sermet@canakkaleolay.com
Artvin'in Hopa,Arhavi ve Borçka ilçelerinde meydana gelen sel sonrasında 8 kişi yaşamını yitirdi, 2 kişi kayıp, onlarca yaralı ve evlerde işyerlerinde büyük hasarlar oluştu. Yaşanılan bu felaket bir sel felaketi, bir doğal afet değildir. Doğal olan her şeyi rant uğruna, doğamızı yok ederek ortadan kaldıran uygulamaların sonucudur bu ölümler. Kapitalizmin yağma ve rant politikalarını hayata geçirenlerdir bu ölümlerin sorumluları
Hopa’da 2011 seçimleri öncesinde katledilen yaşam alanları savunucusu Metin Lokumcu’nun mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu bugün daha net olarak görmekteyiz.
Metin Lokumcu, derelerine toprağına suyuna havasına sahip çıkan Karadeniz halkının sesi olarak bu karşı duruştan rahatsız olan diktatör heveslilerinin şiddetine maruz kalarak yaşamını yitirmişti.
Rant ve sömürü uğruna ağaçlarımızı yok edenler, maden çalışmaları ve HES’ler ile doğanın doğal dengesiyle oynayanlar denizi doldurarak yapılan sahil yollarını derelerin denize ulaşmasının önüne bir set olarak koyanlar, dere yataklarını yapılaşmaya açanlar böylesine talan ve rant politikalarını hayata geçirenler bu felaketlerin sorumluları olarak aynı zamanda yaşamsal değerleri korumak adına mücadele veren vatandaşları da baskı altına almak, bu mücadeleyi yok etmek için ellerinden geleni ardına koymuyorlar.
Yıkım ve felaket senaryoları kentsel gelişme politikaları olarak önümüze konmaktadır.
Bir yandan daha çok kar elde etmek adına yapılan tahribatlar, diğer yandan yok edicilerin uygulamaları sonucu doğal dengenin yok edilmesi sonrasında yaşanılanlar her geçen gün daha çok etkilerini göstermeye başladı.
Ancak buna doğanın intikamı demek yanlış olur.
Doğa nötrdür, ayna gibidir sadece yansıtır.
Sorun doğayı katleden uygulamalar ve politikalardır.
Kapitalizm, her türlü değeri sömürdüğü gibi doğamızı da sömürmek adına rant politikalarını uygulamaktadır.
Doğamızı korumak için kapitalizmin sömürü çarkları hedef alınmak zorundadır.
Yaşanılan bu felaketler küresel iklim değişikliğinin getirmiş olduğu koşullar ile daha da şiddetlenmekte; bir bütün olarak eko sistem önemli riskler altında kalmaktadır.
Küresel iklim değişikliğine yol açan en önemli etkilerden biri de yine insan eliyle yaratılan koşullardır.
Özellikle fosil yakıtların kullanımındaki artış ile, atmosfere salınan sera gazları sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısı ile, dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına neden olmaktadır.
Sera gazlarının ve aerosollerin etkilerini birlikte dikkate alan en duyarlı iklim modelleri, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında 2100 yılına kadar 1-3.5 C° arasında bir artış ve buna bağlı olarak deniz seviyesinde de 15-95 cm arasında bir yükselme olacağını öngörmektedir.
Küresel ısınmanın sürmesi durumunda, bazı bölgeler için ekstrem yüksek sıcaklıklar, taşkınlar, yaygın ve şiddetli kuraklık olayları, onların doğal bir sonucu olan çalılık ve orman yangınları ile insan sağlığını ve ekolojik sistemlerin işlevselliğini de içeren bazı ciddi potansiyel değişiklikler oldukça yüksek bir güvenilirlik düzeyinde öngörülmektedir.
Artvin’in Hopa,Arhavi ve Borçka ilçelerinde yaşanan sel felaketi aynı zamanda küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle oluşmuştur.
Doğamızı yok edecek bu politikaların sonuçları tıpkı savaşlar gibi yok edici niteliktedir.
Sistemin savunucusu siyasi irade yaşamın her alanında bu yok edici politikaların rehberliğinde hareket etmektedir.
Yaşam savunucuları olarak bizler sistemin yok edici bu politikalarına karşı bir bütün olarak birlik ve dayanışma ile mücadele edersek bu politikaların sonuçları olan felaketlerin, ölümlerin önünü alabiliriz.
Bunu sağlayamazsak dünyamız her geçen gün daha da yaşanılmaz hal alacaktır.
1 Kasım seçimleri önümüzde bir fırsattır.
Bir kez daha “Seni yine başkan yaptırmayacağız “diyoruz.