörlük özlemleri için seferber olma isteğidir.
‘İnsan odaklı özgürlükçü bir anayasadan’ bahsedenlerin %10 luk anti demokratik baraj yetmiyormuş gibi, halkın iradesine ipotek koyan YSK’nın, bağımsız adaylar ile ilgili tavrı karşında sessiz kalmalarının arkasındaki gerçekleri varın siz düşünün…
Anti demokratik, özgürlükleri ve insan haklarını yok sayan bir düşünce iklimi kamuoyu nezdinde açık olarak savunulamayınca, işte böylesi çarpıklıkları hep görmeye devam edeceğiz.
Yerelde de bu konunda birçok örnek ile karşı karşıyayız.
Hemen son günlerdeki bazı olayları bir değerlendirelim.
3 yıldır Çanakkale Belediyesi’nin organize ettiği Gelibolu Yarımadası öğrenci gezilerine bu yıl Milli Eğitim Müdürlüğü, belediye araçlarının ticari izinleri olmadığı gerekçesi ile izin vermedi.
Bizde çok inandık bu gerekçeye…
Tamamıyla siyasi bir tasarruf; yaklaşan seçim öncesi bu hizmetin CHP hanesine yazılmasını engelleme gizli niyeti.
Bu kadar “hassas” olan Bir Milli Eğitim Müdürlüğü, peki nasıl olurda Ruhsatlandırılmamış bir binaya Fen Lisesi’ni apar topar taşır.
Su Ürünleri Kooperatifi, 2010 yılı Eylül meclisinde alınmış olan liman ücretleri ve çekçek kirası ile ilgili karara geçen hafta yaptığı basın açıklaması ile tepki verdi.
Aradan geçen 6 ay sonrasında ki bu hassasiyetin ardındaki gerçek niyet ne olabilir acaba?
Yaklaşan seçimler nedeniyle kim kime hangi mesajı veriyor, anlayabilene helal olsun…
Dün doktorlar ve sağlık emekçileri 2 günlük greve çıktılar.
Üzerlerinde deli gömlekleri var mıydı, gidip göremedim.
Çünkü başbakanımız “greve çıkan deli gömleği giyer” demişti.
Doktorlarımız onurlu beyaz önlükleri ile bizlerin sağlık haklarını da savunarak, sağlığın ticarileştirilmediği nitelikli sağlık hizmeti için grevdeler.
Onların destekçisiyiz.

Sermet ATADİNÇ