Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Dünya gözüyle ….

Son günlerde uluslararası kuruluşların ülkemizdeki demokrasi, özgürlükler, insan hakları konusundaki raporları birbiri ardına gelmeye başladı. Hele bir tanesi var ki, birilerini çileden çıkaracak cinsten; dayanamayız birinciliği başkasına kaptırmaya! Ancak yine de, bir ödülü kaptı… Hollanda resmi yayın kuruluşu VPRO tarafından düzenlenen yılın diktatörü anketinde birinciliği kıl payı ile kaçıran ülkemizi temsil eden aday halk jürisinden en çok oyu alarak halk jürisi özel ödülüne layık görüldü., IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi`nin 2015 yılı diktatörü olarak belirlendiği ankettin sonrasında kendisine `onursuzluk` ödülü ve Lahey`deki Uluslararası Ceza Mahkemesi`ne tek gidiş bileti verilmesi kararlaştırıldı.

1112

 Yine bugünlerde Washington merkezli insan hakları örgütü Freedom House (Özgürlük Evi), Dünya Özgürlükler Raporu’nda, Türkiye’ye ‘kısmen özgür’ ülkeler arasında yer verdi.

Dünya Basın Özgürlüğü raporunda ise, Türkiye’yi, ‘kısmen özgür’ düzeyinden ‘özgür değil’ düzeyine indirdi.

Raporda; yolsuzluk, yolsuzluk iddiaları karşısında AKP hükümetinin paralel örgütlenmeyi suçlaması, yolsuzluk soruşturmalarının engellenmesi, aydın ve gazetecilere dönük artan baskılar, tutuklanan gazeteciler, sansür, oto sansür ve işten çıkarılan gazeteciler gerçeği, ifade özgürlüğünün ciddi bir şekilde baskı altına alındığı, cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla açılan soruşturmaların büyük rakamlara ulaşması gibi demokrasi ve özgürlükler ile ilgili olumsuzlaşan birçok konuya yer verildi.

Gelelim Avrupa İnsan hakları Mahkemesi raporuna; Türkiye ifade ve düşünce özgürlüğü ihlalinde Avrupa birincisi oldu.

Yayımlanan istatistiklere göre, Türkiye 2015 sonunda AİHM`de hakkında en fazla dava başvurusu bulunan 3`üncü ülke. Türkiye hakkında verilen cezalarda birinci sırayı adil yargılanma hakkı ihlali aldı.

Ayrıca, AİHM’in verdiği 28 düşünce ve ifade özgürlüğü ihlali cezasının 10’unu Türkiye aldı.

Son olarak bir uyarı da, Birleşmiş Milletler’in en üst düzey İnsan Hakları Komiseri Zeyd Raad El-Hüseyin’den Türkiye’ye insan hakları uyarısı olarak geldi.

“Doğu`da sivillere şiddet kullanılıyor” şeklinde Birleşmiş Miletlerin yaptığı uyarı ülkemizi bir savaş alanına çeviren politikalar konusunda son derece çarpıcı bir uyarıdır.

Her gün yaşanan onlarca insanın yaşamını yitirmesine yol açan savaş ve şiddet politikalarına son verilmesi açısından da çok önemlidir.

Demokrasi ve özgürlüklerin bu denli yok sayıldığı ve tüm bu uygulamaların savaş ve şiddetin en acımasız uygulamalarına evrildiği günümüzde yaşanılanlar, uygulamaya koyulanlar insan olmanın en temel özeliklerini tartışılır hale getirdi.

Tek adam diktatörlüğüne doğru yol alınan süreçte ifade özgürlüğü tamamıyla yok sayılarak sürdürülen soruşturma terörü akıl almaz boyutlara ulaştı.

Geçmiş dönem cumhurbaşkanlarının hakaret gerekçesiyle açmış olduğu davaların sayısı 50-60 rakamlarında iken, şimdi henüz daha yolun başında 1300 aşan hakaret davalarını, kimse çıkıp “normaldir” diye savunmasın.

Nereden bakarsanız bakın bugün ihtiyacımız olan şey demokrasi, barış ve özgürlüklerdir.

Bunun için sorumluluk almak bu alandaki saldırıları bertaraf etmek gerekir.

Ancak her geçen gün bu konudaki koşullar daha da ağırlaşmakta, saldırıların dozu arttırılmaktadır.

Her gün yeni bir uygulama ile karşılaşarak,  bu gelişmelere tanıklık etmekteyiz.

Emniyet Genel Müdürlüğü, 81 il emniyet müdürlüğüne gönderdiği talimat ile  Cumhurbaşkanı ve diğer devlet büyüklerine karşı hakaret suçları konusunda işlem yapılmasını isteyerek adeta bir cadı avı başlattı.

Talimatın yerine getirilmesi için vazife üstlenen emniyet müdürlüklerinden bazıları sıcağı sıcağına onlarca kişi hakkında soruşturma başlattı.

Bu arada Çağdaş Gazeteciler Derneği 2015 yılının Ekim-Kasım-Aralık aylarını kapsayan gazetecilerin yaşadığı hak ihlalleri raporunu açıkladı.

Rapora göre;

- 3 basın mensubu öldürüldü.

- 1’i silahla, 4’ü polisin attığı gaz fişeğiyle olmak üzere 15 basın mensubu haber takibi sırasında yaralandı.

- 121 basın mensubu gözaltına alındı.

- 15 basın mensubu tutuklandı.

- 63 basın mensubu darp edildi.

- 3 basın mensubuna silahlı tehdide uğradı.

- 1 kadın basın mensubu eylem izlerken tacize uğradı.

- 4 olayın ardından tüm basına yönelik yayın yasakları konuldu; dava ve soruşturmalar

kapsamında da mahkemeler çok sayıda yayın yasağı kararı aldı.

- 221 kanala RTÜK tarafından yayın durdurma cezası verildi.

- 41 gazeteye ilan kesme cezası verildi.

- ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla basın mensupları ve basın organları hakkında 46

soruşturma açıldı.

- 25 basın mensubu ve kurum siyasiler tarafından tehdit edildi.

- 412 basın mensubu işten çıkarıldı.

- 30 basın mensubu istifa etmek zorunda kaldı.

- 423 kez haber siteleri (bazıları aynı site) ve habere erişim yasağı verildi.

- 3 kitap için toplatma kararı verildi.

- 1 gazetenin önüne bomba bırakıldı.

- 1 yayın hakkında toplatma kararı verildi.

- 10 toplantıda akreditasyon sorunu yaşandı.

 

İşte vaziyet böyle; o zaman, İnadına gazetecilik.

İnadına barış