Dijital Mezar

Yarım yüzyıl içerisinde, Facebook'u ölülerin istila etmesi muhtemel.

7110

  Yeni bir çalışmaya göre, dünyanın en geniş sosyal ağında çoğunluğu meydana getirenler canlı ve faal insanlar değil, merhum insanlar olacak.

 

Bu kışkırtıcı yansıtım, daha çarpıcı bir noktaya temas etmek için hesaplamalarını Facebook’un devasa kitlesi üzerinde yapan ve Oxford’da çalışan bir çift araştırmacının elinden çıkmış. Konu özel olarak Facebook ile ilgili değil; toplumun dijital kalıntılarla nasıl başa çıktığıyla (veya çıkmadığıyla) ilgiliymiş.

 

Sosyal medya artık yeni bir şey değil. Son yıllarda, öldüğünüz zaman sosyal medya hesaplarınıza gerçekte ne olduğuyla ilgili giderek artan bir endişe vardı.

 

Ancak bazılarımız (ve ailelerimiz) ölmüş insanların sosyal medya hesaplarını geri istemek veya onları iptal etmek için bazı adımlar atsa da; Oxford İnternet Enstitüsü’nde (OII) çalışan Carl Öhman ve David Watson’a göre bu konu, bir bütün olarak yeterince araştırılmış değil.

 

“İnsan davranış ve kültüründen meydana gelen böylesine büyük bir arşiv, tarihte daha önce hiç tek yerde toplanmamıştı” diyor Watson.

 

“Bu arşivi idare etmek, bir bakıma kendi tarihimizi idare etmek olacak.”

 

Araştırmacılar, şimdiye kadar yapılan çok az çalışmada çevrimiçi ölümün gözle görülür ve nicel yönlerine bakıldığını iddia ediyorlar.

 

Kendilerinin bahsettiği şeyin devasa boyutunu örneklemek için, Facebook gibi bir şeyin gerçekte ne kadar büyük olduğunu düşünmemiz gerekiyor.

 

Sosyal ağ, an itibariyle aylık 2.3 milyardan oluşan aşırı bir faal kullanıcıya sahip. Elbette, gerçek kullanıcı sayısı bundan çok daha büyüktür çünkü Facebook’ta yer alan pek çok insan, bu hizmeti her ay kullanmıyor.

 

Ne yazık ki bunun sebebi, en azından bazen; milyonlarca Facebook kullanıcısının zaten ölmüş olması. Yapılan tahminler, sitenin ilk sekiz yılı içerisinde yaklaşık 30 milyon Facebook kullanıcısının ölmüş olduğunu ileri sürüyor; işte sitenin büyüklüğü bu kadar.

 

Öhman ile Watson yaptıkları bu yeni çalışmada, bu tür rakamlardan tümevarım yaparak; dijital ölüm ikilemiyle daha yeni yeni karşılaşmaya başladığımızı göstermek istemişler.

 

İnternet çizgi romanı xkcd, bu mezarlık bölgesine iki sene önce göz atmış fakat bu yeni araştırma, Facebook’un Kullanıcı İstatistikleri bilgilerinin yanısıra Birleşmiş Milletler’den alınan güncel ölüm verisini kullanıyor.

 

Araştırmacılar, yapılan yeni hesaplamalarda iki senaryoya bakmışlar: Bunlar; 2019 yılından itibaren Facebook’a hiç yeni kullanıcı katılmasaydı ne olacağını araştıran A senaryosu ve Facebook’un her yıl, küresel olarak mevcut yüzde 13’lük büyüme oranıyla büyümeye devam ettiğini varsayan B senaryosu.

 

A senaryosunda, 2100 yılı itibariyle 1.4 milyar kullanıcı ölmüş olacak ve ölüm oranları sabit şekilde artıp, 2077 yılında 29 milyondan fazla ölümle zirve yapacakmış.

 

Araştırmacılar makalelerinde şöyle yazıyor: “Bu ölçülü varsayımlar altında, Facebook üzerindeki ölülerin, aslında yaklaşık 50 yıl içinde yaşayanları yakalayacağı düşünülüyor”

 

Ancak takımın itirafına göre A senaryosu hiç de muhtemel değil, çünkü Facebook’un bu hizmete yeni kullanıcı eklemeyi aniden keseceğini gösteren hiçbir kanıt yok.

 

Bunun yerine; B Senaryosu’nun devam eden büyüme (doyma noktasına kadar) yansıtımı, Facebook’un uzak gelecekte de büyüyebileceğini öne sürüyor; Facebook’un ölü kullanıcı ahalisi, sitenin yaşayan üyelerine yetişene kadar.

 

Araştırmacılar şöyle yazıyor: “Yıl başına yüzde 13’lük sürekli bir büyüme oranı, Facebook üzerindeki tahmini ölü profil sayısını, 4.9 milyarlık bir toplam için 3.5 kat artırıyor”

 

“Senaryo A’dan farklı olarak; ölü profiller, yaşayanları bu yüzyıl içinde geçme işareti göstermiyor. Ancak, söz konusu oran yine de önemli. Ayrıca ölülerin, 22’nci yüzyılın ilk yıllarında yaşayanlarla eşit duruma ulaşması muhtemel.”

 

Elbette, tüm bu tahminler her ne kadar tuhaf ve kışkırtıcı olsa da; daha geniş olan ve düşünmeye başlamamız gereken nokta, insanların kişisel bilgilerini ve çevrimiçi kimliklerini ilgilendiren bu uzun dönemli gidişat türleri. Çünkü araştırmacılar, kendi yaptıklarının, “sosyal medya üzerindeki ölümün gözle görülebilir ve nicel taraflarını deneysel olarak keşfetmeye” doğru atılan ilk adım olduğunu söylüyorlar.

 

“Sosyal bir seviyede, bu soruları sormaya daha yeni başladık ve önümüzde gidilecek uzun bir yol var” diyor Öhman.

 

“Dijital kalıntılarımızın idare edilmesi, sonunda sosyal medyayı kullanan herkesi etkileyecek; çünkü hepimiz bir gün göçüp gideceğiz ve verilerimizi arkada bırakacağız.”

 

Bulgular, Big Data & Society bülteninde sunuldu.

 

Kaynak:

1- Science Alert

2- Ozan Zaloğlu (popsci.com.tr)