Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Diyecek bir şey bulamıyorum…

Düzen siyasetçilerin kendi gerçekleriyle ilgisi olmayan, bazı gelişmelere, olaylara sahip çıkarak, kendilerini farklı göstermeleri, hatta bu işi şov boyutuna vardırarak sürdürmeleri günümüzün en çok gözlenen özelliklerinden biri haline geldi. Herhalde bu şekildeki tarzlarıyla ne kadar boşa düştüklerinin inandırıcılıklarını yitirdiklerinin farkında değiller. Ancak bu tarzı ısrarla sürdürenler için iyi niyetle düşünmekte pek mümkün değil. Bu tipler ya halkın zekasıyla dalga geçmektedirler, ya da çaresizlik ve değersizlikle birleşen bir karakter yapısına teslim olmuşlardır. Günümüzde gerçeklerin gizlenemeyeceği gerçeğine bağlı olarak böylesi yöntemlerle siyaset sahnesinde yer alanlar aynı zamanda zavallı duruma düştüklerini de unutmasınlar!

1455

 Bu kapsamda bazı gelişmeleri birlikte değerlendirelim, ben genel kapsamda yaptığım değerlendirmeler dışında fazla bir şey söylemek istemiyorum

AKP Milletvekili Bülent Turan Ankara’da açılan 110 adet Yenice fotoğrafından oluşan bir sergi açılışında Kazdağları hakkında öyle sözler etmiş ki zannedesiniz ki; Karadağ, Ahmetler, Dondurma köylüleri ile birlikte altıncılara , Yenice’de Çırpılar ve çevre köylüleriyle  termikçilere karşı omuz omuza mücadele etmiş,Yenice Çırpılarda kurulmak istenen termik santrale karşı bölge köylülerinin topladığı imzalara imza koyarak destek vermiş!

Sanki, Çırpılar ‘da kurulacak termik santral ÇED süreci kapsamında düzenlenen inceleme değerlendirme toplantısında bölge köylerinin muhtarlarına, katılım gösteren sivil toplum temsilcilerine, bilgilendirmede bulunan kamu kurumu temsilcisine termik ÇED’ini hazırlayan firma yöneticisi tarafından yapılan hakaretlere karşı tepki göstermiş!

Ancak,yapmış olduğu hamaset dolu açıklamasında öyle bir cümle etmiş ki her şeyi bir anda mahvetmiş.

“Kaz Dağları hakkında birçok manipülatif haberler yapılıyor” cümlesiyle aslında Kazdağlarına, havasına, suyuna, toprağına sahip çıkan köylülerin ve yaşam savunucularının vermiş olduğu mücadeleyi, kendisi manipülasyon olarak görmektedir.

İşte böylesine bir ikiyüzlülük vardır bu sözlerin arkasında, tıpkı aynı  siyasi aklın bir ürünü olarak  çevre bakanının çevre dostlarını yatırım düşmanı olarak ilan ettiği gibi, özünde kapitalizmin doğayı bir rant aracı olarak gören politikalarına rağmen  Bülent Turan’ın yine kendisine bir şeyler yontmaya çalışmaktadır.

Bülent Turan bunu devamlı yapmaktadır.

Özellikle hükümetin  sorumluğunda olan, yapmak zorunda olduğu normal uygulamaları bile kendisine yontarak popülizm adına ortaya koyduğu tavırlar,aslında Çanakkale halkının gülüp geçtiği kasaba siyaseti olarak yorumladığı uygulamalardan öte bir anlam taşımamaktadır.

Son günlerde buna bir de CHP’li belediyelere yaptığı yardımlar şeklindeki bir söylevi eklemiştir ki; burada garip olan CHP’li başkanın onun bu propagandasına alet olmasıdır.

Sanki kendi malını bağışlarmışçasına yapmış olduğu propaganda gerçekten komiktir.

Ha, Ankara’da işin olması için takipçi olmuş, o kadar da olsun be kardeşim; bu onun görevi…

Artık bu manevralara halkımız kanmıyor, halkımızın deyimiyle; palavralara doyduk diyor.

Gelelim bilimsel gerçeklere, hamaseti bırakalım, halkı kandırmayalım, sonuçta konuştuğumuz insan hayatıdır, insan sağlığıdır.

Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından açıklanan Türkiye’deki hava kirliliği raporuna göre, ilimize ilişkin veriler şu şekildedir;

Türkiye’de halen termik santrallerin yoğun olarak bulunduğu ve yenilerinin planlandığı illerin PM10 düzeyi karşılaştırıldığında, rapor önemli artışa işaret etti. Örneğin Manisa-Soma`da 2013`te ortalama 76 olan PM10 düzeyi, 2015`te 304`te çıktı. Aynı dönemde, bu oran Çanakkale`nin Çan bölgesinde 27`den 70`e yükseldi.( Türkiye’de 2015 yılı için izin verilen PM10 limiti yıllık ortalama 56 µg/m3’tür.)

Rapora göre, kömürlü termik santraller nedeniyle Türkiye’de her yıl en az 2 bin 876 erken ölüm, 4 bin 311 hastaneye yatış ve 637 bin 643 işgünü kaybı yaşanıyor. Kömürlü termik santrallerin hastalık ve ölüm nedeniyle yarattığı olumsuz ekonomik yük ise 2.9-3.6 milyar euro arasında değişiyor.

 

Raporu hazırlayan ekipten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, ülkemizde yalnızca SO2 ve PM10 hava kirleticilerinin tüm illerde ölçüldüğünü vurgularken, WHO tarafından önerilen sınır değerlerin kullanılmasını sağlamak amacıyla yasal düzenleme yapılması çağrısı yaptı.

 

Raporu değerlendiren Pala da, PM10 ve kükürt diyoksit ortalamalarına istinaden Manisa`da Soma ve Çanakkale`de Çan bölgelerindeki hava kirliliğinin öne çıkmasını, kömürlü termik santraller ve yeni santrallere yönelik projelere bağladı. “

Lafı bırakın, gerçekleri görün; tehlikenin farkında mısınız?