Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Emperyalist haydutluğa karşı Suriye halkı ile dayanışma!..

Geçtiğimiz Cumayı Cumartesiye bağlayan gece ABD öncülüğünde İngiliz ve Fransız kuvvetleri Suriye'yi vurdu. Peki gerekçe!?

6706

 Suriye rejiminin kullandığı iddia edilen kimyasal silah!... İddia böyle! İddia eden kim? Bu konuda sabıkalı ABD ve onun dümen suyundakiler!... Irak’ı da aynı gerekçelerle bombaladıklarını, 1 Milyondan fazla insanı katlettiklerini de unutmuyoruz. 

Şimdi buradan birkaç soru yöneltelim… 
Birincisi; henüz kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı açıklığa kavuşmamış… 
İkincisi; BM’ye bağlı kimyasal silahları yasaklama örgütü, tam da Cumartesi günü Suriye’de iddiaları araştırmak üzere göreve başlayacakken, insanın “Aceleniz neydi? 8-10 saat daha bekleyemez miydiniz?” diye sorası geliyor… 
İddialar o dur ki, kimyasal silahların kullanılması ile ilgili yayınlanan videolar inandırıcı değil! Örneğin, General Haldun Solmaztürk, bir programda yaklaşık olarak aynı anlamda endişelerini dile getirdi. 
Peki, ne diyor ABD? Suriye halkını korumak için bu saldırıyı yapmış!... Eli kanlı, sicili bozuk bu emperyalist çakallar, ne zamandan beri halkların çıkarlarını düşünüp, onları korumaya soyunmuşlar!? 
Bütün bunlar, sadece ABD’nin ve onun peşinden sürüklenen diğer emperyalist güçlerin çakal hesaplarını gizlemeye yönelik palavralardan ibarettir. Bağdat’ı bombaladıklarında da Saddam’ın kitle imha silahları olduğunu söylüyorlardı, sonra kendi ortakları ve kendi içlerinden Saddam’ın elinde kitle imha silahları olmadığını ilan ettiler. 
Bir başka şey, Beşar Esad, bütün koşullar lehine iken, neredeyse kazanmasına ve cihatçı çeteleri yenilgiye uğratmasına ramak kalmışken, bütün dünyayı karşısına alacak bir aptallığı yapabilir mi? Esad’ın verili koşullar içerisinde ve güç ilişkilerinin toplamı üzerinden bir değerlendirme yapıldığında, aklı başında her insanın anlayabileceği gibi, böyle bir aptallığı yapması için deliden öteye bir yerlerde olması lazım… 
Biz, hiçbir burjuva hükümete ve diktatöre kefil olmayız, ancak verili koşulları ve güç ilişkilerini değerlendirmek başka bir şeydir. 
ABD’nin bu saldırısı, öncelikle kimyasal silahların kullanılıp kullanılmadığını ve kullanılmışsa, kimler tarafından kullanıldığının açığa çıkarılmasını engellemiştir. İkincisi, halkların çıkarına, halkların tepesine bomba yağdırmak, kimseyi inandırmayacak bir palavradır. ABD ve diğerlerinin kimyasal silah gerekçesi ancak, kurt-kuzu masalı kadar anlamlıdır. 
Bu bombalar, sadece Suriye halkının değil, dünya halklarının, emperyalizme karşı duran geniş yığınların korkutulmasını, sindirilmesini ve boyun eğdirilmesini hedefleyen bir saldırıdır.
Saldıran güçlerin, sadece kendi iç çelişkilerini ve sıkışmışlıklarını örtbas etmek için değil, aynı zamanda emperyalist yağma ve talan hedeflerine bağlanmış Ortadoğu üzerindeki çıkarlarını da gerçekleştirmek amacına yönelik olduğunu söylemeliyiz. 
Elbette ve öncelikle, bugün açısından somut olarak çıkarlarının çatıştığı, Rusya, İran ve Suriye’yi hizaya sokmak ve yakın coğrafya halklarını teslim almaya yönelik bir saldırganlıktır bu. Elbette bu emperyalist çakal hesapları, giderek daha geniş ve karmaşık başka sinsilikleri de içermektedir. 
Bugün halklar açısından, her ülke halkları açısından, kendi ülkelerinin gerici ve emperyalist işbirlikçi yönetimlerine karşı mücadelelerini, emperyalizme karşı mücadele ile birleştirme görevi bu doğrultudaki mücadeleleri gelecek açısından belirleyici olacaktır. Tek tek ülke halklarının dayanışması, birlikte ve eş zamanlı davranabilme anlayışına ulaşmaları emperyalist savaşlara, emperyalist yağma ve talan politikalarını sona erdirmeye, bağımlılık ilişkilerinden kurtulmaya götürecek tek ve en gerçekçi yoldur.
Bugün Suriye’de ABD ve müttefiklerinin saldırılarını onaylamak, hangi gerekçe ile olursa olsun, bölge halklarının çıkarına bir politika ve tutum değildir. Eğer, Suriye halkının çıkarını savunmak için bu saldırı gerekçelendiriliyorsa; “o zaman IŞİD çeteleri oluk oluk kan akıtırken, kelle keserken, neden yardım çağrısı yapmıyordunuz?” diye sorarlar. 
Ve kaldı ki, ister beğenin, ister beğenmeyin, Suriye bugün egemen bir devlettir. Uluslararası hukuku çiğneyerek, “biz canımızın istediği yeri bombalarız” denilemez… Ve bir gün bunun hesabını verirsiniz. 
Sonuç olarak Suriye’ye saldırı, uluslararası hukuka aykırı, (ki bu uluslararası hukukun günümüzde ne derece anlamlı olduğu da ayrı bir tartışma konusudur) dünya halklarına gözdağı vermeyi de amaçlayan bir emperyalist haydutluktur. Emperyalistler ve iş birlikçileri Suriye’yi terk etmelidir. Bölge halkları, Suriye halkının bağımsız, demokratik, laik bir Suriye kurma mücadelesine destek vermelidir. Bugün anti-emperyalistler, yurtseverler ve halklar açısından, Suriye’ye ilişkin vazgeçilmez talebin bu olduğunu ve halkların çıkarına, barış için bunun gerekli olduğuna inanmaktayız.