Kadir Kenar

akadirkenar@hotmail.com

Devrilme'nin kısa adıdır; devir!

3306
`Devir`, Arapça`dan dilimize katılan bir `kelime`dir. Türkçe olsa, `sözcük` diyecektim! Ama `Kelime` de Arapça kökenlidir. Arapça`dan dilimize geçmiştir. Onun için Arapça`dan geçenlere `kelime`, öz ve öz Türkçelerimize sözclük demek benim özen gösterdiğim bir küçük ayrıntıdır! Ama size bir şey daha söyleyeyim; benim için küçük ama önemli bir ayrıntı olan bu konu, zamanında sağ sol çatışmalarının ideolojik temelini oluşturan bazı şeylerden de birisidir. 
 
Yani `Devir` önemlidir! Mesela devirle ilgili çok atasözü vardır; `Her devrin eti yenmez!` `Devreden derviş muradına erememiş!` Devret derdini kurtul` Devrilen kamyon iflah olmaz` `Devir bu devir` `Çamları devir, fincancı katırlarını devirme` Ne kadar güzel değil mi atasözlerimiz!
 
Çarşıda gezerken düşündüm tüm bunları. Öyle gaipten gelmedi bu sözler bana. `Devren kiralık` `Devren satılık`. Devrildik ey halkım, al kurtar beni!
 
Tüm dünyada olduğu gibi 1918`de ortaya çıkan `İspanyol gribi` gibi, 2020 de ortaya çıkarılan korona illeti de dünyayı devirmeye ve de evrilmeye yetti artı! Artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacak! Devir, sancılı bir evrilmeyle değişti çünkü! Nasıl değişti; bir tek virüsle değişti!. Yersek! 
 
Bakın size eskilerden çok ilginç bir şey daha anlatayım. Eskiden bunları da yediriyorlardı bize! Çok değil, daha düne kadar insanların vefatından (Arapça bu da) sonra `devir` diye bir şey yapılırdı. Daha çok Yörük köylerinde olurdu. Mesela bir yakınınız öldü. Köyün imamı size sorardı; `Ne kadar namaz kıldı? Ne kadar oruç tuttu? Hacca gitti mi? Tabii siz rahmetlinin ardından bunları dürüstçe cevaplardınız! Ama bu dürüst cevaplarınızın size geri dönüşü biraz pahalıya patlardı! Yetkili din görevlimiz hesabı kestirmeden yapardı. Hani şimdiki fitre hesabı gibi. Namazı 10 yıl kılmamış. Orucu aksatmamış! Yırttınız! Haca gitmemiş. Ah ah iş pahalandı! Bir hesap kitap; yekûn beş on bin lira cezası var rahmetlinin! Ee? Getir parayı ya da altını günahlarının kefareti yapacağız! Bu para üç ağzı dualının elinde 999 defa devir edilir. Ve rahmetli sonsuzluk alemine huzur içinde uğurlanırdı. Paraya ne olurdu diye sormayın sakın! Günaha girmeyelim şimdi!
Yani eskiden ölmek de o kadar ucuz değildi! Şimdi ki gibi belediyeler tüm cenaze işlerini falan karşılamıyordu. Onun için büyüklerimizin hep zulalarında `kefen parası` dedikleri, ama bu anlattığım serenatlar gibi bir çok şey için de para tutulurdu. Ölünce arkamdan lanet okumasın kimse diye... Böyleydi hayat o zaman... Çok şükür o günler geride kaldı. Artık ölmek çok masraflı değil! 
 
Neyse, ben çarşıya geri döneyim... Hani bizim peygamberimiz S.A.V. Hazreti Muhammed demiş ya; `Rızkın onda dokuzu ticarettedir` diye. İşte biz de ticareti bu yüzden severiz. En geri zekalılarımız maaşla çalışırdı(!) eskiden. Evet, çarşıda gezerken onlarca `devren`leri görünce bunları düşündüm. 21. Yüzyılın bu yeni döneminde, artık her şey değişti. İnternet ve pazarlama dünyası bir çok sektörü yok ediyor. Bakın çok basit bir örnek vereyim. Uyanık birisinden dinledim. Diyor ki, AVM`ye gidiyorum. Lüks bir ayakkabı mağazasına giriyorum. Beğendiğim ayakkabıyı deniyorum. Bütün ölçülerini alıyorum. Eve gelip, internetten ısmarlıyorum. Yani mağazayı denemek için kullanıyor. Alışverişini sanaldan yapıyor. Ve en az yüzde 30 kara geçiyor. İşte yeni ticaret çağı bu!
 
Sizin anlayacağınız devir çok değişti. Bu devir başka bir devir. Hele çocuklarımız, "X mi, Y, mi, Z Kuşağı mı neyse" bambaşka bir devirde yaş alıyorlar ve bizlerden çok farklılar... Salgın koşullarında evde mecburi kalışlarımızda bunu daha da iyi anlamışsınızdır eminim. Evet, bu devirde, bu kadar çile de bize nasip oldu ya! Boyun posun devrilsin ey devir!