Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Dönekler, ihanet çemberinin dışına çıkamazlar…

İnsan bir kere dönmeye dursun, omurgasızlık hali onu her noktada ihanetin içerisine götürür. Bu öyle bir haldir ki; yalan dolanın arkasında sahtekârlıkla taçlanan tam bir Bizans oyununun aktörü olma konumudur. Şöyle etrafınızdaki gelişmelere bir bakın; muhakkak savunmuş olduğu ilkeleri, değerleri, çıkarı uğruna terk eden insan örnekleriyle karşılaşmışsınızdır. O insanları izlemeye devam edin, muhakkak bir noktada yeni bir ihanete imza atan kişi olarak karşınıza çıkacaktır. Ne demiştik, insan bir kere dönmeye dursun artık çivisi çıkmış, insanlığını yitirmiştir. Hele birde bu insanlar cahil kültürsüz olmalarına rağmen, çok bilmiş rollerindeyseler çok daha tehlikelidirler, uzak durmanızı tavsiye ederim.

1222
Sistemin böylesi insanlara çok ihtiyacı vardır.
Kapitalist emperyalist sistem tezgâhını, sonuçta yalakalığa varan bu insanları kullanarak döndürür.
“Ekmeğe zam yapılmamıştır, fiyatı artmıştır” diyerek zamları kabul ettirmeye çalışan kalemler; böylesi bir durumun en trajedik örneği olarak günceldir.
Altın sondajı sonrasında suları çamur gibi akan ve yapmış oldukları iletişimler sonrasında köylerinde sondaj çalışması durdurulan köy muhtarı şimdi çıkıp köylerinde altın madenciliğinin yapılması için Çanakkale Valisinden yardımcı olunmasını talep etmektedir.
Kim bilir hangi menfaat ilişkilerinin sonrasında bu satış hali vücut bulmuştur.
Hele birde bu durumu savunmak adına ortaya çıkan bazı tipler yok mu? Tam bir ihanet hali…  
Kapitalist sistemin krizi derinlettikçe böylesi ihanet ve yalakalık halleri daha da yoğunlaşmaktadır.
Gelinen nokta, böylesi işbirlikçi beşinci kol güçlere karşı da mücadele günüdür.
Göz göre göre Lapseki çevresinin tarımsal zenginliğine ciddi zararlar verecek, toprağını suyunu zehirleyecek madenciliğe karşı Lapseki halkı tavır almak, bu yok etme hareketinin önüne geçmek zorundadır 
Yoksa gün gelecek Lapseki kirazı, şeftalisi ve diğer tüm değerleri bir hayal olacaktır.
Bu gerçeği kimse çarpıtmak için çaba harcamasın! 
Kapitalist emperyalist sistemin bir diğer yöntemselliği de çarpıtma girişimleridir.
Her gün ölüm haberlerini aldığımız, öldürülen çocukların, gençlerin, kadınların yaşlı insanların, polislerin, askerlerin adata olağanlaştırıldığı bir dönemde buna karşı çıkan; ‘barış olsun, silahlar sussun’ diyen insanlar hakkında yapılan çarpıtmalara dikkat çekmek istiyorum.
Şiddetten, ölümlerden beslenen ırkçı düşünce 9 yıl önce bugün gazeteci Hrant Dink’i katletti.
Aynı kafa daha 50 gün önce insan hakları savunucusu barış gönüllüsü avukat Tahir Elçi’yi öldürdü.
Hrant Dink’in gerçek katilleri 9 yıldır korunuyor, dava süreci 9 yıldır sorumluların gizlenmesi adına özel olarak karartılıyor.
Tahir Elçi’nin katilerinin bulunması için 50 gündür hiçbir şey yapılmadı.
Siyasal erkin şiddet ve infazları, bir politika haline getirmesi gerçeği; ülkemizde bir yöntem haline getirildiğinden dolayı geldiğimiz noktada kaç kişinin öldüğünü takip edemediğimiz bir süreci yaşamaktayız.
‘Yeter artık, ölümler dursun’ demek ve bunun için sorumluluk almaktan başka bir alternatif kalmamıştır.
Şiddet, savaş ve ölümlerden beslenen siyasal erkin, bu politikalarına dur diyecek bir barış cephesini öremediğimiz sürece yaşanan bu acılar son olmayacak, yeni Hrant Dink’ler, Tahir Elçi’ler gibi acıları, Sur, Cizre Nusaybin gibi yerleşim bölgelerindeki kuşatmalarla onlarca masum insanın öldürüldüğü felaketleri yaşamaya devam edeceğiz.
İNADINA BARIŞ!