Cumhuriyet mi dediniz?
Cumhuriyet’in ilan edilmesinin 90. yılında Cumhuriyet değerlerinin neresinde durduğumuz tartışma konusudur.
Halkın iradesinin yok sayıldığı, demokrasi ve özgürlüklerin askıya alındığı koşullarda Cumhuriyet’ten bahsedilemez.
Yeniden Cumhuriyet değerlerinin inşasını konuşmak bugünün esas sorunudur.
İşte bu yıl Cumhuriyet’i kutlamak değil görev, Cumhuriyet’i yeniden inşa etmektir.
Kapitalist ekonomik sistemlerde yönetenler kendi ekonomik çıkarları için, halkın iradesini yok sayarak sömürü düzenlerini sürdürürler.
Öncelikle bu temel gerçeği unutmamak lazımdır.
Kapitalist ekonomik sistemlerin gerçeği altında; Cumhuriyet gibi halkın iradesinin hakim olduğu yönetimler sorununu daha doğru bir şekilde analiz edebiliriz.
Önümüzde bir yerel seçim süreci var.
Bu süreç halkın doğrudan yönetime katılacağı bir dönüşüm için yeni bir zemindir.
Kadükleştirilen barış ve çözüm süreci, özünde halk cumhuriyetinin temellerinin yapı taşları olarak ele alınmasına rağmen; AKP hükümeti tarafından bu süreç kendi gerçeklerinden uzaklaştırılmıştır.
Son tahlilde AKP siyaseti, Cumhuriyet ilkelerinin önündeki bir set olarak konumlanmış durumdadır.
Anti emperyalist mücadele sonrası Cumhuriyet’in ilanı ile devam eden süreç, bugünkü vardığı noktada demokrasi güçlerine yeni görevler yüklemektedir.
Halkın yok sayıldığı, tüm iradenin bir genel başkanın iki dudağı arasından çıkan buyruklar ile kotarıldığı günümüzde halkın bu taleplerini ve ihtiyaçlarını doğru bir şeklide yönlendiremezsek başka tuzaklarında kurbanı olabiliriz.
Neoliberal saldırıların demokrasi cilalı uygulamalarına karşıda gerçekten halk iradesinin yansıdığı dönüşümleri oluşturmak, her şeyden önce bu düzenden mağdur olmuş en geniş kesimlerin birlikte hareket etmesinden geçer.
Gezi ruhu böyle bir ruh olarak; bugün cumhuriyetin yeni bir dinamizmidir.
Halkın dayatma ile kendine sunulan her türlü müdahaleyi kabul etmediği, söz ve karar sahibi olduğu bir yönetim mekanizması bugün geniş kitlelerin temel talebidir.
Bunun için günlerce dayatma ve baskılara her türlü şiddete rağmen karşı duran halkın talebine uygun dönüşümlerle gerçekleşecek, demokratik cumhuriyet konusu 90. yılın temel sorunu haline gelmiştir.
Popülist söylevlerden uzak, yaşadığımız bu günlerin gerçekleri ile uyumlu bir demokratik cumhuriyetin savunulması için ezberlerinde bozulacağı bir süreç yaşanacaktır.
Bu süreçte halklar yeni dinamiklerle, eşitlik, demokrasi, barış ve kardeşlik için yol alıyorlar.
“Umuda yolculuk” şiarı ile hafta sonu kongresini gerçekleştiren Halkların Demokratik Partisi (HDP)bu süreçte önemli bir adımdır.
Yarattığı heyecan ve demokratik cumhuriyetin inşası için üstlenmiş olduğu misyon oldukça önemli olup, bundan sonraki süreçte yakından takip edilecek bir dinamizm olacaktır.
Bugün gelinen süreçte içinde bulunduğumuz şartları ve ihtiyaçlarımızı doğru bir şekilde analiz ederek gerçek demokrasinin hakim olduğu bir halk cumhuriyeti mücadelesi için daha çok birlik ve beraberlik temelinde sorumluluk alma zamanıdır.
Milyonlarca insan işsizlik ve yoksullukla boğuşuyor.
İşçiler son derece zor koşullar altında, her an işsiz kalma riskiyle örgütlenme haklarından yoksun, taşeron çalışma sistemi ile köleliğe kurban edilmiş bir şekilde her geçen gün yeni saldırılara maruz kalarak iş hayatlarını sürdürüyor.
Köylülerin durumu tam bir felaket, ürünleri para etmiyor, icra kıskacında, köylerini terk ederek ucuz işgücünün bir parçası olarak dönüşerek hayatlarını sürdürüyorlar.
Cumhuriyetin teslim edildiği gençliğe her şey yasak, en küçük talepleri bile gazla copla saldırılar ile bastırılmakta, demokratik taleplerine sahip çıkan gençler cezaevlerine doldurulmakta.
Kadınlar üzerindeki şiddet ayyuka çıkmış, cinsiyet ayrımcı politikalar altında ezilen kadınlar diğer yandan yoğun bir şekilde cinayetlere kurban edilmekte.
Cumhuriyetin kuruluş sürecinde kurucu güçlerden biri olarak ifade edilen Kürt halkı başta olmak üzere çeşitli etnik yapılar üzerindeki asimilasyoncu politikalar tüm şiddetiyle sürdürülüyor.
Farklı inanç gruplarının inançları yok sayılmakta ,özelikle Alevi vatandaşlarımızın ibadethaneleri bile yasaklanmakta, fakat zorunlu olarak din dersleri uygulamasına tabi tutulmaktadırlar.
İşte bugün gelinen noktadaki Cumhuriyet böyle bir Cumhuriyettir, tabiî ki buna Cumhuriyet denilebilirse.
Bu gün ihtiyaç olan, yasaksız, yasaklamasız, antiemperyalist bir demokratik Cumhuriyet’tir.
Ancak böyle bir Cumhuriyet, Halk Cumhuriyet’i olabilir.
Cumhuriyet’in 90. yılında gerçek Cumhuriyet değerlerinin var olacağı bir geçişi yeniden yaratmak dileğiyle