Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Dünyayı Kim Bu Hale Getirdi!...

2206
Hadi, ‘ekonomik krizi’ bir yana bırakarak söyleyelim…
Şu dünyanın haline bir baksanıza…
Buzullar çözülüyor, deniz suları yükseliyor ve ısınıyor. Sular kirleniyor, balık türleri ve diğer canlıların sayısı her gün biraz daha azalıyor…
Karalar farklı mı sanki?
Doğal hayatın dengeleri giderek daha fazla bozuluyor… Endemik türler, kuşlar, böcekler ve ‘yaban hayat’ın diğer canlıları birer birer yok oluyor…
Hava, su, toprak; hayatın temel elementleri kirleniyor… Ve dünyanın, insanoğlu tarafından yaratılan zenginlikleri, üç-beş yüz ailenin elinde toplanıyor… En zengin beş yüz ailenin serveti, iki milyar insanın toplam servetini geçiyor…
Yeşil Afrika, çöle dönüyor…
Savaşlar, iç çatışmalar, insanlığı ve hayatı yıkıma uğratıyor. Ölüm ve hastalık, dünya üzerinde kol geziyor; gençler, çocuklar, erken ayrılıyor yaşamdan…
Silah stokları büyüyor; savaş istiyor, uygarlığın(!) yeni barbarları…
Göçmen kuşların yerini, mülteciler almış…
Neredeyse bir avuç insan refah ve bolluk içinde yüzerken; ‘büyük insanlık’ açlık, yoksulluk ve sefalet içinde didiniyor…
Sıralanan bu genel tabloya, sizler de katkılar yapabilir, olumsuzluklar ekleyebilirsiniz…
Bunlar, herkesin bildiği gerçekler…
Daha da fazlası var…
Kaldıracağımız her taşın altından bir pisliğin, haksızlığın, adaletsizliğin çıkacağı konusunda bahse girebiliriz.
Peki sorumlu kim?
Kim yarattı bu eşitsizliği ve adaletsizliği?
Sorumlu, kapitalist/emperyalist dünya düzeni dersek, komünistlik mi yapmış oluruz, yoksa gerçeğe işaret mi etmiş oluruz?
Açgözlü, obez emperyal barbarlar yaratmadı mı bu durumu?
‘Hayır’ diyebilir misiniz?
Tüm bu duruma, şimdilerde bir de ‘kriz’ eklendi…
Dünyanın yoksulları, mazlumları ve emekçileri açısından kriz ne anlama geliyor?..
Söyleyelim; artan işsizlik ve yoksulluk, katmerli sefalet ve daha da küçülen hürriyet!..
Patronlar adına, krizi önleme adına alınan tüm kararların anlamı budur…
İşin, aşın, ücretlerin ve özgürlüklerin küçültülmesi… Kriz, kapitalist sistemin ezeli ve ebedi ‘yol arkadaşı’dır. Günümüzün emperyalist burjuvazisi, kriz karşısında, geçmişten günümüze tek bir yol izlendi; faturayı emekçi sınıflara ödeterek, ‘işin içinden’ sıyrılma yolunu!..
Bunu sağlamak için, savaşlar dâhil, her türlü baskı, tehdit, şantaj ve propagandaya başvurmaktan geri durmadı…  
Günümüzde yaşanılan krizden çıkış yolu da, burjuvazi için farklı olmayacaktır.
Ancak, emekçiler ve dünyanın yoksulları açısından, ‘krizin faturasını ödemek’ kader değildir/olamaz.
Somut, elde edilebilir ve güncel yakıcı talepler üzerinden şekillenen bir program, taktik plan ve mücadele, demokrasi talebi, anti-kapitalist bir hat; faturayı, emperyalist burjuvaziye ödettirmenin ilk koşuludur.
En az patron örgütleri kadar planlı ve hızlı, kararlı ve mücadeleci bir ‘emekçi kurmayı’na ihtiyaç var…
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, Çiftçi-Sen’in, krize karşı ortak mücadele için bir araya gelmeleri, ülke emekçileri açısından önemli, ancak yetersizdir.
Daha geniş birlikteliklere ve pratik mücadeleye ihtiyaç var.
Tüm gelişmelerin sonucunu özetlersek; kapitalist/emperyalist sistemin insanlığa vereceği hiçbir şey olmadığı gibi, insanca yaşanacak bir dünyanın gerçeklemesinin önündeki en büyük ve temel engel olduğunun, bugün daha somut olarak ortaya çıkmış olmasıdır.