Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Darbeci kavramından rahatsız olmak! 08.09.2009

1910

12 Eylül darbesinin 29. yıl dönümünde darbeler ve demokrasi kavramı bir kez daha gündem olacak. Bu süreç darbelere karşı sürdürülebilir bir demokrasi mücadelesine dönüştürülemediği için bugünlere hep kesintilere uğrayan karşı çıkışlar veya protestolar biçiminde gelindi. 

Bu yıl da şimdiden “darbecilerden hesap sorulsun” talepleri noktasındaki girişimler yasaklanmaya başladı.

Demokratik açılımdan bahseden bir hükümetin, darbelere karşı olduğunu ifade eden bir siyasi iradenin bu tavrı gerçeklikler konusunda da önemli bir ayraçtır.

Özellikle ile siyasi iktidarın uygulamalarını demokratik göstermeye çalışan ve gerçeklikleri gizlemek isteyen bazı kesimler için bu gelişmeler umut ederim bir şeyler ifade eder.

Demokrasiyi savunmak, özgürlüklerden yana olmak, darbelere karşı olmak bazı nesnel gerçekliklerden geçer.

Demokratik, halkçı,  özgür Türkiye için verilecek mücadele dışında, ortalıkta dolaşan açılım ve darbelere karşı olmak söylevleri inandırıcı olmaktan uzaktır.

Anayasanın 15. maddesi ile yargılanmasına izin verilmeyen 12 Eylül darbecilerinin korunması bizzat yasanın kaldırılmasına karşı çıkılarak bu hükümet tarafından üstlenilmiştir.

Demokrasi ve emek güçlerini zorlu görevler beklemektedir.

Darbeciler ile yüzleşmeden, sorumluların yargılanması sağlanmadan demokrasinin ülkemizde gelişemeyeceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Çanakkale’de demokrasi güçleri; bu konuda kamuoyunun aydınlatılması, onların desteğini sağlayacak çeşitli etkinlikler ile 12 Eylül gerçeğini gündeme taşıyacak etkinlikler için harekete geçmelidir.

Daha kitlesel, birleşik olabilecek etkinlikler için seferber olunması Çanakkale’nin demokratik geleneğine yakışacaktır.

Demokrasi mücadelesinin önündeki en büyük engellerden biri olan 1982 Darbe Anayasası’nın lağvedilmesini ve toplumun kendi geçmişiyle yüzleşmesini, hesaplaşmasını, tarihin güncellenmesini, gerçeklerin ortaya çıkarılmasını sağlamak için çalışmak şimdi tüm demokrasi güçlerinin temel görevi olmalıdır. Bir yandan da, darbecilerin oluşturdukları suç örgütlerinin yargılanmasını önleyen Anayasanın geçici 15.maddesinin kaldırılmasını ve darbecilerini yargılamış ülkelerde olduğu gibi suçluların hesap vermelerini gerçekleştirmek için çalışılmalıdır.

Darbecileri yargılamak iddiasında olan düzen partilerinin aldatmacalarıyla kafaların karıştırılmaya çalışıldığı ve ülke mücadele tarihinin önderlerinin bir yandan “ulusalcılık”,bir yandan “kullanılmış olmakla” karalanmaya çalışıldığı bu günlerde darbecilere karşı verilecek mücadele daha da anlam kazanmaktadır.

 

Sermet ATADİNÇ