Ekonomi cephesinde neler oluyor ?
Temmuz ayı enflasyon verisinin tahminlerin üzerinde yüksek olması piyasaların moralini bozdu.
Yurtdışı kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye notunu düşüreceğine dair oluşan beklentiler enflasyon verisi ile birleşince gösterge rakamlarda bir hareketlilik yaşandı.
Dolar yükseldi, borsa düştü, faizler yükseldi.
Bu hareketler üzerinden vurgunculuk yapan bazı piyasa oyuncularının önemli paralar kazandığını söyleyebiliriz.
Bunlar kapitalist piyasa oyunlarından, alışık olduğumuz sahneler.
Bu sahnede bir başka oyun daha sergilendi ki; siyasal iradenin kendi içindeki sorunlar ve güç odaklarının güçlerini kullanma noktasında farklı bir örnek olarak dikkat çekti.
Hükümet direkt olarak, borsa spekülasyonlarının doğrudan tarafı olunca; finans çevrelerinde yeni bir tartışma yarattı.
Bu denli direkt bir hileli yönlendirme çok alışık olmadığımız bir olay olarak; ‘bunu da mı görecektik’ dedirtecek cinsten bir gelişme yaşandı.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan`ın Bank Asya`nın Ziraat Bankası tarafından satın alınacağı yönünde yaptığı açıklama sonrasında Bank Asya hisseleri %10 değer kazandı.
Hemen ardından Başbakan`ın Başdanışmanı Yiğit Bulut, Ali Babacan`ın Bank Asya`nın Ziraat`e satılacağı yönündeki açıklamasını yalanladı.
Kapitalist ekonomik sistem yönetememezlik krizini üst düzeyden yaşarken ekonomi yönetimi çeşitli çıkar çevrelerinin menfaatlerini göz önünde bulundurarak, spekülatif kararlara imza atar hale geldi.
Babacan’ın açıklamasıyla hisse senetlerinin yükselmesi sonucu önemli bir menfaat sağlayan cemaate ait sermaye grubu için, finans çevreleri “cemaate kıyak yapıldı”yorumları yaparken ekonomi yönetimi açısından önümüzde yeni bir krizin yaşanacağı belirtildi.
Böylece AKP cemaat çatışması ekonomik alanda da yeni bir cephe yaratmış oldu.
Başbakan`ın Başdanışmanı Yiğit Bulut, "Bu spekülasyonu çıkarıp ardından Bank Asya`ya prim yaptıranlar onlar da SPK`nın denetimine tabi olması gerekir. SPK`yı ben göreve çağırıyorum. SPK da bugün bu hisselerde kimlerin alımlar yaptığını dün kimlerin alımlar yaptığını, kimlerin satış yaptığını çok ciddi olarak takip etmeli" çağrısında bulundu.
Sermaye, AKP’li demeden, cemaat demeden, böylesi manipülasyonlar ile parasına para katarken; işçiler emekçiler, esnaf, köylüler her geçen gün olumsuzlaşan koşullar altında inim inim inlemektedirler.
Çanakkale esnafının içinde bulunduğu durum son derece vahimdir.
Piyasalarda yaprak kımıldamazken, esnafın başta bankalara olmak üzere borçları gün geçtikçe büyümektedir.
Borç kıskacı altındaki esnafımız geleceği için kara kara düşünür haldedir.
İşçilerin, emekçilerin köylülerin esnafın ekonomik olarak içinde bulundukları bu gerçeğe rağmen sermaye ekonomik durum hakkında bir yandan pembe tablolar çizerken diğer yandan da büyüyen tepkinin önünü almak için 12 yıldır sürdürülen “istikrar” bombardımanı daha da üst düzeyden sürdürülmektedir.
Cumhurbaşkanlığı ve hemen ardından genel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde, şimdiden AKP iktidardan giderse ‘3 ay sonra devlet maaşlarını ödeyemez’ hale gelir korkutması şimdiden pompalanmaktadır.
Böylece ekonomi politikalarımız,Nobel Ekonomi Ödülü’ne aday bir noktaya getirilmiştir.
‘Ölümü gösterip, sıtmaya razı ettirmek’ politikası Nobel Ekonomi Ödülü’ne aday bir politika olarak siyasal iradenin ülkemize yeni bir armağanıdır, hayırlısı olsun.