Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Geçen yıllar…

1325
Uğur Mumcu anma etkinliklerini izlerken bir yandan da düşünüyordum.
Geçen 21 yıla rağmen hiç değişmeyenleri, mecliste uçuşan tekmeleri, düşüncelerini ifade eden milletvekiline yapılan yumruklu saldırıyı, yapılan saldırıya arka çıkan zihniyeti, Yatağan işçilerinin özelleştirmeye karşı tepkilerinin devlet zoruyla engellenmesini, yaşanılan devlet krizi nedeniyle ekonomik koşulların olumsuzlaşmasıyla halkın sırtına bindirilecek yeni yükleri…
Panel için, Türkan Saylan Sosyal Tesislerinde Başkan Ülgür Gökhan’ın konuşmasında ifade ettikleri ile bir an, düşünce dünyamdan sıyrıldım;
İzin vermemek gerekiyordu tüm bunlara…
Birlik olmak, mücadele etmek gerekliydi…
Çanakkale bunu gerçekleştirmeliydi…  
Bu yıl Uğur Mumcu anma etkinliği benim için her zamankinden daha farklı bir anlam taşıyordu.
14 Ocak günü gazeteci arkadaşımız Cemal, kahpece bir saldırıya uğramıştı; aradan geçen 10 güne rağmen saldırgan hala ortaya çıkarılamamıştı.
Uğur Mumcu’yu anmak için meydanda toplandığımızda bir gazeteci arkadaşım ile bu konuya ilişkin konuşurken, söyledikleri çok çarpıcıydı; “Uğur Mumcu’yu katledenler 21 yıldır gün yüzüne çıkarılamadı Cemal’e saldıranlar içinde çok umutlu değilim belki bir tetikçi ortaya çıkarılıp bazı gerçeklerin üstünün örtülmesi gündeme gelebilir ama, gazetecilerin makus talihi hep böyle mi oluyor?” değerlendirmesiyle ortaya koyduğu çarpıcı gerçek ile bir kez daha sarsıldım.
Yıllar geçiyordu, ne değişti diye düşündüğümde çok umutlanacak bir şeyler bulamadım.
Ama bu umutsuz olduğum anlamına gelmez.
Tam bu sırada bir sosyalist arkadaşım Uğur Mumcu anma etkinliği için bir değerlendirmede bulundu ve Uğur Mumcu’ların artık daha coşkulu bir şekilde, Uğur Mumcuyu katleden zihniyetin yüreklerine korku salacak bir mücadele direngenliğinle anılması gerektiğini belirti.
Böylesi bir değerlendirme bile bir umuttu, ileriki yıllarda daha güçlü bir halk muhalefetinin örülmesi konusunda bir isteklendirme yaratıyordu.
Buradan hareketle Gazeteci arkadaşımız Cemal Oral’a yapılan saldırının faillerinin açığa çıkarılması için herkese bir çağrım var;
Kentin milletvekilleri bu olayın takipçisi olmalıdır.
Emniyet birimlerini, savcıları bu konuda göreve davet etmeli, üstünün örtülmesine izin verilmemelidir.
Aynı şekilde sendikalar, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri bu saldırının faillerinin bulunmasını talep etmek noktasında seferber olmalıdır.
Cemal Oral arkadaşımıza yapılan bu saldırı bu kent için bir dönüm noktasıdır.
Ya bu kent huzur ve barış içersinde geçmişte olduğu gibi yaşamını sürdürecek ya da bundan sonrasında şiddetten beslenen bir kent haline gelecektir.
Köşe başlarında bundan böyle, böylesi olayların olağan hale geldiği bir kent olmak istemiyorsak Cemal arkadaşımıza yapılan saldırının açığa çıkarılması son derece önem kazanmıştır.
Bundan 3-4 yıl önce barlar sokağında bir grubun buradaki mekanlara dönük olarak bir saldırısı gerçekleşmişti..
Bu saldırı Çanakkale esnafını ciddi bir şekilde kaygılandırmıştı.
Kentin dinamikleri ciddi bir tepki verdiler, gerekli önlemler alındı,faillerin üzerine gidildi, işin başında huzursuzluğun önü alındı.
Cemal arkadaşımıza yapılan saldırı aydınlatılmadığı sürece şiddetten nemalanlar cesaret bulacaklar, mevcut ortam teşvik edici bir rol oynayacaktır.
Daha olumsuz daha kötü olaylar ile karşılaşmamak işten bile değildir.
Çanakkale’nin barış ve huzurunu korumak adına hep birlikte olmak, şiddetten nemalanmak isteyen kim olursa karşı durmak, bu girişimleri boşa çıkarmak adına daha çok sorumluluk almalıyız.
Bu işin ilk adımı güvenlik güçlerinin çabaları ile olacaktır.
Milletvekillerimiz, Valimiz, Belediye Başkanımız harekete geçmelidir.
Çanakkale’nin çeşitli düzeylerdeki örgütlü kesimleri bu konuya ilişkin sorumluluk almalıdır.
Bir kent barış ve huzur ortamını kaybederse; ağzı ile kuş tutsa bir daha iflah etmez, sakın bunu unutmayalım!...