Dünya Barış Günü ve bayram…
Ülkemizin içinde bulunduğu, hepimizi üzen şiddet ortamında Ramazan Bayramı ve 1 Eylül Dünya Barış Gününü birlikte kutlayacağız. Yaşadığımız günlerin kendine has özelliği bu günleri çok daha anlamlı hale getirmiştir. Barış’a olan ihtiyacımızın ne kadar acil olduğu tarif edilemez önemdedir. Şiddetin yok olduğu, silahların sustuğu, kardeşlik ve barış duyguları ile bezenmiş demokratik ve özgür bir Türkiye için içten dilekler ile daha çok sorumluluk almanın zamanıdır. Kürt Halkının sorunlarının çözüldüğü kardeşlik ve barışın tesis edilmesi için gerekli demokratik dönüşümler ve demokratik siyasetin gereğini böylesi günlerde biraz daha iyi kavrayabilirsek; işte o zaman bayramlarımız daha bir bayram gibi olacaktır.
Herkesin barış istediği, hepimizi acılara boğan şiddet sarmalından kurtulmamız için barışın dilini hakim kılmalıyız.
Yıllardır tarafların birbirlerini öldürerek, hiç bir noktaya varılmadığını geride kalanın hep acılar olduğunu yaşayarak bugünlere geldik.
Şiddet ve şiddetin yöntemleri ile devam etmenin anlamı bu konuyu çözümsüzlük sarmalında tutan bir yaklaşımın ifadesidir.
Çeşitli milliyetlerden hakların kardeşliği, bunun gereklilikleri için atılacak adımlar çok önem kazanmıştır.
Bu konuda ,Kürt Halkı dışında kalan bizlere önemli görevler düşmektedir.
Barışın tesisini, silahların susmasını biz talep etmeliyiz.
Ölümlerin kimsenin kimliğine bakılmadan hepimizin acısı olduğunu idrak ettiğimiz ölçüde vicdanlı bir yaklaşım sergilemiş oluruz.
Bayramlarımız da yaşamaya çalıştığımız dostluk ve kardeşlik gibi duyguları bu yaklaşım ile daha bir anlamlı kılalım.
Dünya Barış Gününün de anlamını bir kez daha hatırlayarak; bu konuda yeni bir kavrayış ve anlayış ile savaşa karşı, barışı egemen kılalım.
Bir gün senin de talebin olabilir.
DİSK Genel- İş tarafından kıdem tazminatlarının gasp edilmesi girişimine karşı başlatılan oturma eylemelerine ilişkin bazı gazetelerin “bir avuç” gibi ifadeler kullandığını üzülerek okudum.
Her şeyden önce şunu unutmayalım.
İşçi sınıfının kendi sınıf çıkarlarına uygun olarak haklarını gözetmesi ve bunun için mücadele etmesi mücadelenin haklı olan zeminini oluşturur.
Bu mücadele için “bir avuç” gibi benzetmeler ile bu haklı mücadele gözden düşürülemez.
Tabiî ki bu mücadelenin kitleselleşmesi, sınıfın daha geniş kesimlerine yayılması çok önemlidir.
Bu başka bir şeydir.
Şunu unutmayalım ki bu haklı mücadele için “bir avuç” gibi yaftalamalar ile gözden düşürmeye çalışanların, yarın kendilerinin bu konunun mağduriyetini yaşayabileceklerini akıldan çıkarmayalım.
Onun için bu mücadeleye destek vermek, emekten yana herkesin görevi olmalıdır.
31 Ağustos saat 12.00`de Cumhuriyet Meydanı’nda devam edecek oturma eylemine destek vererek, o “bir avuç” gibi değerlendirme yapanları da gelin hep birlikte utandıralım.
Türlü türlüsü var.
Gazeteciler olarak, toplumsal bir görev yapmanın getirdiği özgün koşullara maruz kalmaktayız.
Bu alanda en temel olumsuzlukların başında müdahaleci tavırlar gelmektedir.
Bu müdahaleler çok çeşitlidir.
Bazen yaptığımız haberlerden rahatsız olanların direkt müdahaleleri vardır, bazen bu aba altından sopayı göstermek şeklinde olur, bazen irademizin yok sayılması formatına bürünür.
Bazen de görevimizin detaylarına kadar müdahaleyi, kendilerinde hak sayan bazı yöneticilerin, belki de bilmeyerek yaptıkları sevimsiz müdahaleler şeklinde gelişir.
Uzun zamandır izliyorum.
Çanakkale Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürünün üslubu ve tarzı bu konuda oldukça düşündürücü.
Bazen bu görevli Çanakkale basınının sanki tek patronu gibi demekten kendimi alamıyorum.
Bakın bir haber bülteninin sonuna ilave ettiği notlar aynen şöyle :
“Gazetelerde haber bülteni olarak 29 Ağustos 2011 Pazartesi Arife günü yayınlanmasını rica ederim.
Not: Arife günü çalışmayacak olan gazetelerin 27 Ağustos 2011 Cumartesi günü haber bülteni olarak yayınlamasını rica ederim”
Emriniz olur sayın müdürüm.
Bundan böyle hangi haberleri ne zaman yayınlayacağımız konusunda emirlerinizi bekleriz.
Hoşgörünün, karşılıklı saygının hakim olduğu, farklılıklarımızın kabul gördüğü, barış ve kardeşlik içerinde kimsenin kimsenin haklarına müdahale etmediği, özgürlük değerlerinin gerçekten yaşam bulduğu, insan haklarının vazgeçilmez olarak hayata geçirildiği nice bayramlar yaşamak dileğiyle bayramınız ve Dünya Barış Gününüz kutlu olsun.