havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Gerginlik sürüyor

1476
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mecliste uğradığı yumruklu saldırı bugüne kadar sürdürülen gerginlik politikaların bir ürünüdür.
Kutuplaştırma üzerine kurgulanan ve gerginlikten beslenen politika üzerinden sürdürülen seçim stratejisinin sonuçlarının referansıyla AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de bu taktik ile sürdürme anlayışı toplumu her geçen gün daha çok germektedir.
Seçimlerden hemen sonra Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözleri ne yazık ki gelişmelerin bu yönde olacağının işaretlerini vermiştir.
Seçim öncesi her fırsatta kendisi gibi düşünmeyenleri vatan haini ilan ederek, meydanlarda yuhalatıp nefret söylemleriyle kitleleri kutuplaştırarak gerginliği arttıran uslup; şimdilik “gıcık oluyorum, vatan haini olarak görüyorum" diyen bir kişinin Kılıçdaroğlu’na saldırısını gündeme getirdi.
Gerginlikten nemalanlar bu üslubunu sürdürdükçe çok daha olumsuz olaylarla karşılaşmak işten bile değil.
Şiddet ve nefret söylemi ile sürdürülecek Cumhurbaşkanlığı seçim süreci bu ülkeye hayır getirmez; bu tarz, bu üsluptan fayda bekleyenlerin beklentilerine cevap veremez.
Şiddetten beslenenler şiddet ve nefret söylevinden beklentisi olanlar gün gelir kendilerinin yarattığı kaos içinde yok olur giderler.
Halkımız her zaman sağduyulu olmuş, sükunetle hareket etmiştir, şiddet ve nefret söylevlerinin yaratacağı provokasyonlara prim vermemiştir.
Gerek seçimlerden sonra Başbakanın konuşması, gerek ilk grup toplantısındaki sözleri; tırmandırılmak istenen gerginliğe işaret etmektedir.
Kendisi gibi düşünmeyen herkese karşı sürdürülen bu nefret söylemi toplumsal huzuru bozacak gelişmelere neden olacak düzeye ulaşmış durumdadır.
Yaşanılan yolsuzluk rüşvet ve hukuksuzluk karşısında kutuplaştırma politikası üzerinden etki alanını korumaya çalışan AKP, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de bu yöntemselliğini sürdürerek oy desteğini korumaya çalışacak.
Önümüzdeki günler siyasal gündemin gerginliğinin daha da aratacağı günler olacak.
AKP içerde muhalif tüm güçleri itibarsızlaştırmak adına bu gerginliği sürdürecek, dış politikada da milliyetçi kazanımlar oluşturmak adına savaş kışkırtıcı faaliyetlerine hız verecektir.
AKP Hükümeti bir yandan gerginlik politikalarından medet umarken diğer yandan özellikle emekçilerin mücadelelerinden de müthiş bir şekilde çekinmektedirler.
Yatağan maden işçilerinin özelleştirmelere karşı sürdürdüğü mücadeleyi engellemek için ikinci kez Yatağan işçilerinin Ankara’ya gitmeleri engellenmiş adeta olağan üstü hal koşuları yaratılmıştır.
Yine yaklaşan 1 Mayıs nedeniyle işçi ve emekçilerin talepleriyle 1 Mayıs’ı kutlamalarını engellemek adına çeşitli tezgâhlar planlanmaktadır.
Bu durum, artık sınıfsal içerikte, demokrasi ve özgürlükler kapsamındaki bir sorundur.
Çözümü de bu temelde olacaktır.
 AKP hükümeti demokrasi ve özgürlükler konusunda iki yüzlü davranmaktadır.
Mısırda 529 kişi için verilen idam cezalarına karşı CHP’nin önerdiği siyasi partilerin ortak bir deklarasyon yayınlanması teklifi AKP tarafından cevapsız bırakılmıştır.
Mursi taraftarlarına verilen idam cezalarına karşı Başbakanın grup toplantısında herhangi bir açıklamasının olmaması da  ayrıca dikkat çekmiştir.
Hukukun ayaklar altına alındığı darbe hukukunun 529 kişi hakkındaki idam kararına karşı olmak bir insanlık görevidir.
Lakin, Berkin Elvan’ı terörist olarak yaftalayarak meydanlarda yuhalatan, Gezide katledilen 8 genci görmezden gelenler, 529 mısırlının idamına karşı çıkmaları inandırıcılıktan uzaktır.
Bu tamamıyla siyaseten Müslüman Kardeşler örgütüne verilen destek anlamındaki sahte bir karşı çıkıştır.
Mısırdaki idamlara karşı çıkmak insan haklarına sahip çıkmak demektir.
Mısırda 529 kişinin idamına karşı çıkıp, ülkesinde katledilen gençleri yok saymak tam bir ikiyüzlülüktür.
Bugün bazı din maskesi altındaki kesimlerin tavrı tamda budur.
Mısırdaki idamlara karşı çıkmak insan haklarını demokrasiyi özgürlükleri savunmaktan geçer.
Bu süreçte timsah gözyaşları dökenleri iyi tanımak gerekir.
 
Liste delmek ve ameliyat
Dün yeni seçilen Belediye Meclisi ilk toplantısını yaparak görevine başladı.
Çanakkale’ye hizmet dilekleriyle birleştirilmiş iyi niyet gösterileri toplantıya damgasını vurdu.
Meclisin aritmetik yapısı nedeniyle CHP grubunu önemli sorumluklar beklemektedir.
Bu performans ancak CHP örgütünün hantal yapısından kurtulup,  dinamik, Çanakkale halkı ve üyelerinin iradesini temsil edecek bir performans yaratabildiği koşullarda hayat bulabilir.
Dakika bir gol bir misali daha ilk encümen seçiminde CHP grubu bir sürprizle karşılaşmış ve ilk görüntüsü geleceğe için kaygılar yaratmıştır.
CHP Grubunda belirlenen encümen üyelerinin dışında Muzaffer Özgen aday olup AKP grubunun desteğini alınca encümen üyesi seçilerek soğuk duş etkisi yaratmıştır.
CHP yine örgüt sorunlarının azizliğini bir kez daha yaşadı.
CHP Çanakkale’de artık böylesi olumsuzlukları kaldıramaz.
CHP örgütü yamalı bohça görüntüsü ile başarılı bir belediyecilik hizmeti veremeyeceği gibi siyasal mücadele açısından da başarılı olamaz.
Belediye meclisinin ilk oturumunda yaşanan bu olay zaten olumsuz olan örgüt imajını daha da olumsuzlaştırmıştır.
Örgüt yönetimleri hala susmaya devam edecek midir?
CHP tabanı bu gelişmeleri nasıl değerlendirmektedir?
Bu soruların cevabını aradığımızda; karşımıza seçimlerde önemli bir başarıya imza atan Başkan Ülgür Gökhan’dan bu konularda bazı beklentilerin olduğu gerçeği ile karşılaşmaktayız.
Diğer bir nokta da CHP’li yöneticilerin bu gündemi dikkate almaları daha fazla yıpranmadan, yıpratmadan harekete geçmeleri konusundaki beklentidir.
Sonuçta CHP Çanakkale örgütünde önemli bir ameliyat ihtiyacı artık kaçınılmaz olmuştur.