Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

"Eşkıya" olmak...

1967
Seçim meydanlarındaki şiddet söylemi ve gerilim politikası acı meyvelerini vermeye başladı.
Hopa’da, son derece insani temel talepler için protesto hakkını kullanan bir grup vatandaş saldırıya uğradı ve bir emekli öğretmen yaşamını kaybetti.
Bu acıyı bağrında hisseden herkese başsağlığı dileklerimi iletirim.
Tahammülsüz, en küçük bir muhalefet ve karşı çıkışı kabul etmeyen bu baskıcı iklim ve bu iklim üzerinde varlığını sürdüren siyasi iktidarın bir takım aldatmacalar ile anti demokratik yüzünü gizleme şansı artık kalmamıştır.
Şiddetten nemalanan, demokrasi ve özgürlükler yerine baskıcı uygulamaları esas alan siyasi iktidarın seçimler öncesinde toplumu taşımaya çalıştığı terör ortamı son derece riskli sonuçlara yol açabilecek konumdadır.
Emek demokrasi ve özgürlük bloğunun bağımsız adaylarının faaliyetleri çeşitli illerde saldırılara uğramakta, seçim bürolarına saldırılar düzenlenmekte, bombalar patlatılmakta, masum halktan insanlar zarar görmekte, operasyonlar sürdürülerek ortam provakate edilmektedir.
Bu provakasyon ortamı etki alanını öyle geliştirmiştir ki; Çanakkale’de bile kendisini göstermektedir.
Yine aynı şekilde Hopa’da son derece masum talepler ile protesto hakkını kullanan halktan insanlar saldırıya uğramışlardır.
 “Çayın fiyatı belirlensin", "Sömürüye son", “Çayımıza, fındığımıza, derelerimize, suyumuza sahip çıkacağız" talepleri ile gösterdikleri tepki karşısında yapılan bu saldırı kabul edilebilecek bir durum değildir.
Demokrasilerde insanların tepkilerini dile getirmeleri, talepleri için protesto gösterisinde bulunmalarından daha doğal bir şey olamaz.
Bu durumun kabul edilmediği sistemlerin adı faşizmdir.
Kendisi gibi düşünmeyen, aynı zamanda düşüncelerini ifade eden vatandaşlara karşı geliştirilen bu baskıcı uygulama AKP hükümetinin maskesini düşürmüştür.
Birde Başbakanın “eşkıya Hopa’ya inmiş” şeklindeki değerlendirmesi demokrasi konusundaki içinde bulunduğumuz açmazın bir başka ifadesidir.
Kendisi gibi düşünmeyen ve düşüncelerini ifade etmek için protesto hakkını kullanan vatandaşlar için takınılan bu tahammülsüz, baskıcı, saldırgan tutumu savunmaya çalışan AKP politikalarının halka ne verdiği ortadadır.
AKP politikalarının halka, baskı zulüm ve nihayetinde ölümden başka bir şey getiremeyeceği gerçeği ile şimdi bir kez daha karşı karşıyayız.
En temel insan haklarının ayaklar altına alındığı uygulamalara devam edilir ise; önümüzdeki günlerin gündemi zorlu olacaktır.
İlerici, devrimci, demokrat, özgürlük ve barış güçlerinin bu konuda ki duyarlılıkları gelişmektedir.
Yapılan bu saldırı karşısında bütün ülke genelinde demokrasi güçleri birlik içersinde bu faşist uygulamayı meydanlara çıkarak protesto etmişlerdir.
Ne yazık ki; yine sistemin bir gerçeği olarak, saldırılar ile karşılaşmışlar, gaza, tazyikli suya, copa maruz kalmışlardır.
Seçimlerde kurulan emek demokrasi ve özgürlük bloğunda yer alan ilerici devrimci güçlerin, diğer devrimci güçler ile birleşerek oluşturdukları mücadele örnek bir deneyim yaratmıştır.
Yurdun dört bir yanında yapılan protestolar bu yönü ile dikkat çekmiştir.
Demokratikleşme noktasındaki çabalar karşılığını bulacaktır.
Baskı, zor ve tahakküm ile halkın taleplerini bastırmak isteyen güçler şimdi bir kez daha düşünmek durumundadırlar.
Halkın haklı taleplerinin önünde baskı ve zor yolu ile durmak isteyenler, bunun bedelini öderler.
Baskı ve tahakküm ile halkın karşısında duranlara, bir gün gelir bu halk  “biz eşkıyayız” diye dikilir.