CUM-PA’da SATIŞLAR BAŞLADI...!

1474
 
Prof. Dr. Erdinç Yiğitbaş
 
 
 
 
Mesleğim gereği 30 yılı aşkın bir süre Anadolu’nun kırsal kesiminde çok yaşadım... Gidip gördüğüm, içinde yaşadığım Anadolu kasaba ve şehirlerinde pazar kurulma günü Cuma’dır... Çünkü çevre köylerden, yaylalardan, orman işletmelerinden insanlar Cuma günü, hem Cuma namazı için bir araya gelmiş olurlar ve hem de ürünü olan ürününü satar, ailesinin geçimine katkı sağlar ve hem de ihtiyaç sahipleri pazardan ihtiyaçlarını karşılar evine hiç değilse çay, şeker, sabun, margarin, vb artık köylünün değil sanayicinin ürettiği ürünleri alır köyüne-evine döner... Ama Cuma pazarlarının aslında en önemli yanı dostların birbirlerini ölmeden bir kez daha görüp bir kez daha birbirlerine sarılıp, bir kez daha iğneleyici şakalarını yapıp haftaya cumaya bir kez daha aynı sıcaklıkla buluşmak umudu yaşatmasıdır, Anadolu insanına...
Şimdi; “di”li geçmiş zamanla mı bitirmeliydim acaba cümlemi diye düşünmeden edemiyorum... Çünkü kentlere göçün ışık hızıyla geliştiği son on yıllarda o zamanın gençleri, bugünün büyükleri, bu geleneksel “Cuma pazarı” olgusunu anlamaya fırsat bulamamış olmalılar. En geç kasaba lisesini bitirene kadar bu ortamı soluyabilen, ondan sonra üniversite okumak üzere köyünden ayrılan veya ailesi kente göçtüğü için belki de daha küçük yaşta köyünden ayrılmak zorunda kalan o günün küçükleri, bugünün büyüklerinin “Cuma pazarı”nın sadece pazar, yani alış-verişin ve satışın yapıldığı yer olarak zihninde yer etmiş olması, bugün kent yaşamında Cuma pazarlarının “satış günü” gibi görülmesine neden olmuş olmalı... Belki de bu nedenle; o gün her şey haraç-mezat satılır olmaya başladı memlekette...!
Bugün Çanakkale’de hâla bir Cuma pazarı vardır. Adına da kısaca Cum-Pa demek alışkanlık olmuş... Bugünlerde mevsimin özelliği olsa gerek Çanakkale Cum-Pa’da satışlar hızlandı... Cuma pazarına gelenler arttı... Bu yüzden midir bilinmez herkesin aynı camiyi kullanması imkansız hale geldi... Kente değişik cihetlerden gelenler kendi cihetinden gelenlerle aynı camide buluşarak bir bakıma “düzen” sağlandı... Bu düzeni bozanlar diğerlerinin dikkatini üzerine çekmeye başladı...
Günümüz dünyasında artık Cuma pazarlarında eskiden olduğu gibi sadece kabak, domates, hıyar veya çay, şeker, margarin satılmıyor... Artık yaratıcı fikirler ve “know-how” gibi liberal ekonomi materyalleri satılıyor... Çünkü o köy pazarı olgusunu sindirememiş, o günün küçükleri şimdi Avrupalarda yüksek, çok yüksek öğrenim görmüş, algı yönetimi stratejistleri ve büyük yöneticiler oldular... Ama stratejiden anladıkları da; eğitim gördükleri Avrupa’nın “düello” kültürü değil, Anadolu kırsalının “pusu” kültürüyle şekillenmiş ihanet stratejileridir...!
Çanakkale Cum-Pa’da şimdilerde gördüğümüz satış canlılığı dört yıl önce de yaşanmıştı... Mesleği öğrendikleri kendi ustalarının tezgahını devirip ihanet eden hain esnafın bir kesimi başka pazarlara yeni tezgahlar kurmaya gittiler... Ama vatandaşa kakaladıkları çürük domates, kabak ve hıyarlar hâla elimizde...!
Hülâsa:İhanetin acısını en çok hainler çeker...! (Hay Allah; Bu hülâsa ne alaka...?)