Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Diren Çanakkale

1275
Altıncı, termikçi şirketlerin bölgemizde çevresel değerlerimizi yok etme çabaları fütursuzca sürüyor.
1/100000 lik plan ile bölgemiz talana açık bir hale getirilmeye çalışılıyor.
Hukuk ayaklar altına alınmış, onca mahkeme kararı yok sayılarak, yok ediciler tekrar tekrar aynı taleplerle yeni saldırılarla gündem geliyorlar.
Amaç doğayı sömürerek karlarına kar katmak olduğu için ısrarla yılmadan bu çabalarını sürdürüyorlar.
Şirketin biri bırakıp, biri başlıyor saldırılarına.
Amaç halkı yıldırmak direnme gücünü ortadan kaldırmak.
Böylesi bir dönemde önümüzde Çan Dondurma Köyü’nde Koza altın şirketinin ÇED toplantısı var.
Tüm yaşam savunucularının geleceğimize, suyumuza, toprağımıza, havamıza ağacımıza börtü böceğimize, kültürel varlıklarımıza kısaca yaşama sahip çıkmak için bu ÇED toplantısında karşı duruşlarını sergilemeleri, halkın iradesinin bu temelde olduğunu göstermeleri gerekmektedir.
Bundan böyle yok edicilerin bu girişimlerine karşı daha kararlı bir duruş sergilemek son derce önemli bir noktaya gelmiştir.
Halkın iradesinin kapitalist sermayenin bu yok edici girimlerine karşı olduğunu gösterebilmek açısından özelikle saldırıya uğrayan bölge insanlarının tepkilerinin örgütlenmesini sağlamak mücadelenin bugün geldiği noktada temel alınması gerekli halkadır.
Önceki gün Dondurma Köyü’nde yapılan bilgilendirme çalışması çok değerli olup, böylesi, çalışmaların kalıcılaştırılması, saldırıya uğrayan bölge halkının karşı duruşunu örmek için bu çalışmaları ÇED toplantılarından bağımsız bir program haline getirmek konusunda yeni hazırlıklar içersine girmek gerekmektedir.
Bu noktada olumlu bir deneyim olarak önümüzde Karadağ köylülerinin direnişi vardır.
Saldırılardan direkt etkilenen köylerde kalıcı bir irade ve karşı duruş platformunu örmek bu mücadelenin başarısı için olmazsa olmaz bir gereksinimdir.
Altıncı, termikçi firmaların ısrarla sürdürdükleri bu saldırılara karşı kararlı bir karşı duruşu yaratmak için hepimizse görevler düşmektedir.
Ayrıca çeşitli noktalarda süren mücadeleleri birleştirerek daha güçlü bir platformun yaratılması açısından da yeni hamlelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Çanakkale Çevre Platformu bugüne kadar bu görevini başarıyla sürdürdü.
Şimdi elde ettiği deneyimler üzerinden yeni hamleler yapmak, yeni organizasyonlar oluşturmak gibi bir görev ile karşı karşıya.
Yaşanılan gelişmeler, yok edicilerin taktiklerini halkın direnme gücünün kaybolması üzerinden kurguladıklarını göstermektedir.
Buna izin vermemek açısından yaşam savunucuları da tedbirlerini almalıdırlar.
Dondurma köyündeki Koza şirketinin ÇED toplantısı yeni bir başlangıç olmalı, kalıcı karşı duruşlar yaratmak adına kalıcı ilişkiler sağlamak için yeni adımlar atılmalıdır.
Çanakkale suyuna, toprağına, havasına sahip çıkacak, gelecek nesillere sağlıklı bir çevrede yaşama imkânlarını sunmak adına direnecektir.
Bu direniş hepimizin direnişidir, bu direniş yeni bir yaşam direnişidir.
Katillere koruma, protestoya gaz cop saldırı
Gezi direnişinde hunharca dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın katilleri ödül gibi bir cezaya çarptırılırken daha mahkeme çıkışında, ailesi başta olmak üzere bu kararı protesto edenler polisin gazlı saldırısına maruz kaldılar.
Ülkenin dört bir yanında bu karar protesto edildi, halk sokaklara çıktı.
En küçük demokratik bir tepkiye, protestoya tahammülü kalmamış siyasal iradenin tavrı yine bu protestolara saldırmak oldu.
İstanbul’da, Ankara’da kararı protesto eden kitleler emniyet güçlerinin saldırılarına maruz kaldı.
Yaşananlar göstermektedir ki; kendi varlıklarını sürdürmek adına her türlü şiddet baskı ve uygulamayı meşru gören güçlere karşı halkın kendi talepleriyle mücadele etmelerinden başka bir alternatif kalmamıştır.
Daha dün Cizre’de katledilen gençler ve yaşananlar , bu içerikteki olaylar olarak içinde bulunduğumuz durumun vahametini ayrıca ortaya koymaktadır.
İşte bunun için Ali İsmail Korkmaz davası demokrasi güçlerinin, bitti demeden bitmeyeceği bir dava niteliğine bürünmüştür.
19 yaşındaki bir genci hunharca katledenlerin bu şekilde korunmasına karşı Ali İsmail Korkmaz’ın acılı annesinin feryatları hala kulaklarımda çınlıyor.
“Olmaz olsun böyle adalet “