Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Dört dörtlük sarsıntı

2057
4+4+4 eğitim yasasının meclisten çıkıp yasallaşması sürecindeki gelişmeler daha o zaman bu yasa ile birlikte önemli sarsıntıların yaşanacağının işaretini vermişti.
 
Henüz meclis komisyonu aşamasında yaşanan olaylar komisyon toplantısının AKP’li milletvekilleri tarafından işgal edilmesinden CHP ‘li üyelere fiili saldırıya kadar varan gelişmeler AKP’nin eğitim sistemi konusundaki niyetlerini çok açık olarak ifade ediyordu.

“Dindar ve Kindar nesil yetiştirmek” işte böyle bir başlangıcı gerektiriyor olsa gerek…

Toplumun iradesini yok sayan, yapılan onca protestoyu görmezden gelen, protesto ettikleri için vatandaşlarını o bildik gazlı sulu muameleye maruz bırakan siyasal iktidar; aynı zamanda hiçbir hazırlık yapılmadan, yangından mal kaçırırcasına bu yasayı yeni eğitim yılına yetiştirdi.

Bu yasal düzenleme ile ilgili hiçbir hazırlık yapılmadığı için, yaşanacak sıkıntılar konusunda da birçok uyarı yapılmıştı.
 
Gel gör ki bunları dikkate alan kimse çıkmadı.
Birçok şehirde sistemin alt yapısının gereksinimleri nedeniyle sorunlar yaşandı.
Yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle vatandaşların birçok tepkisi oldu.
Yetkililer, kah görmezlikten gelerek, kah tepkileri dikkate alarak kaos ortamının içinde yollarını bulmaya çalıştılar.
Özellik ile 4+4+4 sisteminin temel taşı olan imam hatip ortaokullarının yer konusu sorunun temelini oluşturuyordu.
İntikam almak, 8 yıllık zorunlu eğitim ile kapanan imam hatip orta kısımlarının yeniden açılması hedefi ile kendi mantıkları gereği 28 Şubat ile hesaplaşma tavrı sonrasında siyasal iktidarın gözü hiçbir şey görmez oldu.
İşleyişin getireceği sorunlar, vatandaşın mağdur olması, kimsenin umurunda değildi artık; ok yaydan çıkmıştı.
Ne şekilde olursa olsun, imam hatip ortaokulları bu eğitim yılında eğitime başlayacaklardı.
Dikkatinizi çekiyor değil mi; meslek eğitimi anlayışı ile şekillendirilen sistemin ikinci 4 yıllık dönemi için sadece imam hatipler için seferber olunmuştu.
Sanki başka meslek kalmamış, varsa yoksa imam hatipler esas alınmıştı.
Böylesine siyasi popülist bir yaklaşım önüne ne gelirse gelsin yok edercesine amacına ulaşmak için çalışmalarını sürdürüyordu.
 
Çanakkale’de yaşananları şöyle bir hatırlayalım; olup biteni daha iyi anlayacaksınız.
Sorun imam hatip ortaokuluna yer bulma sorunu.
Önce öğretmen evi konaklama tesisi olarak kullanılan binaya göz dikildi.
Kamuoyu ve öğretmen camiasının tepkileri sonrasında vazgeçildi.
Sonra Rehberlik Araştırma Merkezi binasında karar kılındı.
Bu kararın sakıncalarını Eğitim Sen, Vali Güngör Azim Tuna’ya yazdığı bir mektup ile dile getirdi.
Bu binanın özellik ile engelli öğrenciler için yapılan değişikliklerine dikkat çekilerek kararın engelli öğrencilere uygulanması gerekli pozitif ayrımcılık ilkesi ile çeliştiğine vurgu yapıldı.
Vicdani olarak bu değişikliğin kabul edilemeyeceği vurgulandı.
Tabiî ki şimdi de Rehberlik Araştırma Merkezine yer bulunması gerekmekteydi.
Bunun için düşünülen sağlık ocağı alternatifi mahalle halkını ayağa kaldırdı.
Tüm bu yaşanılanlar popülizm uğruna yapılan bir değişimin sarsıntıları idi.
 
Sarsıntılar bitmedi.
Taşlar bir kere yerinden oynamıştı.
Tartışmaya konu olan Doğan Akdeniz Aile Sağlığı Merkezi’nin için Çanakkale Valiliği bir iş merkezi olarak düzenlenmesi konusunda bir girişimde bulunmuştu.
İşte plansız programsız yapılan yasal değişikliklerin varacağı sonucu, çok güzel şekilde ortaya koyan bir örnek olay ile karşı karşıyayız.
Ne demişler; “taşıma suyla değirmen dönmez”, daha bu köprülerin altından çok sular akar…