Duyarlı avukatlara helal olsun, dezenformasyonculara da kapak…
Gezi parkı direnişi çok önemli deneyimler kazandırdı.
Haklar ve özgürlükler mücadelesini zor yoluyla bastırmak isteyenler, bir yandan da onu itibarsızlaştırmak için yalan ve iftira kampanyasına başvururken, ayrıca abartma, olduğundan farklı gösterme, gibi yöntemlerle dezenformasyon çalışmalarını sürdürmekten geri durmadılar.
Gezi parkı mücadelesi sırasında bu tür yöntemler ile yapılmış girişimlerle çok karşılaştık.
Temelde halkın demokratik ve barışçı protestoları saldırganlık olarak gösterildi; vandalizmden, eşkıyalığa, marjinal güçlerin terör saldırılarına kadar aslı astarı olmayan propagandalar yapıldı.
Gezi parkı direnişçileri kendilerinden o kadar emindiler ki; savcılığa başvurarak “Ben de oradaydım” diyerek kendilerini ihbar ettiler.
Verilen dilekçelerde “Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlerin ve nöbetlerin tüm ahlaki, siyasal, tarihsel ve hukuki sorumluluğunu üstlendiğimi savcılığınızın bilgisine sunarım” ifadelerine yer verildi.
Böylesi demokratik ve barışçı eylemlerden rahatsız olan, bu eylemlerin kendi çıkarlarını varlıklarını tehdit ettiğini düşünenler bu protestoları hemen terörize ederler.
Dünyanın her yerinde böyle olmuştur, olmaktadır.
Gezi mücadelesi sürecinde çeşitli medya kuruluşlarından, yandaşlık görevini üstlenmiş bazı kesimlere kadar oluşturulmuş dezenformasyon cephesi hiç boş durmadı.
Sürekli üretti, olduğundan farklı gösterdiği bazı haberler ile baskılara tavır alan insanlara karşı bir linç kampanyası organize ederek Çanakkale’yi germe noktasında bugüne kadar alışkın olmadığımız adımlar atıldı.
Bu gerginlik yaratma çabalarının meşruluğu içinde barış ve hoşgörün ortamının, Çanakkale için bir adatmacadan ibaret olduğunu söyleyerek kentin barış iklimine kirli ellerini uzattılar.
Yıllardır Çanakkale için hiçbir şey söylememiş, hiçbir konuda görüş belirtmemiş, kabuğunda oturan bazı sözde bilim insanları başta olmak üzere ,halkın önüne çıkma cesareti olmayan ve belirli merkezden servis edilen yazılar ile bazı müstear isimli yazarlar ve onların tetikçileri şimdilerde demokratik ve özgürlük taleplerine sahip çıkan Çanakkalelilere saldırmaktadırlar.
Bunu yaparken de bugüne kadar demokrasi özgürlükler konusunda duyarlılığı ile ilkeli bir duruşu olan Olay Gazetesi’ne saldırmaktadırlar.
Ayyaş olmaktan tembel olmaya, çoçuk yapma sorunu olmaktan pislik içinde yaşamaya itirazı olmamaya kadar Çanakkalelilere ağır hakaretlerde bulunmuş bu sözde bilim insanı, birlikte olduğu 3-5 kişi ile oluşturduğu bir güruh ile yalanlar üzerine kurulmuş propagandalarını sürdürmekte Olay Gazetesinin gazetecilik performansını karalamaya çalışmaktadır.
Her şey kent halkının önünde gerçekleşiyor.
Çanakkale halkı kimin ne yapmak istediğini çok iyi biliyor.
Başkan Gökhan’ın dediği gibi “Ama ne yaparsanız yapın, Çanakkale halkı sizi de tanıyor bizi de tanıyor”
Son derece açık olarak ifade ediyorum; Çanakkale üzerinden ellerinizi çekin , Çanakkale üzerinde oynadığınız provokatif oyunlar ile bir yere varamazsınız.
Hizmet ettiğiniz çıkar çevreleri ve ideolojilere de böylesi bir tarz ile fayda sağlayamazsınız;
gün gelir sizlerde kullanılmış eşya gibi, bir gün atılır gidersiniz…
O gün sizi sosyal market de kabul etmez!
Bu arada Çanakkale AKP İl Başkanlığının Belediye Başkan Yardımcısı konusundaki iddialarına Çanakkale Belediye Başkanlığının verdiği cevap konusunda bir açıklama yapması gerekir.
Bu açıklama da umarım ki; AKP İl Başkanlığı yapmış olduğu açıklama ile ilgili yanıldığını söyleyerek; Çanakkale’de siyasetin kalitesine yeni bir katkı sunar.
Dönelim şu dezenformasyon yöntemlerine;
Ortalığı ayağa kaldırdınız; yok bazı avukatlar Maraş’ta olduğu gibi işaretlenerek hedef gösterildi diye…
Ürettiniz de ne oldu?
Önce Çanakkale Barosu bu haberlerin servis edildiği gibi bir düşmanlık, ve şiddet içerikli olmadığını bildirdi, sonra barışçı protesto hakkını kullanan herkesi provokasyon yapmakla suçladığınız gibi, duyarlı avukatlar konusunda gündeme taşıdığınız iddialara, avukatların verdiği cevap dezenformasyon çabasında bulunanlara kapak oldu.
Her şey açık ve net, gazetemizin haber ile ilgili başlıkta kullandığı gibi “anlayana sivri sinek saz,anlamayana davul zurna az”
Olay çarpıtılanın aksine bizzat şöyle:” 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla, ağaçların kesilmesine karşı durmak amacıyla, Türkiye’nin birçok yerinde tebeşirle ağaç çizme hareketi gerçekleştirildi. Bu hareket çerçevesinde, Çanakkaleli çevre duyarlıları da ağaç çizip, ‘Gezi Parkı’ yazarak ağaçların kesilmesine, doğanın katline ve ekolojik çöküntüye karşı, Kazdağları’nda altın madenciliğine karşı vermiş oldukları tepkiye benzer demokratik tepkilerini ortaya koydular. Bizler de ağaç çizme hareketini destekledik; kolayca temizlenebilen ve mala zarar verme niteliği bulunmayan tebeşir ile sokaklarımıza ve meydanlarımıza ağaç çizerek, ‘Gezi Parkı’ yazan çevre duyarlılarının yanında olduk. Kaldı ki çizimler sadece sokaklara, kaldırımlara, iş hanlarının dış kapılarına yapılmıştır.
Bu barışçıl hareketin yalnızca belli kişilere karşı yapıldığının öne sürülmesini; bazı avukatların kapılarını işaretleme ve kişilerin fişlenmesi gibi bambaşka bir boyuta taşınmasını şaşkınlık ile gözlemledik.
Meslektaşlarımızın mahremiyetlerine saygı duymak açısından detaylı bir tarif veya betimlemeye yer vermemek ile birlikte belirtmek gerekir ki; işaretlendiği iddia olunan meslektaşlarımızın ofislerinin bulunduğu apartman ve iş hanlarında birden fazla bağımsız bölüm bulunmak ile birlikte, diğer meslek gruplarından ve diğer görüşlerden insanların evleri ve işyerleri mevcuttur. Kaldı ki bu çizimler sadece dört meslektaşımızın ofislerinin bulunduğu apartman ve iş hanları önüne dahi yapılmamıştır. Çanakkale’nin çeşitli sokaklarında bu çizimler yer almıştır. Bu çizimler, herhangi bir hedef gösterme kastı ile yapılmamıştır.
Herhangi bir kişi, kurum, topluluk, siyasi parti lehine veya aleyhine hiçbir resim ve yazı bulunmamaktadır. Herhangi bir kişi ile münferiden ve müstakil olarak bağdaştırılabilecek veya kişileri hedef gösterici nitelikte hiçbir hareket söz konusu değildir”
Sizlerin ortalığı ayağa kaldırmak amacıyla sunduğunuz gelişmelerle hiçbir ilgisi olmayan olaylar böylece ortaya çıktı.
Her seferinde gerçeklerle ilgisi olmayan bu yöntemselliğiniz Çanakkale halkını şimdi daha çok düşündürüyor.
Böylesi yöntemlere ancak, karanlıklardan beslenenlerin ihtiyacı olabilir.
Gelin, Çanakkale’nin aydınlık yüzünü yaşayın.