Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Dağlarına “demokrasi” gelmiş memleketimin!..

1556
Evrensel Gazetesi’nde okudum. Çan Kaymakamı altıncıların ÇED toplantılarını yaptırmak istemeyen köylüleri ikna turunda, kendisine tepki gösteren köylüye dava açmış. Gördünüz mü; bir yanda 12 Eylül darbesini “yargılayan”, 28 şubat post modern darbenin sorumluları için dava açılan ülkemizde, altın üretimine karşı çıkarak geleceğine, yaşamına, suyuna, havasına, toprağına sahip çıkan köylüler içinde dava açılmaktadır.
 
İnsan sormadan edemiyor; 12 Eylül’e, 28 Şubat’a karşı “demokrasi” adına davalar açan anlayış nasıl oluyor da yaşam değerlerini savunan bir köylü içinde dava açabiliyor…
Bu nasıl demokrasi;darbeciler için dava açan anlayış demokratik ise, yaşam değerlerine sahip çıkan köylü vatandaşa dava açan anlayışı nereye koyacağız.
Demek ki olay sadece dava açmak değil.
Darbeciler için açılan bu davalar demokrasisinin gelişimine katkı sunmakta mıdır, demokrasinin bir kazanımı görebiliyor musunuz, bütün mesele bu.
Kendi yaşamına, çocuklarının geleceğine sahip çıkan bir köylü için  o bölgenin üst düzeydeki devlet temsilcisi tarafından dava açılıyor ise; 12 Eylül’ün de 28 Şubat’ın da anlayışı hala geçerlidir demektir.
Bu çok yakınımızda, çok kısa bir süre öncesinde yaşadığımız bir gerçek.
Örnekleri çok.
12 Eylül uygulamalarının 28 Şubat  anlayışının hala geçerli olduğu günümüzde yaşanılanların bir tiyatrodan öte bir anlamı yoktur.
Öyle de olsa, böyle de olsa; Kazdağları köylüleri yaşamsal değerlerine sahip çıkmak, onları bir avuç işbirlikçi sermayenin çıkarlarına teslim etmeyecek kadar kararlı.
Önümüzdeki günlerde yeni bir süreç var.
Buna hep birlikte hazırlanmalıyız.
Bu süreçte halkın temsilcisi yerel yönetimler başta olmak üzere, hukuk insanlarına, barolara, sivil toplum örgütlerine çeşitli düzeylerdeki örgütlü kesimlere daha çok görev düşmektedir.
ÇED yönetmeliğinin uygulama prosedürü itibarıyla bir çok arama ruhsatı ile başlayan proje   ÇED raporlarının bakanlığa sunulması aşamasına kadar geldi.
Bundan sonraki süreç daha hızlı çalışarak; üretim izinleri konusu bir bir önümüze gelebilir.
Bu noktadan sonra hukuki gereklilikler için hazırlıklar yapılması kadar bölge halkının da fiili olarak üretime izin vermeyeceği yeni süreçlere hazırlanmak kaçınılmaz olmuştur.
Önümüzdeki günlerde altın madencilerine karşı mücadelenin daha sıcak olacağını unutmayalım.
Bir yandan da her zaman başvurulduğu gibi birileri şu günlerde ortalıkta dolaşıp, kafa karışıklığına yol açacak beşinci kol faaliyetleri organize etmeye başladılar.
Sinsice bu mücadelenin içine sızarak sözde çevre değerlerini savunmak adına bazı hazırlıkların yapıldığını izliyoruz.
Bu tiplerden uzak durulması en doğru olanıdır, muhatap almadan gerçekleri savunmak için daha kararlı olmak zamanıdır.

 
Turizm haftasında bir örnek olay çalışması…
Çanakkale, GESTAŞ ile kent turizmine katkı sağlayacak Limni seferlerine başlamıştı.
Gelinen yerde bu seferler durduruldu.
Nerede tıkanmıştı proje, neden başarılı olamamıştı?
Bu turizm haftasında bu konuya cevap bulunması çalışmasına ne dersiniz ?
Çanakkale her attığı adımda bir başarısızlık yaşamamalıdır.
Bunun önlemlerini almak gerekli iyileştirici çalışmaları yapmak zamanıdır.
Artık yapalım, yeteri kadar konuşmadık mı?
 
Zafer sarhoşluğuna dönüşmesin !...
CHP’de10 ilçe başkanı, İl başkanlığı adaylığı için Hamza Karagöz’ü aday göstererek destekleyeceklerini deklare ettiler.
Böylesi bir tercih içersinde olmaları gayet normaldir.
CHP örgütlerinin başkanlarının bu iradesi tartışılmaz.
Buradan hareket ederek pembe tablolar çizilir ise;  CHP sorunlarını aşma noktasında gerekli adımları atamaz.
10 ilçe başkanının Karagöz’e destek vermesini deklere etmesi CHP içersinde yaşanılan sorunları ört bas etmemelidir.
Bugün CHP içersinde önemli ölçüde parti üyelerinin iradelerin örgüte yansımadığı bir yapısal durum vardır.
Bunun çözümü CHP’nin her şeyi ile demokratik bir işleyişe kavuşacağı temel değişimlerin sağlanmasıdır.
Asıl  çözümün demokratik bir tüzük olmasına rağmen , il kongresi sonrasında yeni örgütlerin  geliştireceği performans ile bazı kazanımların yaratılmasının önü açılabilir.
CHP örgütü Çanakkale’de ne kadar çok kentin ve ülkenin sorunlarına müdahil olur, mücadeleci bir kimlik kazanırsa bu konuda ileri adımlar atabilir.
Mücadelesizliğin getireceği dedikodu ortamı CHP’nin kan kaybına yol açacaktır.
Bu gerçekleri görmezden gelerek 10 ilçe başkanı ile oluşan ılıman iklimin her an fırtınalara dönüşebileceğini unutmadan, yenilenme ve değişim zamanı olduğunu not edilmelidir.
Parti içi mücadelenin kazanımlarının yaratabileceği zafer sarhoşluğuna kapılma riski, yeni yönetimlerin yaklaşımlarına bağlı olarak şekillenecektir.
 
AKP kongresi üzerine
İl başkanlığı seçimlerine iki aday ile giren AKP’de parti içinde memnuniyetsizliğin tarafı olan aday ve ekibinin almış olduğu oy küçümsenmeyecek bir orandadır.
AKP henüz siyasi geçmişi; kendi örgütselliği bağlamında, çok yeni bir partidir.
Kapitalist sistemin değerleri üzerinden siyaset yapan AKP açısından çok doğal olarak farklı çıkarlar üzerinden oluşacak ayrışmalar ve parti içi çatışmalar ile AKP henüz yeni yeni tanışmaya başladı.
Çanakkale AKP il kongresindeki farklı adayların varlık nedeni de bu gerçeğe dayanmakta idi.
Başlangıç olarak AKP şiddetli bir çatışmayla klik çatışmalarına adım attı desek; Çanakkale için çok yanlış olmayacaktır.
Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.