GEÇMİŞTEN BUGÜNE KADIN
Antik çağda büyük göğüsler, büyük kalçalar doğurganlık göstergesiydi. Çünkü o çağlarda güçlü olmak için bu özelliklere ihtiyaç duyuluyordu. Daha sonralarda ortaya atılan teoremlerle altın oran dediğimiz simetrik yüz şekli olarak ortaya çıktı. Günümüzde bu güzellik ölçütü olarak devam ediyor.
14. ve 16. yüzyıllarda genellikle kıvrımlı, yuvarlak yüz hatlarına sahip güzellik anlayışı vardı. Kıyafetlerde sadelik ve zariflik ortaya çıkmıştı. Dökümlü ve abartılı etekler giyiliyordu. Terzilik işleri daha yaygınlaşmaya başlayınca farklı giysiler üretilmeye başlandı. Bu giysiler de değerli taşlarla süsleniyordu.
1800`lerde ve 1900`lü yılların başında ise bulunduğumuz zaman içerisindeki gibi ince bel daha düz bir karın ön plana çıktı. Hatta bu dönemde bu özelliklere sahip olmak için korse kullanılmaya başlandı. Jileler, kabarık omuzlu gömlekler, geniş etekler modaydı. Yaklaşık 20-30 yıl sonralarda ise düz bir karın ve ince bel gibi özelliklerin yanında atletik vücutlar ön plana çıkmaya başladı.
1950`ler ise önceki dönemlerden daha kapalı giyinmeye başladılar. Etek boyu dizlerde vücut hatlarını belli etmeyen kıyafetler giyilmeye başlandı. Yarım topuk stilettolar, kalem etekler ve prenses yakalar ortaya çıktı. Marilyn Monroe kısa saçlarıyla, dolgun dudaklarıyla o dönemin ikonuydu. 1960`larda ise güzellik algısının değişmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu yıllarda sıfır beden vücut tipi yer alıyordu. Kapalı kıyafetlerin yerini seksi kıyafetler aldı.
1980`lerde ise fitness patlaması yaşandı. Parlak tayt, tozluklar, bol rengarenk kazaklar bu dönemler moda anlayışı içerisindeydi. Aynı zamanda yüksek bel ve dar paça pantolonlar, kabarık saçlar ve vatkalı kıyafetlerde çok kullanılıyordu. Dönemin ikonları olarak da Carol Alt, Christie Brinkley, Elle McPherson, Paulina Porizkova gibi mankenleri örnek gösterebiliriz.
1990`larda ise yüksek bel pantolonlar, ince düz karın moda algısı oluşturdu. Jean pantolon, jean gömlek, jean ceket ve hatta jean ayakkabı çok havalıydı. Saç bantları, oduncu gömlekleri, bel çantaları herkesin dolabında bulunuyordu. Ve geldik 2000`lere...
Bu dönemin başlarında kapri pantolonlar, kısa üstler, kolsuz boyundan bağlamalı tişörtler, kumaş kemerler, ekoseli etekler giyiliyordu. Daha sonralarda ise tüvit ceketler, tüllü eteklerde ortaya çıkmaya başladı. Geniş kalçalar güzellik algısının sembolüydü. Günümüzde ise geçmişten günümüze kadar gelen kıyafetler vintage olarak giyilmekte.
Kadınların bu duruma bakış açısının modadan, sosyal medyada görünen o mükemmeliyetçilikten ve o hatlara sahip olmak için verdikleri savaşlardan olduğunu düşünüyorum.
Günümüzde ise fazla kilolarını, yüz hatlarını diğer kadınlarla kıyaslayıp, özgüven eksikliği yaşayan birçok kız tanıyorum. Aslında suç onlarda değil, bunu bize toplum öğretti. Her gün yediği yemeği, içtiği kahveyi, boyattığı saçlarını ve estetiklerini, paylaştıkları fotoğraflarla bizi biz olmaktan çıkardı. Yapılan bu paylaşımlarla para kazanmakta cabası. Kızlarımız, kadınlarımız bu siluetlere özenerek büyük bir savaş içerisinde. Artık ne korseler kaldı, ne küçük göğüsler... Artık her şeyin bir çözümü var. Estetikler sayesinde istediğimiz her estetiği yaptırmamız mümkün.