Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Demokrasisiz Cumhuriyet 27.04.2009

2130

Hafta sonu CHP MYK Üyesi Prof.Dr. Nur Serter’in katılımı ile “İnsan hakları, demokrasi ve Cumhuriyet” konulu panel gerçekleştirildi. Seçimler sonrasında CHP’nin yakaladığı ivme nedeniyle böylesi bir panel ile demokrasi ve insan hakları konusunda daha doyurucu bazı mesajların olmasını umarak paneli izledim. 
Ama yanıldım. Laik- anti laik eksenli demokrasi tanımlaması ile Ergenekon noktasındaki doyurucu açıklamalar dışında demokrasi ve insan hakları kavramlarının özüne ilişkin birçok konu ıskalandı.
Panelde emek eksenli hiçbir kavram yoktu.
İnsan hakları ihlalleri, örgütlenme özgürlüğü, sendikal haklar, yaşam hakkı, eğitim hakkı, barınma hakkı, sağlık hakkı, ifade özgürlüğü, Kürt sorunu, yönetime katılma , ,siyasi partilerde demokrasi, kadın hakları gibi temel demokratik talepler hiç gündeme alınmadı.
İktidara yürüme hedefi koyan bir siyasi partinin demokrasi yaklaşımı böyle kısır olur ise bu hedef bir hayalden öteye geçemez.
Panelde Serter, Ergenekon gerçeğini bütün detayları ile gün yüzüne çıkararak panele katılanların aydınlatılması konusunda ciddi bir katkı sağlamıştır.
Ergenekon operasyonunun gelinen yerde AKP karşıtlarına verilen bir gözdağı ile bir korku cumhuriyeti yaratılması gerçeğine değinen Serter bu süreçte yapılan bazı dezenformasyon politikalarını da bir bir açıklayarak doyurucu olmuştur.
Çetelere ve darbelere karşı olma, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması noktasında kesin ve net görüşlerini ifade ettikten sonra gelinen süreçte Cumhuriyet değerlerinden yana Atatürkçü bilim insanları, gazeteci ve yazarların böyle bir operasyona eklemlenmesi ile davanın siyasi bir öz taşıdığını dile getirdikten sonra özellikle gözaltına alınan bu insanların darbeci olamayacakları konusunu ısrar ile ifade etmiştir. Panelde demokrasi kavramı konusunda AKP’nin demokrasiyi bir araç olarak ele alan görüşü ile AKP’nin anti laik gizli gündemine ulaşmanın bir yöntemi olarak demokrasi kavramını şekillendirildiği tespitleri dışında demokrasi, insan hakları konusunda fazla bir şey gündeme getirilmemiştir.
İşte bütün sorunda burada.
İktidara yürüyen bir partinin, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan bir partinin demokrasi ve insan hakları konusunda ciddi açılımlara ihtiyacı vardır.
29 Mart seçimlerinde CHP bir gelişme sağlamış ise bunu çok iyi analiz etmelidir.
Bu gelişme lokal bazda seçim bölgelerinde demokrasi ağırlıklı taleplerin öncelikleştirilmesi ve emekten yana demokratik taleplerin öne çıkarılmasından kaynaklanmaktadır.
Şimdi gelinen noktada CHP bu konuda kendini toparlayarak halkın öncelikleri temelinde demokratik taleplerin sıkı bir savunucusu olup, insan hakları eksenli açılımlar sağlayamaz ise bırakın iktidar olmayı kendi sonunu hazırlayacak sürecin adımlarını atmaya başlar.
Panelde Serter CHP’ nin birlik olması noktasına vurgu yaparken parti içi demokrasi kavramını da hiç dile getirmedi.
Parti içi birlik ancak parti içi demokrasiden geçer.
Kapalı kapılar arkasında birlik sağlanamaz.
CHP Çanakkale İl örgütü bu tip etkinlikleri sürdürmeli, sonrasında da bu tartışma konularını kendi içinde tartışarak içselleştirmelidir.

Obama  konuştu, kimse mutlu olmadı.
“Soykırım” diyecek mi demeyecek mi diye beklenirken Obama “Büyük felaket “olarak konuşmasını yapınca Türkiye de Ermenistan da Ermeni Diasporası da durumdan rahatsız oldu. Bugüne kadar Ermeni sorunu hep bazı kesimler tarafından popülizmin aracı olarak kullanıldı. ABD dahil olmak üzere çeşitli Avrupa ülkeleri, ülkemizde de şoven etnik politikalardan medet umanlar gündemi farklılaştırmanın aracı olarak bugüne kadar Ermeni sorununa yaklaştılar.
Böyle olunca da Ermeni sorunu bugüne kadar Ermeni ve Türk halkının dışında sürekli birileri tarafından kaşınarak bugünlere kadar geldi.
Hâlbuki dünya tarihinde buna benzer birçok olay vuku bulmuşken bu tür olaylardan medet umarak bu olaylar kaşınmadı.
Halklar zamanla bunları geçmişin sorunları olarak ele alıp, gelecekleri için bir çatışma alanı olarak görmedikleri için sorunların çözüldüğü gerçeği ile süreci yönlendirdiler.
Bugün sorunumuz Ermeni -Türk ayrımı sorunu değil, hep birlikte daha yaşanılabilir bir dünya koşulları yaratmaktır.
Ermeni sorunu hakların barış içersinde bir arada yaşama temel politikasının dışında şekillendiği her süreçte bu tartışmalar “Soykırım mı, Büyük felaket mi “gibi daha hep olacak, hiçbir kesimde mutlu olmayacaktır.

Sermet ATADİNÇ