Futbol cazibesini kaybediyor!
Yusuf Eroğlu
Uzman Veteriner Hekim
E.T.F.F. Temsilcisi
Futbol ile yatılıp, futbol ile kalkılan ülkemizde, yanlış giden şeyler var. Kulüpler milyar dolarlarla yatırım yapıyor. Yıldız oyuncuları transfer ediyor. Statları Dünya standartlarına getiriyor. Amma ve lakin seyirci sayısı, artacağına, düşüyor. Peki, problem nedir? Buna geçmeden önce, isterseniz, istatistiklere bir göz atalım.
Fenerbahçe : 2013-14 34.605 2014-15 14.940 azalma % 47
Galatasaray : 2013-14 33.288 2014-15 12.275 azalma % 64
Beşiktaş : 2013-14 18.682 2014-15 12.095 azalma % 35
Trabzonspor : 2013-14 12.770 2014-15 8.100 azalma % 36
Toplamda, genel olarak seyirci sayısında, % 47 azalma var. Seyirci tribünlerden neden kaçıyor? Tabi ki birçok sebebi var. Birincisi ehli olmayan yöneticiler. İkincisi, siyasilere yaranmak için varyasyon yapan yardakçılar. Şov yapan kulüp başkanları. Mafyavari hareketler. Futbolun tepesindeki beceriksizler. Ve değerinden fazla ücret alıp, her gün milletin gözü önünde, âlem yapıp, trilyonluk arabalara binen futbolcular. Taraftar diyor ki; topa iki tekme vuran, milyon euoraları cebe atıyor. Her gün magazin sayfalarında; onun bunun kucağında, lüks arabalarda, İstinye parkta, evine ekmek götüremeyen taraftarın gözünün içine baka, baka fink atıyor. Bunu gören insanlar ne diyor?”Ben ailemin nafakasını, bu zibidilere neden vereyim ki?” Daha sayalım mı? Televizyon ekranlarına çıkıp, al ileri ver geri yaparak, birbirlerine küfür eden, gırtlak gırtlağa gelen, futbolumuzu katleden ulema bozuntuları. Bir metreden, topu kaleye sokamayan futbolcuları eleştirmek yerine, suçu hakemlerin üzerine atarak, işin içinden sıyrılmaya çalışan sorumsuzlar. Hakemi telefonla arayıp, aba altından sopa gösterenler. Soyunma odasını basanlar. Para verip, kendilerini seyretmek için gelen garibanlara, saldıran, küfür eden futbolcu müsveddeleri. Futbol Federasyonu Başkanı olmak için, yüksek rakımlı tepelerden icazet alanlar. Hastalığı teşhis ettikleri halde, Semptomatik tedavi ile geçiştirenler. Herkese mavi boncuk dağıtanlar. Suya sabuna dokunmayanlar.
Peki, çare nedir? Çare, herhangi bir siyasi harekete sırtını dayamadan, futboldan gelen birinin işin başında olması. Çare, gerçekten özerk, yani bağımsız olmak. Sözde değil, özde. MHK, Temsilciler Kurulu, Disiplin Kurulu, Tahkim kurullarının bağımsız olması. Siyasetin, bu kurumların içinden ellerini çekmeleri. Federasyon başkanı seçilirken ulufe dağıtılmaması, pazarlıkların yapılmaması. Siz de, çok şey istiyorsunuz! diyenler olabilir. Aklın yolu birdir. Amerika’yı yeniden keşfetmeye de gerek yoktur. Adaletli davranılırsa, mesele çözülür.
Spora siyaset karışmamalı, diye, diye nerelere geldik? Siyaseti, sporun ta bağırsaklarına kadar soktuk. Futbolumuz can çekişiyor. Siyasetçiler, şimdiden, 4 ay sonra yapılacak Federasyon seçiminde, kimi Başkan yapalım diyerek, hazırlık yapıyorlar. Ya futbolun paydaşları? Onlar,”Padişahım çok yaşa” demek için, avuçlarını açmış, alkışlamak için bekliyorlar. Bunlar için, kimin gelmesi önemli mi?Gelen ağam,giden paşam.
Sahi! Sizin maç izleme zevkiniz hala kaldı mı? Ne demişler.” Benim oğlum bina okur. Döner döner, yine okur.” Sevgililer gününüz kutlu olsun. Sağlıcakla kalınız.