Demokrasi ancak bu kadar katledilebilir…
Yolsuzluklarla kendilerini ve yandaşlarını zengin eden siyasal irade foyası ortaya çıkınca yolsuzlukların üzerini örtmek için her türlü yönteme başvuruyor.
Bu durum kapitalist sistemin temel karakteridir.
17 ve 24 Aralık operasyonlarında bu gerçeği tüm çıplaklığıyla izledik.
Hal böyle iken o gün yolsuzlukların üzerini örtmek adına görev almış AKP’li yöneticiler gerçeklerin halka ulaşmasını engellemek adına açmış oldukları davalarla demokrasiyi yok sayan girişimleri yetmiyormuş gibi bugün de açılan dava üzerinden yaptıkları mesnetsiz iddialarla demokrasiyi bir kez daha katlediyorlar.
AKP Çanakkale Merkez İlçe Başkanının açıklamaları gerçekten çok talihsiz açıklamalar olmuş.
Her seferinde söylüyorum; AKP Merkez İlçe Başkanı ne zaman konuşsa bir skandala imza atıyor.
Hükümetin yolsuzluklar karnesi ortada iken yine ortaya çıkan tapelerin gerçek kayıtlar olduğu bilirkişi raporları ile belirlenmiş iken açılan bu dava ancak hırsızlığın suç olmadığını, hırsızlığı ortaya çıkaranların suçlu olduğunu savunmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
AKP ilçe başkanı içine düştüğü bu durumla yetinmemiş, dava ile ilgili olarak CHP Genel Merkezi ve Çanakkale CHP İl Başkanlığını bu davanın arkasında durmamakla suçlayacak kadar ileri gitmiştir.
Ayrıca mahkeme günü yargılanan CHP’lilere destek olmak için mahkemeye gelen yüzlerce vatandaşı yargıyı baskı altına almakla suçlayarak halkın tepkisini ve duyarlılığını yok etme girişimine yeni bir katkı sunmuştur.
Demokratik en küçük bir girişimden bu denli rahatsız olmanın altında yatan gerçekler bellidir.
Sömürü ve baskı düzeni can çekişmektedir, bunlar son çırpınışlardır.
‘Tertip komitesinin feda edilmesi ve arkalarında CHP’nin durmadığı’ noktasındaki AKP merkez ilçe başkanının iddiaları, yolsuzlukları gizleme adına dava açmasının şahsında yarattığı travmaların sonucudur.
Kamuoyunda bu konudaki algı ortada iken başbakan danışmanın bile İslami kesimin yolsuzluk yapıldığına dair düşüncesinin olduğunu vurgulaması üzerine AKP ilçe başkanının tapelerin dinletilmesi üzerine açtığı dava normal bir gelişme olarak savunulamaz.
Gerek mahkemede gerekse mahkemeden sonra yapılan açıklamaları biraz anlamaya çalışsa merkez ilçe başkanı bu talihsiz açıklamayı yapmazdı diyemiyorum!
Yolsuzluk gibi hassas bir konuda, kul hakkı yemenin ağır sonuçlarını doğuran böylesi bir durumda yolsuzlukları savunmak sağlıklı bir durum değildir.
AKP ilçe başkanının içinde bulunduğu durum bu kriterlerle değerlendirilmelidir.
Hakkında dava açılan CHP’lilerin feda edildiğini söyleyen AKP merkez ilçe başkanına en güzel cevabı mahkemeden sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan vermiş aslında :
“O süreçte ortaya çıkan tapelerin tamamının gerçek, 2 bin 500`ün üzerindeki tapenin gerçek kayıtlar olduğu resmi, bilirkişi raporlarıyla saptanmıştır. TBMM meclis soruşturma dosyasında bu tapelerin tamamının gerçek olduğuna ilişkin bilirkişi raporlarının olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ortada yolsuzluğun olduğunu açıkça gösteren raporlar olmasına rağmen, burada düzenlenen, Çanakkale`de bugün görülen davada, iddianamede montaj kayıtların yayınlandığı gibi bir ifadeyle suç yaratılmak istenmiştir. Hodri meydan. Bu konuşma kayıtlarının hiçbiri montaj değildir. Konuşmaların tamamı gerçektir ve suçüstü yakalanmışlardır
Hiç kimse, CHP il ve ilçe örgütlerini bu davalarla yıldıracağını sanmasın. Biz Türkiye`nin her yerinde bu yolsuzlukları açıklamayı iş edindik. Gelsinler bir hesap soracaklarsa genel merkezden sorsunlar. Bu konuda tereddüt ettiğimiz ve korktuğumuz bir şey yoktur. Biz asıl hesap sorması gereken makamız. İnanıyoruz ki millet yolsuzluk yapanlardan, o yolsuzluğu koruyan ve kollayanlardan önümüzdeki süreçte cesaretle hesap soracaktır"
Herhalde anlaşılmıştır yeteri kadar açık; yolsuzlukları savunmanın psikolojisi zor bir durum.
Herkesin yapabileceği bir şeyde değil, bazı özelliklere sahip olmak gerek.
Hangi özellikler derseniz, onu da sizler düşünün, muhakkak çevrenizde böylesi insanlar mevcuttur.
Onları irdeleyin, hemen anlayacaksınız…