Türk şiirinin duygu dünyası en karışık, en karamsar, en içli ve yalnız şairlerinden Turgut Uyar böyle ağıt yakar Eylül bitimine. Zaman dilimini tanımlayan tüm günler, tüm aylar gibi bu yıla dair Eylül de yaşandı, bitti. Bir sonraki Eylülü görme umudu içimizde elbet. Geçtiğimiz hafta yazımı yazamadım, fark ettiyseniz ne mutlu bana. Yokluğum hissedilmediyse vah bana. Gündemdeki en sıcak konulardan biri idi yazmaktan alıkoyan. Oğlumun üniversiteyi İzmir`de okuyacak olması nedeniyle, başını sokacağı (işin doğrusu biraz da bu emeklilik günlerimde bana kapı olsun diye) bir ev tuttum, onun temizliği, ihtiyaç duyulan eşyaların yerleştirilmesi ve elektrik-su abonelikleri gibi işler epey zamanımı aldı. Açıkçası öncelikle yurtta kalmasını istemiştim, ama bu pandemi ortamında gerekli hijyen şartlarının yeterince sağlanabileceği konusunda özel ya da devlet yurtlarına pek güvenemedim. Eş-dost yardımıyla eski bir bina da olsa, konumuyla avantajlı bir konut bulabildik. Ege Üniversitesi`nin değerli öğretim üyelerinden astro-fizikçi Prof. Dr. Varol Keskin hocamız da vefat eden babasından kalan eşyalarla destek olunca, işim oldukça kolaylaştı.
Biz şanslıydık kısaca. Ancak günlerdir devam eden "BARINAMIYORUZ" eylemleri gösteriyor ki tüm üniversite gençliği o kadar şanslı değil. Gençlerimiz haklı olarak seslerinin duyulmasını ve bu konuda çözüm üretilmesini istiyor. Başta Ankara Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, bu konuda gençlere destek için adım atan kurum ve kuruluşlar umut verdi. Umarım konu ile ilgili asıl sorumlu olan devlet de büyük bir adım atar ve önümüzdeki süreçte gençlerimiz sağlıklı ortamlarda barınma olanağı bulur. Bu noktada birçok ilin valilikleri ve belediyeleri "Gençler bizim misafirimiz, gençler bize emanet." derken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu`nun "BARINAMIYORUZ" eylemlerine katılan gençleri sayı ve örgüt adı vererek kriminal, illegal bir kategori içinde değerlendirmesi hayret uyandırıcı oldu. Bu arada LGBT`yi de yasadışı örgüt gibi diğer örgütler arasında zikretmesine kimse anlam veremedi.
Bu hafta kısa yazayım dedim, ani dönüşüm şok etkisi yaratmasın. Yoksa yazacak o kadar çok konu var ki aklımda. Suriye sorunu, Biden`ın Erdoğan ile görüşmemesi, Putin ile yeniden S400 muhabbetleri, faiz indirimi, doların bindirimi, açıktan ve gizliden şekillenmeye başlayan seçim stratejileri, ittifaklar, adaylıklar, fedakarlıklar, manifestolar, ballı ihaleler, aşklar, hasretler, çiçekler, böcekler, daha neler neler...
Hadi Eylül geçti gitti; ama Ekim, Kasım, Aralık var daha önümüzde. Yani şu 2021 yılını güzel bir şekilde yâd edeceğimiz şeyler yapabilmek için zaman var daha. Önce şu gençlerin yurt, barınma, burs sorunlarına bir el atarak başlayabilirsiniz ey yetkililer! Sahi öğretmenler, polisler, hemşireler için 3600 ile ilgili bir müjde geliyor gibi (imamları saymadım, onlarınki zaten garanti). Ne de olsa seçim sath-ı mailine girmiş bulunuyoruz. Z kuşağı öyle hararetle bekliyor ki seçim tarihini. Onlara sesini duyuran, onları duyan, anlayan, onların gelecek kaygısından sıyrılması için projeler sunan parti 1-0 önde başlayacak, haberiniz olsun siyasetçi amcalar, teyzeler. Güzel günler umuduyla... Ekime merhaba....
