Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Feshane ve 100. Yıl

1130
Çanakkale savaşlarının 100. yılı nedeniyle başlatılan çalışmalar eski Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna zamanına dayanır.
Güngör Azim Tuna öncülüğünde bu konuda yapılan çalışmaların ilk planlaması 100. Yıl etkinliklerinin Çanakkale’nin gelişimine kalıcı etkiler sağlaması kriteriyle ele alınmış, bu konuda hedefler büyük tutulmuştu.
Böyle olunca bu işin organizasyonu için bir 100. yıl ajansının kurularak hükümetinde çeşitli bakanlıklar düzeyinde katkı sağladığı ve ciddi bir bütçe ile yola çıkılması noktasında ilk adımlar atıldıktan sonra devamı gelmedi.
Güngör Azim Tuna’nın Eskişehir’de görevlendirilmesi sonrasında yerine gelen Vali Ahmet Çınar tarafından çalışmalar sürdürülmüş, ancak Ahmet Çınar 100. yıl ajansı konusundaki çalışmaların yetersizliğini kavrayınca kendi bünyesinde bazı çalışmalar konusunda düğmeye basmıştı.
Hükümet her zaman olduğu gibi Çanakkale’yi bu konuda unuttuğu bir sırada AKP İl Başkanlığı tarafından 2014 yılı Nisan ayı sonunda ajansın kurulacağına dair bir açıklama yapıldı.
Ancak bu açıklamanın kısa bir süre sonra geçerliliğinin olmadığı ortaya çıktı ve ajansın kurulmasından vazgeçildi.
O döneme kadar olan gelişmeleri o günlerde kaleme aldığım “Biraz erken olmadı mı?(!)” başlıklı yazımdan bir kez daha okumanızı tavsiye ederim (http://www.canakkaleolay.com/yazi.asp?id=5111)
Büyük bir propaganda ile gündeme getirilen 100. yıl ajansının boş çıkması sonrasında bütün yük Çanakkale Valiliği sırtında kaldı.
Vali Ahmet Çınar’ın almış olduğu sorumluluk ile sürdürülen çalışmalar, Feshane tanıtım günlerinde belirli bir boyuta ulaştı.
Çanakkale, özellikle turizm alanında tanıtım faaliyetleri temelinde geçmişte çeşitli fuarlara katılmış olsa da, 100. yıl tanıtım etkinlikleri kapsamında; Çanakkale dinamiklerinin geniş bir katılım gösterdiği, ziyaretçilerin etkilendiği bir organizasyon olarak geçmiş performanslarının üzerine 100. yıl enerjisini koydu.
Ancak 100 yıl nedeniyle kentin dinamiklerinin beklentilerini karşılayacak bir performansın yaratılması hükümetin ilgisizliği nedeniyle yine bir başka bahara kalmış gibi gözüküyor.
Öncelikle Avustralya ve Yeni Zelanda’dan vatandaşların belli bir kota ile katılım gösterecek olmaları daha işin başında 100. yıl ruhunu sönümlendirdi.
Siyasal irade 100. yıl ruhunu sadece diplomatik bir platformda ele alınca yönelişi de buna uygun oldu.
Belki 18 Mart kutlamaları haftasında çeşitli ülkelerin diplomatik temsilcileri ve devlet erkânından üst düzey katılımların yoğunluğu gerçekleşebilir.
Hükümet 100. Yıl kutlamalarını zaten böylesi bir kurgu üzerinden şekillendirdi.
Çanakkale Savaşlarının 100. Yılı, Ermeni soykırımının 100. yılına karşı bir savunma aracı olarak ele alındı ve Çanakkale Savaşlarının emperyalist paylaşım savaşının bir parçası olmasına rağmen, halkların savaş karşıtı ve barış noktasındaki gelişen sonuçları göz ardı edilerek özünden saptırılması bugün açık olarak dikkat çekmektedir.
Çanakkale Savaşları üzerinden Ermeni soykırımı düşüncelerine karşı savunma mekanizması yaratmak tarihsel gerçekleri alt üst etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Emperyalist paylaşım savaşının bir parçası olarak Alman emperyalizmi safında yer alan Osmanlı İmparatorluğunun Çanakkale zaferi ile sağladığı gelişmeler; halkların ulusal kurtuluş mücadelelerini teşvik eden antiemperyalist mücadelelere ön açan bir kazanıma yol açarak başta ulusal kurtuluş savaşımız olmak üzere, Rusya’daki Ekim devrimine katkıları anlamında son derece değerlidir.
Yine Avustralya ve Yeni Zelanda’nın ulus bilinci açısından bir dönüm noktası olmuştur.
Antiemperyalist halk hareketleri açısından bu anlamda bir değer taşıyan Çanakkale Savaşlarının 100. yılı üzerinden Ermeni soykırımına karşı savunma diplomasi oluşturmak bizzat halkların emperyalizme, gericiliğe, soykırıma, şovenizme karşı olan mücadelesini anlamsızlaştırmak itibarsızlaştırmak planının bir parçasıdır.
Dün Çanakkale’de, omuz omuza sırt sırta ülkelerini korumak için savaşan halklar bugün birbirine düşman edilmeye çalışılmaktadır.
Çanakkale savaşlarının 100. yılında gerçek tema halkların kardeşliği olmalıdır.
Çanakkale savaşlarının 100. yılı yine AKP hükümetinin uluslararası politikaların yanlışlığına, halkların kardeşliği üzerinden ekilen nifak tohumlarına kurban edilmiştir.
Güneş balçıkla sıvanmaz; geçen yıl yerel seçimler öncesi AKP’nin Çanakkale Savaşları üzerinden yapmış olduğu sözde gövde gösterisi Çanakkale halkının nasıl tepkisiyle sonuçlanmışsa bu yılda 100. yıl anlamında estirilen hamaset yine boş çıkacaktır.
100. yılın Çanakkale’ye katkıları şişirilen bir balonun patlamasına benzeyecektir.
Hal böyle iken şimdi barış taraftarlarına bir görev düşmektedir; Çanakkale savaşlarının 100. yılında emek barış ve özgürlük taraftarlarının halkların kardeşliği üzerinden, dünya barışı için verecekleri mesajlar ve bu alandaki kazanımlar 100. yıla ilişkin en anlamlı değerler olacaktır.