Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Erdal Eren hep aramızda

1240
Erdal Eren 12 Eylül askeri faşist darbesinin, devrimcileri imha etme operasyonu ile başlayan faşist uygulamalarının hışmına uğramış; yaşı büyütülerek idam edilmiş genç bir devrimcidir.
13 Aralık 1980 tarihinde idam edilen Erdal Eren faşizme ve gericiliğe karşı verilen mücadele içersinde bu mücadeleye omuz veren, destek olan herkesin bir parçası olmuştur.
Faşizme ve gericiliğe karşı verilen mücadele içersinde hep aramızda olan Erdal Eren 12 Eylül uygulamalarının aynı şekilde sürdürüldüğü günümüzde gün gelmiş Berkin Elvan olmuş, gün gelmiş Ali İsmail Korkmaz olmuş, gün gelmiş Kobene’de gericiliğe ve işgalci güçlere karşı çarpışırken yitirdiğimiz  Selahattin Adın olarak mücadelemizde yaşamaktadır.
12 Eylül askeri faşist uygulamaları bugün aynı şekilde sürdürülmektedir.
Demokrasi ve özgürlüklerin askıya alındığı 12 Eylül Anayasası ve yasalarının gündemde olduğu günümüzde siyasal erkin temsilcileri  “polisim vatandaşı mı öldürdü”  diyorsa bunun beslendiği zemin 12 Eylül faşist darbesidir.
2013 ve 2014 yıllarında öldürülen “Uğur Kurt, Mehmet İstif, Hakkı Orhan, Vedat Sabuncu, Cafer Turgut, Berkin Elvan, Bemal Tokçu, Veysel - Mehmet İşbilir, Ayşe Uğur, Ayşe Kanat, Veysel Albayrak, Zeliha Meral, Ayten Sönmez, İsmail Dere, Sinan Saltıkalp, Ali Çelebi, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, İrfan Tuna, Tuğrul Cimli, Abdullah Cömert, Muhammet Öyke, Veysi Uluğ, Vezir Uluğ, Şahin Öner, Medeni Yıldırım...”  bu yurttaşlarımızı kim öldürdü.
Kamu güvenliği diyerek vatandaşın üzerine kurşun sıkmak bir 12 Eylül uygulamasıdır.
Kamu güvenliği diyerek emniyet güçlerine silah kullanma yetkisini veren yasa bir 12 Eylül yasasıdır.
Halkın iradesinden korkarak halkın iradesinin meclise yansımasını engellemek adına seçim sistemine koyulan baraj 12 Eylül artığıdır.
12 Eylül bugün AKP iktidarı ile varlığını sürdürmekte, gericiliğin kalıcı hale getirilmesi için demokratik, laik tüm hassasiyetler yok sayılarak olağan üstü uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.
Ekonomik olarak her geçen gün çok daha sıkıntılı günler yaşadığımız ve yaşayacağımız koşullarda emekçilerin mücadelesini engellemek örgütlenme hakkını gasp etmek adına yapılan tüm uygulamalar 12 Eylül uygulamalarıdır.
Vahşi sömürü koşullarını sürdürmek adına iş cinayetlerinde kaybettiğimiz yüzlerce emekçi günlük yaşamın adeta bir parçası haline geldi
Gericiliğin cephesindeki bu uygulamalar sürerken Erdal Eren ruhunun karşılık bulduğu bir gençlik mücadelesi ve emek, demokrasi mücadelesinin de gelişmesini görmezden gelemeyiz.
13 Aralıkta Erdal Eren’i anmak, onun mücadeleci geleneğini yaşatmak; demokrasi ve emek mücadelesine katkı vermekten geçer.
13Aralık’ta yurdun dört bir yanında olduğu gibi Çanakkale’de Erdal Eren anılacak.
13 Aralık Cumartesi günü saat 12.30 da Saat Kulesi Meydanı’nda yapılacak anmaya katılalım.
Katılalım ki; Erdal Eren’in idam edilmeden önce n önce annesine yazmış olduğu mektuptaki duygularına ortak olalım.
 
 
 
“Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız, kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim, senin torunların görsün ve torunlarının çocukları görsün.
Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların... Saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz”.