Gezi’nin 1. Yılında Çanakkale
Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Çanakkale’de de Gezi direnişinin 1. Yılında halk Gezi direnişine sahip çıktı.
Siyasal iradenin demokrasiyi yok sayan, dediğim dedik, tahakkümcü uygulamalarına karşı tepki olarak büyüyen gezi ruhu, 1 yıl sonra o günlerdeki coşkusunu korurken, AKP hükümetine karşı büyüyen öfke bir kez daha ortaya çıktı.
Artık demokratik hiçbir şeye tahammül edemeyen AKP hükümeti ülkenin birçok yerinde ,yine demokratik hakların kullanılmasına izin vermedi ;Gezi’nin 1. Yılında protesto hakkını kullanan vatandaşlar yine şiddet ile karşılaştılar.
Siyasal iradenin geneldeki bu tavrı Gezi’nin 1. yılında da Çanakkale’de kendisini göstermedi.
Gezi mücadelesinin Çanakkale’deki pratiği daha farklı boyutuyla değerlendirilmesi gerekli bir deneyim yarattı.
Gezi ruhunun birlik ve dayanışma ruhunu yaşatma, bu geleneğin güçlenmesi konusundaki kazanımlar noktasında Çanakkale bazı konuları tekrar tartışmak zorundadır.
Türkiye’nin bir çok kentinde devletin resmi güçlerinin müdahalesi ile, dayanışma ve birlik olma ihtiyacı çok daha acil bir ihtiyaç haline dönüşmüşken; Çanakkale’deki birlik ve dayanışma ruhu bazı grupların grupçu çıkarlarına kurban oldu.
Gezi 1. yılında Çanakkale’de kendi ruhuna uygun bir performans yaratamadı.
1. yıl etkinliklerine katılan grupların kendi grup çıkarlarına uygun bir yönlendirme çabaları kendisi net olarak gösteriyor ve bu çabalar karşısında katılım gösteren vatandaşların tepkileri dikkat çekiyordu.
Etkinliklere katılan gruplardan bazıları birlik dayanışma gibi Gezi ruhunun en belirleyici özelliğini ıskalayarak kendi gruplarının çıkarlarına uygun hareket etme hastalığından kendilerini kurtaramamışlardı.
Gerek yürüyüş sırasında, gerek yürüyüş sonrasındaki etkinlikler noktasındaki yaklaşımları itibarıyla bu konu net olarak kendisini gösteriyordu.
Çanakkale’deki emek ve demokrasi mücadelesinin taraftarı olan herkes bu zaaftan kendilerini kurtarmalıdır, kurtaramadıkları takdirde bu mücadelenin geliştirilmesi ciddi bir zaafa uğrayabilir ve bunun sonuçları çok ağır olur.
Ayrıca yine bazı grupların yürüyüş sırasında gereksiz olarak emniyet güçleri ile yarattıkları gerginlikte bu tür eylemlilikler için olumsuz bir performans yaratmaktadır.
Gezinin 1. yılında Çanakkale’deki muhalefet güçlerinin çıkaracağı önemli dersler var.
Bu konu acilen masaya yatırılarak emek ve demokrasi mücadelesinin ihtiyacı olan birlikte mücadelenin ilkeli bir şekilde örülmesi sağlanmalıdır.
Her türlü önyargıdan arınarak demokrasi ve emek mücadelesinin geliştirilmesi kriteri ile yaklaşmak, halkın bu mücadeleye seferber edilmesinin ihtiyaçlarını göz önünde bulunmak ve samimi olmak bu konuda yeterlidir.
Sorun kimin daha çok kendi flama ve bayrağını taşıması, kimin etkinliğe imzasını vurduğundan bağımsız olarak ele alınmalıdır.
Mücadelenin ihtiyaçlarının esas alındığı, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan en geniş kesimlerin bu etkinliklere katılarak bu mücadelenin her geçen gün daha kitlesel deneyimlere dönüştürülmesi kriterinin belirleyiciliğini, içselleştirmek gerekir.
Esas olan budur.
Bunun için tek yol, kendi gruplarının çıkarları değil, mücadelenin ihtiyaçlarına göre tavır geliştirebilmektir.
Demokrasi ve emek güçleri Gezi mücadelesinin 1. yılında AKP hükümetinin halk üzerindeki baskılarına karşı mücadele ivmesini yükseltmek için sokaklarda iken, CHP danışma kurulu toplantısı yaparak parti içindeki sorunlarını tartışma gereğini hissetti.
Gezi mücadelesinin 1. yılında AKP hükümetine karşı geliştirilmesi gerekli halkın mücadelesini önemsemedi.
Önemsemiş olsa idi; en azından toplantısını sürdürürken bile, yürüyüş kortejine bir destek vererek duyarlılık örneği verebilirlerdi.
Bugüne kadar demokrasi mücadelesi noktasında duyarsız kalan CHP Çanakkale örgütünün bu tavrı aslında çok da şaşırtıcı olmadı.
Partilerinde başta kimin milletvekili olacağından tut ,bazı kademelerde yer alacak yöneticilerin belirlenmesi ile sınırlı, kişiler üzerinden sürdürülen mücadele performansı içersinde bulunan CHP Çanakkale örgütünün demokrasi ve emek mücadelesi noktasında alacağı çok mesafe var.
Bunun için örgütsel dönüşüm boyutuyla atılması gerekli önemli adımların olduğu net olarak gözükmektedir.
Demokratik işleyişi bürokratik bir mekanizmaya indirgeyip,sonrasında da kendileri için olsa yüksek sesle tepki koyup başkası olunca sessiz kalma anlayışı ile örgütte muhalefet yapanlarında bir başka çarpık tavrının ortaya çıktığı danış(ma) toplantısı nedeniyle gezi mücadelesi es geçilmiş oldu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Gezi mücadelesi için söylemiş olduğu sözlerden birileri ders çıkarırlar mı bilemem, ancak Kılıçdaroğlu’nun değerli bulduğum sözlerini sizlere aktarmak istiyorum “ Güzel Çocuklarım,Siz gençliğinizin baharında, özgür olma yolunda nefes almayı bıraktınız belki ama o ektiğiniz tohumlar büyüdü ve elbet bir gün yeşerecek. İşte o zaman geleceğimizin çocukları hür, adil bir Türkiye`de nefes alacak. Sizin yeriniz hiçbir zaman toprak değildi ve olmadığını da ömrümüz boyunca hatırlayacağız. Her birinizin ismi hafızamızda, acısı kalbimizde, siz Gezi`nin erken giden çocukları sizleri hiçbir zaman unutmayacağız...”