Gerçekleri halı altına süpürmek...
CHP’nin 16. ve 17. Olağanüstü kurultaylarından çıkardığım sonuç; bu partinin kendi gerçekleri ile hesaplaşmaktan kaçınmasıdır. Kurultayın toplanmasına neden olan 362 imzacı kurultay delegesinin talepleri ile genel merkezin farklılıklarının temelinde yatan gerçek; ideolojiktir. Bu gerçek her neden ise görülmek istenmemektedir.
Bundan dolayı da, bu ideolojik farklılıklar tek çatı altında tutulmaya çalışılmakta ortaya yamalı bohça görüntüsü çıkmaktadır.
CHP başarılı olmak istiyor ise; kendi içersinde ideolojik anlamda ilkeli bir duruşu olan parti olmak zorundadır.
Kitle patisi olma gibi gerekçeler ile bu eklektik yapı savunulamaz.
CHP Kılıçdaroğlu ile birlikte “yeni CHP” hedefi ile bir yolculuğa çıkmıştır.
Bu konudaki attığı adımların ne kadar başarılı olduğu bir başka tartışma konusu olarak ele alınarak soldan yana, emekten yana, özgürlükçü, demokrasinin kararlı savunucusu olma noktasındaki yeni hedefleri ile parti içindeki bazı kesimler ile kan uyuşmazlığı yaşamaktadır.
Bu uyuşmazlık artık partinin gelişimine engel olacak düzeye varmıştır.
Tüzük kurultayı ile yaşanılanlar bu noktada her şeyi net bir şekilde ortaya koymasına rağmen yinede bu farklılıkların aynı kotada eritilmeye çalışıldığı bir kurultay sonucu ile karşı karşıyayız.
CHP’nin “yeni CHP” hedefi ile halkın partisi olma olunda ilerleyebilmesi için bu görüntüsünü değiştirmesi lazımdır.
Çanakkale’de de yaşanılanlar bu boyutta değil mi?
Gerçi Çanakkale’de delege seçimleri sürecinde ideolojik olarak sapla saman birbiriyle karışmış, kimin hangi ideolojiyi savunduğu anlaşılamamıştır.
Onun için Çanakkale’de iki farklı liste temelinde seçime girenlerde kendilerinin Kılıçdaroğlu taraftarı olduğunu iddia etmiştir.
CHP, gerek genel merkez düzeyinde gerekse Çanakkale’de olduğu gibi ideolojik olarak netlik sağlayamadığı için ortaya çıkan görüntüler flu görüntüler olarak ilkesellikten yoksun bir siyasetin risklerini taşımaktadır.
CHP kurultaylar sonrasında siyasal yapısı itibarıyla ilkeli bir yapı oluşturabilecek mi bunu göreceğiz.
Demokrasi şöleni olarak sunulan kurultaydan demokrasi adına ne kadar bir kazanım sağlanmıştır?
Bu konuyu da bir başka biçimde irdelemek istiyorum.
Özellik ile Çanakkale’de tüm taraflar milletvekili seçimleri dahil olmak üzere belediye başkanı,il genel meclisi ve belediye meclisi adaylıklarına seçilecek kişilerin seçimle belirlenmesi noktasında hem fikirdiler.
Bakalım yeni tüzükte milletvekilliği hariç, diğer görevler için seçim kriterinin getirilmemiş olması konusunda kim ne söyleyecek?
Dengelerin getirdiği koşullar değerlendirilecek; ona göre kişisel menfaatler temelinde bir yaklaşımda mı bulunulacaktır?
İşte temel sorun burada.
Siyasette ilkesizlik, rüzgâr nereden esiyor ise ona göre yön değiştirmek…
Bu ilkesizliğin ortadan kalkması CHP’nin ideolojik olarak netleşmesi ile sağlanabilir.
Doğru bir tanedir.
Adayların seçimle belirlenmesi demokrasi gereği ise ,milletvekilleri içinde belediye başkanları içinde geçerlidir.
Demokratik bir tüzük milletvekilliği adaylıkları için seçimi öngörüp, diğer adaylıklar için her türlü yöntem ile belirlemeyi kabul edemez.
Tüm yaşanılanlar sonrasında Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin yeni hedefleri temelindeki gelişimini içine sindiremeyenlerin” biz ev sahibiyiz onlar misafir” açıklamaları ile bu yolda önemli adımlar atmak mümkün değildir.
CHP kendi gerçekleri temelinde ideolojik netliğini oluşturmalıdır.
Bunu gerçekleştiremeyen CHP’nin kendini halka anlatması mümkün olamayacaktır…