Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Değişim süreçleri…

2686
Değişim zorlu bir süreçtir. Seçimleri henüz geride bıraktığımız şu günlerde siyasal yapılanmalar içersindeki değişim oldukça tartışmalı bir alan. Özellik ile yeni CHP değişiminden rahatsız olanların feryatları ve girişimleri dikkat çekici. Yine, siyasal alanda Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu bileşenlerinin ülkemizin demokrasi, özgürlük, barış ve çeşitli milliyetlerden emekçi sınıfların çıkarlarına uygun bir yeni alternatif oluşturma konusundaki değişimleri de dikkat ile izlenmekte. Demokratik siyaset ve halkların kardeşliği noktasındaki gelişimin engellenmesi için; değişimden rahatsız olanlar da ne yazık ki, çabalarını sürdürüyor. Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin YSK darbesi ile iptal edilmesi ülkemizi kargaşaya götürecek bir karardır. Bu hukuksuzluğa, vicdansızlığa dur demeli; Türkiye’yi çatışmalı bir ortama çekmek isteyenlerin oyununu hep birlikte bozmalıyız. Bizlere de bu konuda önemli görevler düşmektedir.
 
Değişimler birikimlerin sonucudur.
Bu birikimleri kapsayan süreçler iyi yönetilir ise daha başarılı bir grafik yaratılır.
Seçimlerin bitmesine bağlı olarak siyasal gündem etkisini yitirdikçe, Çanakkale’de dikkatler daha farklı alanlara yöneldi.
Kentin gelişimi noktasındaki değişimler ve bunlara bağlı sorunlar gündeme oturdu.
Yeni otogar devreye girdi.
Beraberinde otogara ulaşım sorunu, eski otogar esnafının sorunları gündeme geldi.
 
Yapımı devam eden kordon ve çarşı düzenlemesine ilişkin sorunlar daha çok tartışılmaya başlandı.
 
Gaz dağıtım işine ilişkin problemler bu konuda mağduriyet yaşayanlar tarafından yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
 
Üniversite, tıp fakültesi yeri ile ilgili talepleri noktasında Kepez Belediyesi ile bir polemik yaşadı.
Küçük balıkçılar canlı balık satışlarının engellenmesi ile ilgili tepkilerini gündeme taşıdılar.
 
Tüm bunlar son derece normal gelişmelerdir.
Böylesi tartışmaların, karşı çıkışların olması da değişim süreçlerinin kendine has özellikleridir.
Tabiî ki bu değişimler için uygulamacı birim, değişim kavramının özüne uygun olarak bu süreci iyi yönetecek tedbirleri alarak; olumsuz algıları bertaraf edecek bir çalışma içersinde olmalıdır.
Bunun için önce bu süreçlerin katılımcı süreçler olarak gelişmesini sağlamalı, sonrasındaki gelişmelere bağlı olarak her bir aşamada bilgilendirme çalışmalarını sürdürmeli, değişimin getireceği yeni durumlar içinde uzmanları ile yeni ihtiyaçları zamanında tespit ederek önlemlerini almalıdır.
 
Son günlerde kamuoyuna yansıyan değişim ile ilgili süreçlerin getirdiği tartışmalar, bu gerçeği bir kez daha gündeme taşımıştır.
 
Küçük balıkçılar haklı.
Çanakkaleliler olarak limandaki balıkçıların küçük kaplar içindeki canlı balık satışlarını hepimiz biliriz.
Avrupa Birliği normları bahane edilerek 3 yıl önce bu satışlar yasaklandı.
 
Çanakkale Belediyesi, küçük balıkçıların kurmuş olduğu dernek için limanda bir imkan yaratarak dernek vasıtasıyla küçük balıkçıların yakaladığı balıkları satmaları için bir imkan yaratsa da; o eski potansiyel oluşmadı.
Vatandaşlar, bu noktadan eskiden olduğu gibi yoğun bir alışveriş yapmadılar.
Balıkçılar satışların düşmesi itibarıyla mağdur oldu, vatandaş da eskiye oranla daha az balık tüketmeye başladı.
Balık satışının hijyenik koşulları ile ilgili belirlenmiş  “açıkta balık satışının yasaklanması” ile canlı balık satışının bir ilgisi yoktur.
Önce bunu doğru kavramak gerekir.
Balık satışının düzenlenmesi konusundaki kriterler başka bir alanın düzenlenmesine ilişkindir.
Canlı olarak o küçük kapların içinde yüzen balıklar için açıkta balık satışı ile ilgili koşulları dayatmak mantıklı bir şey değildir.
Açıkta balık satışını ilgilendiren koşullar balık satış noktaları, balık dükkanları, balık marketleri için geçerlidir.
Balıkçı arkadaşlarımızın, biz Çanakkalelilere canlı olarak balık sunma imkânı sınırlanmamalıdır.
Bu alandaki uygulama yetkililer tarafından bir kez daha gözden geçirilmelidir.
Bilinmelidir ki; gerek Avrupa’da gerekse ülkemizin birçok ilindeki limanlarda yapılan uygulama bu kapsamdadır.
Liman kentlerinin karakteristik özelliği olan bu durumun, aynı zamanda bu kentlerin kültürel bir özelliği olduğu unutulmamalıdır.
 
Yanlış adrese gelen bir mektup
“Şeffaf Beygir”cilere Holivuttan Bired Pit adına gelen bir telgraftan sonra (“şeffaf beygir”ciler kamuoyu ile paylaştı) adresi yanlış yazılan bir mektupta benim elime ulaştı. Ben de sizler ile paylaşmayı uygun buldum:
“Diir azizim “Şeffaf Beygir”ciler…
Geçen yıl sizlerle birlikte Çanakkale’de geçirdiğim Birinci Geleneksel Uluslararası Şeffaf Beygirli Film Şenliğinde çok yalnız kaldım. Ünlü bir kişi olarak, adım attığım yerde izdiham oluştuğu koşullarda böylesi bir yalnızlık beni üzmüş olsa da; o yalnızlığın patlamaya hazır yeni bir ruh olmasının dinginliği ile farklı bir duygu yaşadım. Birde hep sizlerin yüzlerinin olduğu bir organizasyon silueti zamanla heyecanımızı yok eder.Yeni katılımcı çabalar  ile daha çok kalabalıklar yaratacağımız şeffaf film şenliği yaratma umudumu sizler ile paylaşırım.
Her zaman sizin olan Biret Pitiniz.”