Futbolun Türkçe anlamı biliyorsunuz, ayak topu demektir.
Yani, futbol kalecilerin dışında ayak ile oynanır. Bu nedenle İFAB, özellikle ceza sahası içinde elle oynamaları en aza indirmek için yeni kararlar aldı. İyi tamam da, bu oyunu oynamak için ellere ve kollara çok iş düşüyor. Dengeni sağlamak için, havaya yükselmek için, kayarak müdahale ve koşmak için, oyuncular ellerin gücünü kullanmak zorundalar. Bunları neden yazıyorum. Futbolda ‘Penaltı’ demek, yüzde doksan gol demektir. Liglerimizde topun ele çarpmalarında o kadar kolay penaltı veriliyor ki şaşırmamak, üzülmemek elde değil. Bir takımın kaderi, oyuncuların alın teri ve o camianın hayalleri bu kadar kolay yıkılmamalıdır. Esasen, verilen bu penaltılar FİFA’nın ‘Adil Oyun’ ilkesine de aykırıdır. Oyuncunun arkası dönük topu görmüyor bile, eline çarpıyor düüüt penaltı. Olmaz öyle şey. Oyuncu düşerken ellerini yere koymak zorunda, o sırada top geliyor eline çarpıyor, haydi beyaz noktaya. Oyuncu yüksekten gelen topa müdahale etmek için rakibiyle birlikte havaya sıçrıyor, top rakibinden gelip eline çarpıyor haydi penaltı. Oyuncu düşerken, sıçrarken ve koşarken ellerini mi bağlasın? Elli senedir futbolun içindeyim, profesyonel olarak oynadım, klasman hakemliği yaptım. Ceza sahasındaki ele çarpan pozisyonlarda verilen penaltıları hiçbir şekilde kabul edemiyorum. Hakemlerimizin de kafalarının çok karışık olduğunu görüyorum. Bu pozisyonlarda, standardın sağlanması çok mu zor ?. Bu, özellikle ligimizde, pek çok senaryoların yazılmasına neden oluyor. Çifte standardın olduğu kanaatine varılıyor. Haksız da değiller. Haa zaten bizim ligimizde senaryolar hep vardı, bundan sonra da olacaktır. O nedenle İFAB bu kararını tekrar gözden geçirmek zorundadır. Naçizane tavsiyem, bizim dönemimizdeki gibi yani, eskiden olduğu gibi, top ele çarparsa devam, el topa giderse penaltı veya serbest vuruş. Ancak, o zaman yazılan senaryoların en aza ineceğini söyleyebiliriz