Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Gazetecilerin alınmadığı üniversite ÇOM܅

Bir üniversite, gazetecileri içeri almıyor, görev yapmaları engelleniyorsa biraz düşünmek lazım. Ülkemizde basın özgürlüğünün ayaklar altında olduğu bilinen bir gerçek, ancak bunun üniversiteler gibi özgürlüklerin olmazsa olmaz olduğu kurumlarda yaşanması bazı özgün koşuların varlığına işaret etmektedir. ÇOMÜ açısından bunlar nelerdir diye pek fazla kafa yormaya gerek yok. Laçiner döneminden gelen uygulamaların rövanşist karşılığı bu uygulamaların mimarlarını öyle anlaşıyor ki, kendilerini korumak adına böylesi bir tedbir almaya götürmüş! Ancak yanılıyorlar; gizleme, saklama çabaları gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyemez.

1294

ÇOMÜ’de Laçiner döneminde yapılan hukuksuzluklar, mobbing, ve zulüm karşılığında yeni yönetiminde Laçiner taraftarlarına karşı aynı yöntemlere başvurması tahmin edilemez ya da sürpriz sayılacak bir durum değildir.

Bugün üniversiteler siyasi iradenin arka bahçesi haline gelmiş; özerklik, bilimsel özgürlük, bilimsel gelişme gibi olması gerekli nitelikler rafa kaldırılmıştır.

Düne kadar kol kola olup, sonradan paralelci olarak ayrıştırılan Laçiner yönetiminin bazı kadrolarına  karşı, çeşitli baskıların sürdürülmesi Laçiner döneminde sürdürülen baskılar nedeniyle bugün kabul edilebilir bir algı boyutunda değerlendirilmektedir.

Laçiner başta olmak üzere, yeni yeni Laçiner ekibinden bazı öğretim üyeleri bazı tepkiler gösterseler de,  Çanakkale kamuoyunda karşılık bulmamaktadır.

Bu durum; Stockholm sendromu olarak bilinen psikolojik durumun rehin alınanın; rehin alanın değişmesi durumunda bile  yeni   soyguncusuna  aşık olmasının  bir başka versiyonudur.

Hani bir hikâye vardır;’yalancının evi yanmış kimse inanmamış’ , Laçiner ve ekibi şimdi o haldedir.

Laçiner ve ekibi şimdi kendilerine karşı yapılan hukuksuzluklardan şikayet etseler de, bunlar nafile çabalardan öte bir sonuç vermez.

Ancak Yücel Acer yönetimi de kapılarını gazetecilere kapayarak bu uygulamaları gizleyeceğini zannediyorsa bu da diğer bir yanılgıdır.

Ancak paralele karşı mücadele kapsamında ÇOMÜ’deki bu çatışma daha uzun bir dönem adından söz ettirecektir.

Bu arada Laçiner ekibinden bazı öğretim üyeleri Yücel Acer’in rektör seçilmesinden sonra sessizliğe bürünmüşken şimdilerde boy göstermeye başladılar.

Çanakkale halkı için;  “alkolik, üreme sorunlu, tembel, pis” gibi hakaretlerle kötü şöhret yapmış Palabıyık hoca kentlerin ekonomik, sosyal kültürel gelişmeleri için müdahil olmak adına Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ı karalamak için Laçiner’in kontrol altına aldığı gazete ve tetikçi sitelerde boy gösterirken uzun zaman sessiz kaldıktan sonra şimdi, mabetsiz üniversiteden camileriyle ünlü bir üniversite yarattıkları için övünerek ortaya çıkmıştır.

Yine Halil Şimsek, Çanakkale aşkından dem vurarak bundan böyle malum internet sitesinde daha çok yazmaya çalışacağını açıklamıştır.

Zaten Feride, Firuze laçinerler hep vardılar.

Ekip toplanıyor, ortalık neşelenecek; AKP’nin paralel yapı ile IŞİD bağlantısını gündeme getirdiği koşullarda, neşeli günler bizleri bekliyor.

Bu arada Feride Laçiner geçen gün yazdığı bir yazıda gazetemizi Yücel Acer’i yeterince eleştirmediğimiz için suçlamakta, buradan hareketle de bazı tahliller yapmaktadır.

 Olay Gazetesi,  objektif gazetecilik anlayışını hiç kimsenin dolduruşuna gelmeden, kimseye yedeklenmeden yerine getirir.

Üniversitelerin siyasi iktidarların arka bahçesi haline geldiği noktada, gazetecilerin sorumluluğu arka bahçenin aktörleri arasında tercihte bulunmak değil, demokratik özerk üniversite mücadelesine destek olmaktır.

Olay Gazetesi Laçiner döneminde de bu ilke ile hareket etmiştir, Acer döneminde de bu ilke ile hareket edecektir.