ÇOMÜ’de KONDULAŞMA

1865
Prof.Dr. Aydın Büyüksaraç
 
70’li 80’li yıllarda Türkiye’de gecekondu mafyası, özellikle büyükşehirlerin hazine arazilerine “kondu” konutlar gece ya da gündüz gözetmeden yaparken bir keşifte bulunmuşlardı. Belediyeler gece konduları yıkabiliyor ancak camiilere dokunamıyorlardı. Malum camii yıkılmaz kutsal mekandır. Bu nedenle öncelikle işgal edilecek yerlere önce camiiler yapılmaya başlandı. Ortada insan yok konut yok ama camii var. Sonra etrafına yavaş yavaş konutlar yapılırdı. Belediye yıkım ekibi geldiğinde de eee camimiz cemaatsiz mi kalsın denilir ve yine bu olayı din ile bağdaştırırlardı. Daha sonra nasılsa sıkça yapılan seçimler öncesinde de imar aflarıyla yapılan işler yasallaşır biterdi.
Geçenlerde ÇOMÜ’nün Rektör’ü Sedat Laçiner, bir kamuoyu bilgilendirmesi yapmış ve ÇOMÜ’de hiç camii yokken 3 tane camii kazandırdık demiş. Bu haber bana eski gecekondu yapılaşması mantığını çağrıştırdı. Evet ÇOMÜ’ye 3 adet camii yapıldı. Tam bir gecekonducu mantığıyla. Bakınız planlama kavramından nasibini almamış bir gecekondulaşma ile ilerici olması gereken bir Üniversite arasında nasıl bir bağ var.
ÇOMÜ’nün Terzioğlu Kampüsü girişinde müstakil binasını bekleyen bir İlahiyat Fakültesi vardı. Bu fakülte için Bursa yolu üzerindeki Üniversite arazisine binalar ve uygulama camii yapıldı. Daha sonra güya bir inat uğruna İlahiyat Fakültesi ve Meslek Yüksek Okulu binaları yerine Tıp Fakültesi binaları ve Hastanesi inşaatı başladı. Sonra ÇOMÜ’nün TOKİ girişine BESYO binasının yanına yeni bir camii daha yapıldı. Bu da yetmedi Terzioğlu Kampüsü içerisine bir camii daha yapıldı. Etti 3 camii. Yaklaşık 500 m ilerde TOKİ’de zaten bir camii daha vardı 4. camii. Şimdi bunda ne varki işte yeni binalar ve yeni camiilerle üniversite gelişiyor diye düşünülebilir. Sorun sayıda değil. Sorun gecekonducu mantığında gece yatıp sabah kalkıp hadi bu bina buraya şu bina buraya yapılsın demekte. Plansızlıktan kaynaklanan bir sorun bu. Üniversitede bu konuda fikir verebilecek en az 10 uzman bulabilirdi yönetim.
Ne olmalıydı? İlahiyat Fakültesi ÇOMÜ kampüs girişine yapılmalıydı uygulama camiisi ile birlikte. Bursa yolu üzerindeki alana ise uygulama hastanesi yapılabilirdi. Bu alan yeterince büyük olduğundan hastanenin gelişimi, genişlemesi çok daha kolay olacaktı. Şimdi oldukça dar bir alana yapılan hastane daha ne kadar genişleyebilir? Dar görüşlü bir projeksiyonun küçük hastanesi olarak kalmaya mahkumdur. Böylece 3 camii yerine 1 camii ile ihtiyaç sona erecek ve doğru hamlelerle binalar yerlerine yapılmış olacaktı. Diğer yandan hastanenin beraberinde getireceği trafik yoğunluğu, etrafındaki olması gereken eczane, medikal, lokanta belki otel vb gibi bileşenler için doğal olarak ortaya çıkacak kaos olmayacaktı. Ama burada öne çıkarılan ne ÇOMÜ’ye 3 adet camii kazandırmış olmak. Gecekonducu mantığı camiyi yap imarı kap. Diğerlerine pek bakmayın, onlar HİZMET binaları.
Yine açıklamada denilmişki ÇOMÜ, yapısal ve altyapı olarak büyümede Türkiye’nin en iyileri arasında, belki de en iyisi. Kullanılabilir kapalı alan miktarı 2,5 katına çıktı, bütçe % 300 civarında arttı.
Evet doğru, her yer inşaat her yer şantiye.
Bu dönemde en çok yapılan şey inşaat. Harekette BEREKET vardır. HİZMET için inşaat yapmak gerek. Ancak bu binalar kime nasıl HİZMET ediyor bakalım.
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi birbirinden ayrıldı. Mimarlık ve Tasarım Fakültesi doğdu. Doğal olarak bu fakülteye bir bina verildi. Adı Mimarlık ve Tasarım olan Fakültede 1 adet mimar vardı. O mimar da ayrıldı ÇOMÜ’den. Neden ayrıldı anlayamadık!!! Mimarlık Bölümü var. Bölüm başkanı hayvanbilimci. Şuanda bu fakültede 1 tane mimar yok. Şehir Bölge Planlama Bölümü var. Bu bölüme de Biga’dan 2 tane öğretim elemanı getirdiler. Teknik bir bölüme sosyal alan mezunu iki kişi getirdiler. Şehir plancısı yok muydu? Vardı ama alınmadı. Olasılıkla paralel olanından bulunamadı. Bu kişiler de bölümden ayrılıp kendi alanlarıyla ilgili bölümlere geçtiler. Şimdi 1 şehir plancısı var. Öğretim? YOK. Adı Mimarlık Fakültesi ama mimar yok. Neden yok? Eleman bulunamadığı için mi? Mimar öğretim üyesi bulmak kolay değil. Ancak ÇOMÜ’ye gelmek isteyen mimarlar olduğunu biliyorum. Bana bile soranlar oldu. Birkaç kişi Rektör tarafından görüşmeye bile alınmamış. Adı Mimarlık olan bu bina işlevini yerine getiremedikten sonra olsa ne olur olmasa ne olur? Kapalı alan ama işlevini yerine getiremiyor. Daha da trajikomik olanı, Mimarlık Fakültesi’nin dekanlığı yine aynı hayvanbilimci tarafından yürütülüyor. Bakıyorsunuz ahır mimarisinde çalışmış mı diye? Böyle bir şey de yok. Bildiğiniz doldur boşalt sistemi. Maksat senatoda kendi adamımız olsun da farklı ses çıkmasın. Paralelse koy sepete.
Mühendislik Fakültesi’ne gelelim. Dedilerki biz Mühendislik Fakültesi’ne yeni bölümler kazandıracağız. Bu bölümler, çok popüler bölümler ve çok sayıda öğrenci alarak öğrenci kapasitemizi arttıracağız. Yaptılar da. Kimya Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, Malzeme Bilimi Mühendisliği, Biyo Mühendislik. Bunlara tabii ek bina da lazım. Onu da yaptılar. Öğrenci nerede? Yeni öğrenciler? Bakıyoruz eklenen yeni bölümlerden yalnızca Maden ve Geomatik Bölümleri öğrenci alabilmiş. Diğerleri öğrenci alamıyor. Neden alamıyor? YÖK izin vermiyor. Çünkü yeni açılan bölümlere bu bölümlerle uyuşmayan elemanlar yerleştirilmiş. Malzeme Mühendisi olmayanlar Malzeme Mühendisliği’nde, Kimya Mühendisi olmayanlar Kimya Mühendisliği’nde, Biyomühendis olmayanlar Biyomühendislik’te kadro almış. Bakıyoruz Mimarlık Fakültesi Dekanı, Mimarlık Bölüm Başkanı hayvanbilimci,  bu kez de Biyomühendislik Bölüm Başkanı. Tamam da bu üniversitede başka hiç kimse yok mu? Zavallı adama bir sürü yük yüklemişsiniz. Bu arada keçiler de Sarıcaeli’nde. Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü’nde hiç eleman yok.
Eğitim-öğretimi devam eden bölümlerden Jeofizik Mühendisliği Bölümü’ne 3 öğrenci kaydolmuş, Rektör sürekli uyarıyor. Bakın öğrenci sayınızı arttırın yoksa sonunuz kötüye gidiyor diye. Herkes kara kara düşünüyor ne yapsak da bölümün öğrenci sayısını arttırsak diye. Birden bölüme 5 adet öğretim üyesi yüklemesi yapılıyor. Nasıl yani 3 öğrenci gelen bölüme 5 yeni öğretim üyesi mi alındı? Bu arada bölümde doktorasını bitirmiş kadro bekleyen 4 adet öğretim elemanı vardı. Evet yanlış anlamadınız. Hani öğrencisi yoktu. Hatta kapanabilirdi bölüm. Demek göremediğimiz bir şeyler var. Ya da bu yeni gelen elemanlar kelepirdi kaçırılmayacak kadar iyilerdi.
İnşaat Mühendisliği bölümü var. Eğitim yok. Neden yok? 1 tane öğretim üyesi var da onun için. O zaman eleman bulunamadı. Yoo benim bildiğim en az 3 kişi dekanla görüştü ve bölüme geçmek istediklerini bildirdi. Yurtdışında doktora yapmış, pırıl pırıl insanlar. Ama eksikleri vardı. Çok dik geldi duruşları sanırım. Bunlar paralel arıyorlardı. Buna karşılık öğrenci potansiyeli çok daha düşük olan maden mühendisliği bölümüne hemen 3 eleman bulundu ve bölüm açıldı.
Geomatik mühendisliği ise farklı bir durumda. Öğrencisi var ama öğretim elemanı yetmiyor. Yeni eleman alınmıyor. Uygulamalı bir bölüme araştırma görevlisi verilmiyor. Oysa istenirse öğrencisi olmayan bölümler bile araştırma görevlisi ile dolduruluyor.
Bu nasıl bir yönetim anlayışıydı?  Kime HİZMET etti bu insanlar? Bu ek binalar neden yapıldı? Kapalı alan miktarı arttırılmış, attırılmış ama nasıl kullanılıyor? İki bina, iki kapalı alan bu durumda boşuna yapılmış olmuyor mu? Yok mu bu durumu sorgulayan?