Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Düğünden sonra gelen kına ne yapılır?

1711
İçişleri Bakanı Muammer Güler,Valiliklere gönderdiği genelge ile Gezi parkı olayları sürecinde yaşanan şiddet olayları sonrasında; polislere “Olaylarda sivil personelimiz, polis olduğunu gösteren polis yeleğini mutlaka giymeli”, “mevzuata uygun araç gereçlerle görev yapmalı”, “göz yaşartıcı gaz fişekleri direkt olarak şahıslar hedef alınarak kullanılmamalı” uyarılarında bulundu. Güler, polisleri, palalı ve sopalı kişilere karşı da uyardı.
Başbakanın destan yarattığını söylediği güvenlik güçleri için Bakan Güler’in bu genelgesi bir anlamda; Gezi Parkı olayları sırasında ölümlere ve binlerce kişinin yaralanmasına yol açan hukuksuz ve aşırı güç kullanmanın kabulü niteliğindeydi.
Bu genelge nasıl bir sonuç yaratacak ?
5 kişinin yaşamını yitirdiği ve binlerce kişinin yaralandığı  olaylar ile ilgili şimdi sorumlular tespit edilecek ve gerekli işlemler yapılacak mı ?
Yoksa Başbakanımızın “destan yarattılar” değerlendirmesinin kutsallığı mı esas alınacak?
Özetle bu genelge; ‘düğünden sonra gelen kına’ misali bir değer kazanacak!
İleri demokrasi koşullarında bu soruların cevapları da, ancak ileri belirsizler içinde boğulup gider…
Ancak bir noktaya kadar!
Gezi mücadelesi ülkede birçok şeyi değiştirmiştir.
Bundan böyle halkın demokratik talepleri için verecekleri barışçı tepkilere karşı siyasal iradenin alacağı tavırda eskisi gibi olamayacaktır.
Bunu söylerken, halkın demokratik taleplerine sahip çıkma potansiyelini de göz önünde bulundurmak gerekecek tabiî ki.
Özetle belirleyici olan bundan böyle halkın gücü olacak.
Gezi mücadelesinin bir çok alanda olumlu dönüştürücü etkilerinin olduğunu unutmayalım
Bunlardan en etkili olabileceğini düşündüğüm ise; CHP’nin Gezi mücadelesinden çıkardığı dersleri kendi içinde içselleştirebilmesidir.
Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle CHP bu konuya ilişkin adımlar atabilirse yerel seçimler sürecinden de başarıyla çıkan parti olabilir.
Bunun işaretleri  şu an için mevcut.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ile yapılan bir röportajda, partisinin seçim hazırlıkları, stratejisi, konusunda söyledikleri bu konuda önemli mesajlar içermekte.
 ‘Gezi süreci, seçim kampanyanıza yansıyacak mı? CHP buradan nasıl strateji çıkaracak?’ şeklindeki sorulara Günaydın’ın  verdiği cevaplar CHP’nin yeni duruma adapte olma konusunda bir çaba içersinde olduğunun  göstergesi  niteliğindeydi.
Gökhan şunları söylüyor: “Müzik değişirse dans da değişir diyoruz. Türkiye’de eski bildikleri hareket ve söylemlerle devam edenlerin, zaman içinde eriyip tasfiye olacağı yeni ve güzel bir döneme giriyoruz. Gezi direnişçilerinin bu müziğin değişmesinde çok büyük katkıları oldu. Recep Tayyip Erdoğan’a yıllardır “diktatör” diyen CHP, içeride ve dışarıda bunun somut örnekleriyle daha çok anlaşılır hale geldi. Yerel demokrasi, eşitlik, özgürlük, kardeşlik, adalet, dayanışma, gençlik, ilericilik, teknoloji, aşk, devrim... Bunların hepsi, CHP’nin ve onun kadrolarının ısrarla söyledikleriydi.
 
Alanlarda bunun gençler ve özgür yurttaşlar tarafından çok ustaca ve siyasetin en güzel aracı olan “mizah”la birlikte dile getirilişine tanık oluyoruz. Müziğin değişiminde katkısı olan CHP, yeni müziğe göre dans etme yeteneği en yüksek olan siyasal partidir. Yenilenmiş yerel yönetimler programımız, buna uygun şekilde biçimlenen kadrolarımızla müziği ve dansı keşfetmeye devam edeceğiz”.
CHP bu konudaki ilk adımını bence 24 Temmuz nedeniyle hazırladığı, Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu üyesi üç milletvekilinin 17 cezaevinde tutuklu gazetecilerle görüşerek hazırladığı “Dünyanın En Büyük Gazeteci Cezaevi Türkiye” raporu ile attı.
Hükümetin her seferinde “Türkiye’de gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklanmış gazeteci yoktur” değerlendirmesi karşında çok çarpıcı gerçekleri kamuoyu ile paylaşması önemli bir adım oldu.
Bu rapora http://www.chp.org.tr/wp-content/uploads/2013/07/tutuklurapor-baski-27053013.pdf linkinden ulaşabilirsiniz.
Gelişmeler göstermektedir ki bu yerel seçimler her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır.
Böyle olunca;siyasal iktidar da  rakiplerini alt etmek için her zamankinden daha çok imkanlarını seferber edecek , bazı linç ve tertipler önümüzdeki günlerin sık karşılaşacağımız uygulamaları olacak.
Özellikle ilimizde  önümüzdeki günlerde CHP’li belediyelerin yıpratılması için çeşitli
tezgahların gündeme getirilmesi çok kuvvetle muhtemeldir.
Gelibolu Belediyesi ile ilk  adım atılmış, böylece seçim sathı mahalline girilmiştir.
Gelibolu Belediyesi olayına ilişkin şimdilik bir değerlendirme yapmak erken.
Kendisini gibi düşünmeyen , yaşamayan, herkes için bugüne kadar her türlü hakarette bulunan  bir siyasal zihniyetin en son marifeti de bu kesimleri  “kemirgenler” olarak niteleyince ;  ezmek ,yok etmek üzere kurgulanacak girişimlere hazır olmanın gerektiğini hatırlatmakta ayrıca fayda var…