Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Demokrasi Zor "Zanaat"

5011
Geçen hafta Çanakkale gündemi oldukça hareketliydi ve önemli gelişmeler yaşandı. Belediye Meclisinde Başkan Gökhan ‘ın AKP Milletvekili Danış’a yönelttiği eleştiriler öne çıktı. AKP’li Danış bu gelişmeler hakkında gazetemize açıklama yapmadı. Bu konuyu daha sonra sizler ile yine paylaşacağım.
 
Ülkemizde demokrasinin ve gerekliliklerinin yaşama geçirilmesi noktasında iki önemli zararlı gelişmektedir. Biri yandaşlık, ikincisi de şeffaflık karşıtı olarak topluma kendini kapatmak.
Son zamanlarda artık daha sık olarak bunları görmeye başladık.
Sizler de çevrenizdeki olayları irdelerseniz, fark edeceksiniz.
 
Asfalt atıkları ile ilgili 24 Kasım tarihli yazımda ‘Bakalım kim duyarlılık gösterecek?’ diye sormuş konuyu gündeme taşımış idim.
Belediye Meclisi’nin Aralık oturumunda CHP’li Meclis Üyesi Muzaffer Özgen’in girişimi ile bu konuda harekete geçildi.
Çanakkale Belediyesi,  İl Çevre Müdürlüğü’nün gereğini yapması için işlemleri başlattı.
Bakalım İl Çevre Müdürlüğü bu konuda ne yapacak?
Alışık olduğumuz gibi basit bir uyarı ile geçiştirilerek eski tas eski hamam misali asfalt atıkları aynı şekilde gelişi güzel yerlere atılmaya devam mı edilecek yoksa bu konudaki yönetmelik gereği geri dönüşümü için önlemler alınacak mı?
 
Bu alanda atılacak adımları toplumun duyarlığı belirleyecektir diye düşünürken bu hafta 14 Aralık’da yapılacak  “Kazdağlarına sahip çıkalım” eylemine katılmanın önemini bir kez daha paylaşmak istedim.
Bizler olmaz isek, sahip çıkmaz isek, mücadele etmez isek, kendi karlarından başka gözü bir şey görmeyenler bu güzelim doğamızı yok edecekler.
Onların sistemleri buna müsait, öyle ki bu tahribatlarından ötürü birbirilerini bile ödüllendirerek, kendilerini allayıp pulluyorlar.
14 Aralık saat 12.30 da Cumhuriyet Meydanında hep birlikte olalım.
Geleceğimize, yaşama, doğamıza sahip çıkacağımızı bir kez daha gösterelim.
 
Yaslı gittik, şen döndük
9 Aralık Hopa davası için arkadaşlarına destek vermek üzere Çanakkale’den de öğrenci gençler Ankara’da buluştular.
Hopa davası içinde yaşadığımız koşullar açısından son derece öğreticidir.
Geldiğimiz noktada muhalif olan her kesimin yoğun bir baskı altında olduğunu görüyoruz.
Bu baskılar bu davada görüldüğü gibi sudan gerekçeler ile yaratılan örgüt davalarına dönüştürülerek uzun süren tutukluk günlerine çevrilmektedir.
Fakat tutuklanan gençler ve arkadaşları yılmadan yaşadıkları bu hukuksuzluklara karşı durdular.
Tutuklu gençler kararlılık ile demokratik taleplerini savunacaklarını bunun en doğal hakları olduklarını bizzat mahkemede dile getirdiler.
Onları yalnız bırakmayan genç arkadaşları başta olmak üzere emek ve demokrasi güçleri yaşanılan bu anti demokratik uygulamaya karşı oldular, mücadele ettiler.
İlk mahkeme sonrasında serbest bırakılan gençler tabii ki büyük bir sevinç yarattı.
Ama şunu da biliyoruz ki bu uygulamalar bundan böyle de devam edecektir.
13 Aralık 1980 tarihinde hiçbir hiç bir hukuki gerekçe olmaksızın, 17 yaşındaki bir genç olan Erdal Eren’in yaşının büyütülerek idam edilişinden bu yana 31 yıl geçmesine rağmen aynı uygulamalar nasıl devam ediyor ise bundan böyle de sürdürülecektir.
Sistemin kendi devamını sürdürebilmesi için buna ihtiyacı vardır.
Mücadele ettikçe elde edilen kazanımlar sevinç kaynağı olmaktadır.
22 gencin tahliye edilmeleri de işte böyle bir mutluluk kaynağıdır.
Ben de gençlerin bu sevincini paylaşıyor, Erdal Eren’i saygıyla anıyorum.