sermet@canakkaleolay.com
Geçen hafta CHP ve HDP seçim bildirgelerini açıkladı. Her iki partinin bildirgesinde; demokrasi, özgürlükler, eşitsizlik temelindeki sosyal ve ekonomik konjonktüre bağlı olarak alınması gerekli tedbirler öne çıkarken, belirleyici olan halkların ilgisi ve yaklaşımıdır. 13 yıllık AKP hükümetinin uygulamalarına duyulan rahatsızlık çok net bir şekilde ortadayken, demokrasi emek ve özgürlük güçlerinin bu durumu görmezden gelmeleri tabiî ki mümkün değildi. Gerek CHP ve gerekse HDP bildirgeleriyle, bir muhalefet programı dışında sadece AKP ve Tayyip Erdoğan'a muhalefetin ötesinde oldukça içerikli bir yönetim felsefesini ortaya koyan programlar ortaya koydular
CHP bu bildirgesiyle bugüne kadar gösterdiği performansın bir adım ötesine geçmiştir.
Bu olumlu bir gelişmedir, karşılığını da toplum nezdinde bulacaktır.
Ancak bir kaygıda hissedilir şekilde görülmektedir; bu programın hayata geçirilmesi noktasında, gerek hükümet olduğunda, gerekse muhalefet partisi olarak; açıkladığı programa uygun hareket edip edemeyeceği konusu bazı koşullara bağlıdır.
Bu CHP’nin gelecekteki performansını belirleyecek yegâne koşuldur.
CHP, böyle bir değişimi örgütsel olarak başarabilir, programın ruhunu siyasal mücadelesinin rehberi haline getirebilirse; demokrasi, özgürlükler ve barış mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olabilir ve bu gelişim ülkenin siyasi iklimini önemli ölçüde değiştirebilir.
CHP yayınlamış olduğu bildirgesini gençlere adayarak bir adım atmıştır, Gezi mücadelesinde yitirdiğimiz gençlerin hesabının sorulması hedefini kendisine görev haline getiren CHP yenilenme noktasında umut vermektedir.
Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu olarak Kürt sorununun çözümü konusunda, ırkçı şoven duygulardan arınarak sorunun çözümüne vereceği destek CHP’yi gerçekten sosyal demokrat bir parti haline dönüştürecektir ki;bu Türkiye’nin ihtiyacı olduğu bir gelişmedir.
7 Haziran seçimlerinde AKP’nin tek adam diktatörlüğü hedefini boşa çıkaran HDP, 1 Kasım seçimlerinin de en kritik partisidir.
7 Haziran’da AKP’nin planlarını barajı yıkarak boşa çıkaran HDP’yi, 1 Kasım seçimlerinde baraj altında bırakmak için savaş politikalarını devreye sokarak HDP’yi terörle ilişkilendirip, kriminalize etmeye çalışan , ülkemizi kan gölü haline getiren AKP ve saray iradesinin savaş politikalarını boşa çıkarmak için “İNADINA BARIŞ” sloganını kendisine rehber edinen HDP, bir Türkiye partisi olarak halkların ilgi odağı haline gelmiştir.
Açıklamış olduğu program özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasındaki gelişmelerin olumsuz sonuçlarını bertaraf etmek adına hazırlıklarıyla dikkat çekmektedir.
Barışa yaptığı vurgu, barış mücadelesinin öncüsü olma rolü ile günümüzün en önemli sorununun müdahili olarak sorumluk almaktadır.
“Vatanımızı böldürtmeyeceğiz, evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz” sloganı ile formüle etikleri yaklaşım; aynı zamanda sürdürülen dezenformasyon girişimlerini de tüm açıklığıyla mahkum etmektedir.
HDP; demokrasi, özgürlükler, emek mücadelesi, ekolojik mücadele, kadın sorunu gibi alanlarda radikal programa sahip olan bir parti olarak, 7 Haziran öncesinde bu değerlerin karşılığını halklarımız nezdinde oluşturarak seçim başarısını göğüslemiş ve AKP’ye yenilginin tadını tattırmış bir partidir.
HDP demokrasi özgürlük emek mücadelesinde inandırıcılıyla karşılığını bulmuş bir parti olarak 1 Kasım’da özellikle ülkemizin içersine sokulduğu savaş durumundan barış dolu günlere geçiş içinde bir umut niteliğindedir.
1 Kasım’da halkların tercihi bu yönde olacaktır.
“Büyük insanlık , Büyük barış” hedefi ile yola çıkan HDP, yeni bir yaşam umuduyla,‘Ortak Vatan, Özgür Yaşam’ için; İNADINA BARIŞ, İNADINA EŞİTLİK,
İNADINA ÖZGÜRLÜK, İNADINA ÇOÐULCU DEMOKRASİ, TEKÇİ DEÐİL, DEMOKRATİK CUMHURİYET, BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKA, İNADINA BERABER
İNADINA ADALET, İNADINA DOÐADAN YANA, İNADINA EMEKTEN YANA İNADINA SOSYAL HAKLAR için İNADINA HDP diyerek açıkladığı bildirgesinde “Seni şimdi diktatör yaptırmayacağız”, “Vatanımızı böldürtmeyeceğiz, evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz” mesajlarıyla 1 Kasım seçimlerinde halkların ilgi odağı olacaktır.