sermet@canakkaleolay.com
Diyarbakır Sur ilçesinde gerçekleştirilen bombalı saldırı sonrasında halkın bilgi edinme hakkı temelinde görev yapan, olay yerinden ilk görüntüleri paylaşan Evrensel gazetesi muhabirleri gözaltına alındı. Bu bir skandaldır, basın özgürlüğünün yok sayılmasıdır. Diyarbakır ve Mardin'de yapılan bombalı saldırıları kınıyorum. Şiddetin patlamaların ölümlerin acıların günlük yaşamımızın bir parçası haline getirilerek olağanlaştırılması adına için izlenen politikalara bir an önce son verilmelidir. İşte bu şiddet kültürü; özgürlüklerin yok sayılmasını gündeme getirmekte, böylece gazeteciler görevlerini yapamaz, en küçük demokratik bir hakkın kullanılmaz noktaya taşındığı günleri yaşamaktayız.
15 Temmuz kanlı darbe girişimiyle toplumun terörize edilmesi hali, ardından olağanüstü hal koşularının yarattığı iklimin bombalı terör eylemleriyle sürdürülmesi durumuna karşılık bir an önce demokratik koşulların var edileceği olağanlaşma hali için gerekli adımlar atılamazsa geriye dönüşü imkansız bir kaosu yaşamamız işten bile değil!
Ancak siyasal iradenin gerçekleri görmek yerine kendi varlığını sürdürmek noktasındaki politikaları belirleyici olduğu için ne yazık ki bu konuda hiçbir gelişme sağlanamamaktadır.
Demokrasi ve özgürlüklere gerçek anlamda sahip çıkan bir halk iradesi şimdi temel ihtiyacımızdır.
15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra halkın eğiliminin bu konuda olumlu olmasına rağmen, bu eğilimi kendi siyasal avantajları cephesinde eritmeye çalışan siyasal irade gelinen noktada yine şiddet politikalarını teşvik edecek şekilde, birleştirici olmayan ayrıştırıcı, yok sayıcı, farklılıklarımızı kabul etmeyen, tekçi politikalar ile hareket etmektedir.
Bu durum ne yazık ki daha çok yeni olarak yaşadığımız , ağır bedeller ödediğimiz darbe girişimlerine karşı olma noktasında toplumda gelişen demokrasi eğilimini de olumsuzlaştırmaktadır.
Bu bağlamda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Anafartalar Zaferi nedeniyle Çanakkale’deki programında verdiği mesajlar dikkatle yeniden ele alınmalıdır.
CHP’liler bu etkinlik sonrasında etkinliğin özüne ilişkin verileri tartışmak yerine detaylar üzerinde sürdürdükleri tartışmalar ile olayın özünü yine kaçırmışlardır.
Her şeyden önce CHP’sine gönül veren insanlar artık CHP’sini siyasal mücadelenin içinde aktif bir şekilde görmek arzusu içerisinde olduklarını ortaya koymuşlardır.
İstek ve arzuları bu yönde olan kitleler olarak meydanlarda dinamik bir görüntü vermişlerdir.
Yine CHP darbe girişimi sonrasında, Taksim’de başlayan demokrasi manifestosunu ısrarla Çanakkale’de de dile getirerek; bu temelde toplumun birlik içinde olmasının altını çizip demokratik gelişim açısından oluşturulan yol haritasının içini doldurarak demokratik güçleri bu asgari müştereklerde birlikte hareket etmeye çağırmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu İl başkanları toplantısında bu kapsamdaki düşüncelerini paylaştığı sırada, HDP de yapmış olduğu grup toplantısında aynı paralellikteki demokratikleşme yol haritasını kamuoyuna açıkladı.
HDP gelinen noktada, yok sayılma boyutuyla başta medya olmak üzere her kanalda kendisini ifade etmesinin önü kesilen bir parti olarak, demokrasi, barış adına Türkiye’ye yapacağı katkıların engellenmesi için her şey yapılmaktadır.
HDP’nin açıkladığı demokratikleşme yol haritasında neler var bir bakalım;
“1. Biz, ülke yönetiminde sorumluluk sahibi olan bütün seçilmiş yöneticiler olarak, bütün dünyanın gözü önünde ve halkımızın huzurunda söz veriyoruz.
2. Bundan böyle ülke sorunlarını ve kendi aramızdaki sorunları karşılıklı güvene ve saygıya dayalı olarak konuşarak, diyalog içerisinde işbirliği ile çözeceğiz.
3. Yurttaşlarımızı en kısa zamanda bu utanç verici darbe anayasasından kurtarıp, sivil, özgürlükçü, demokratik, çoğulcu bir anayasayı hep birlikte yapacağız.
4. Ülkede her türlü adam kayırmaya, cemaat, tarikat ve çeşitli zümrelere devlet içinde iltimas geçilmesine hep birlikte karşı olacağız. Devleti el ele verip çağdaş ve demokratik ölçülerde, liyakat esasına dayalı olarak yeniden organize edeceğiz.
5. Her türlü kimlik, inanç, mezhep, yaşam tarzı farklılıklarını hukukun güvencesi altına alarak eşit yurttaşlığı hâkim kılacağız.
6. Medya, ifade, gösteri hakkı gibi temel hak ve özgürlükleri evrensel standartlara taşıyacağız.
7. Devlet yönetim gücünü halkla, yerelle paylaşmalı; ekonomide adil vergi sistemini, istihdama ve üretime dayalı sağlıklı büyümeyi esas alacak, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlığı kesinlikle önleyeceğiz.
8. Doğamızın talanına, ülkemizin vahşice yağmalanmasına göz yummayacağız.
9. Kadın özgürlüğüne hepimiz azami düzeyde bağlı kalarak, kadının toplumsal, siyasal, ekonomik alandaki gelişimini destekleyeceğiz.
10. Ülkemizde hiç kimsenin silaha, şiddete başvurmasını kabul etmeyeceğiz; elinde silahla hak arayanlara, hukuk çerçevesinde savaşı sonlandırması için müzakere teklif edeceğiz.”
Bu yol haritası HDP tarafından, Yenikapı mitingi noktasında gerçekleştirilmesi gerekli ortaklaşmanın metni olarak da ele alındığı için bir bütün olarak parlamenter sistemin de yol haritası olarak düşünülmelidir.
Gerek CHP Genel Başkanı, gerekse HDP Eş Genel Başkanı’nın da asgari müştereklerde birlikte olma, birlikte hareket ederek sorunları çözme konusunda topluma vermiş olduğu mesajları düşünerek oluşturdukları beklentinin yaşama geçirilmesi ülkemizin içerisinde bulunduğu şu günlerin ilacı olacaktır.