ÇOCUKTA DİL VE KONUŞMA GELİŞİMİ
Çocuk ilk bilinçli kelimesini 1 yaşında telaffuz eder ve bir sene içinde 270 yeni kelime öğrenir. 4-5 yaşlarında çocuklar, yetişkinlerin gramer yapılarına ulaşırlar.
Dil Gelişimini Açıklayan Teoriler
Davranışçı Yaklaşım
12. ay civarında çocuğun gırtlak sesleri anadil seslerine benzemeye başlar. Ebeveyn ve yakın çevrenin model olmasıyla, anadildeki kelimelere yakın heceler pekişir. Taklit, kelimelerin dizilişi veya gramer öğrenilmesinde etkilidir. Belirli kelime gruplarının koşullanma durumundan dolayı, kelimeler aynı tarzda “tekrarlanma avantajına” sahiptir.
Skinner isimli araştırmacı tarafından geliştirilen ve taklit ile koşullanmayı dil öğreniminde kilit kavramlar olarak kabul eden bu yaklaşıma göre, insan doğasında var olan bu özellikleri ile anadilini öğrenir. Fakat Skinner çocukların kullandığı, fakat erişkinlerin kullanmadığı kelimeleri izah etmemiştir.
Psikolinguistik Yaklaşım
Noam Chomsky, insan hafızasının dil gelişimine uygun bir yapıda olduğunu ve doğuştan kalıtsal dilbilgisi yapısına sahip olduğunu vurgulamıştır. Bu sayede çocuklar ana dillerini çok hızlı öğrenirler.
Herhangi bir dilin yüzeysel yapısı, o dildeki cümlelerin gramer öğeleri, bunların ilişkilendirilmeleri ve fonetik olarak sembolize edilip karakteristiklerinin oluşturulmasıdır. McNeil (1970) ve Lenneberg (1967), Chomsky’ın görüşleriyle yakından ilgilenmişlerdir. Lenneberg, dil gelişiminin insanlara özgü gelişmiş bir mantık sistemi olduğunu vurgulamıştır.
Bilişsel Yaklaşım
J. Piaget ve L. Bloom’a göre dil gelişimi, çocuğun algılama, anlama, dikkat, imgeleme, hafıza, akıl yürütme gibi zihinsel gelişimine bağlı gelişir. Çocuklarda daha önce kazandıkları bilgiyi kodlama aracı olarak dil öğrenirler. Çocuklar konuşmadan önce kavramları öğrenirler ve gramer yapılarını bilmeden önce de anlamları ifade edebilirler. Bu yaklaşım, çocukların anadillerini nasıl öğrendiklerini açıklamamaktadır.
Pragmatik Yaklaşım
Bruner (1974) ve Bates (1976) isimli araştırmacılara göre dil gelişimi ve anadili öğrenme, sosyal gelişim sürecinde gerçekleşir. Çocuk isteklerini sosyal iletişim ortamında açıklama gayreti ile dil öğrenir. Aynı sosyal ortam, çocuğun kavramları anlamasını da sağlar. Çocuk konuşmak için ihtiyaç duyduğunda dil kazanılır. Erişkinler dil öğrenme sürecini hızlandırıcı role sahiplerdir. Çocuk bu öğrenme sürecinde aktif katılımcıdır ve dil öğrenme süreci sosyal iletişimin bir fonksiyonudur.
Diğer Canlılarda İletişim
Şempanzelerin dil potansiyellerini inceleyen Gardner ve Gardner, bir şempanzeye işaret dilini öğretmişlerdir. Washoe isimli bu şempanze, yüzlerce işareti kullanmayı öğrenmiştir. Premak isimli araştırmacı, Sarah isimli şempanzeye çeşitli renklerdeki kelimeleri öğretmiştir ve bu şempanze sadece yazılı yönleri anlamakla kalmayıp, sembollerle kendisi yeni cümleler üretmiştir. Patterson ve arkadaşları, Koko isimli şempanzeye 600 adetten fazla işaret dili sembolünü öğretmiştir ve Koko bunlardan 400 adetini anlamlı olarak kullanmıştır.
Tüm bu ve benzeri bir çok çalışmaya rağmen, duygularını küçük farklarla ifade edebilme zenginliğine sahip tek canlı insandır.
Konuşmanın Gelişim Aşamaları
Chomsky teorisine göre, bebekler doğumda erişkinlerin dillerini fark etme ve insan konuşmasını diğer seslerden ayırma yeteneği ile doğarlar. Wolfe (1966), insan sesinin bebekleri daha çok sakinleştirdiğini tespit etmiştir.
Çocukların doğumdan itibaren söylenenleri anlama ve ifade edebilmek için takip ettikleri aşamalar şunlardır:
1- Vokalizasyon Dönemi (0-2 ay)
İlk aylar sesli harflerden oluşan bir seslendirme dönemidir. Bebek tüm sesli harfleri kendisi üretir. Bebek ses telleri ve gırtlak yapısı gelişimini sağlayacak vokal sesler çıkartmaktadır.
2- Cıvıldama Dönemi (4-5 ay)
Bebeğin çıkardığı sesler çevresindeki kişilerin seslerine benzemeye başlar. Bu seslerin kaynağı, öğrenmeden bağımsız, çocuğun tabiatı gereği ürettiği seslerdir. 1 yaşına kadar üretilen sesli harf seslerinde daha yüksek frekans gözlenir. Bir dilde var olan en küçük ses birimleri olan fonemler, çocuklar tarafından en hızlı şekilde ilk 1 sene içinde gelişirler.
McCarthy (1959), did öncesi seslerin dil gelişiminin bir aşaması olduğunu belirtmiştir. Carroll (1960) ise, cıvıldama dönemindeki agulama gibi seslerin, gerçek dil ile ilişkilendirilemeyeceğini söylemiştir.
Çocuk ilk anlamlı kelimeyi yaklaşık 1 yaşında üretirken, aktif kelime dağarcığı her zaman ifade ettiği kelimelerden daha zengindir. Çocuğun anlayabildiği kelime kapasitesine, pasif kelime dağarcığı denir.
3- Tek Sözcük Dönemi (12-18 ay)
Bu dönemde çocuk, bir kelimeyi anlamlı şekilde kullanmaya başlamıştır. Dil gelişimi dönemi başlamıştır. Sözcükleri belirli nesneler için tercih ederken, önce isimleri ve sonra fiilleri kullanır. Söylenen tek sözcük, yığışımlı anlam yüklülüğü içerir.
4- İki Sözcük Dönemi ( 18-24 ay)
“Döner mil” gramer yapısı içinde çocuk, yaklaşık 270 kelimeyi sözlü iletişim aracı olarak kullanmaya başlamıştır. Çocuk önce isim, sonra fiil, sıfat, zarfları kullanır; en son olarak zamirleri kullanır (ben,benim,beni,banavb).
Brown (1973), çocukların dil gelişimi sürecinde, erişkinlerin kullandığı ek ve bağlaçları atlama eğiliminde olduklarını tespit etmiştir. Çocuğun anlatmak istediği manayı temsil eden kelimeler içerik kelimelerdir. Manayı temsil etmeyen sözcük ve eklerin çocuk tarafından terk edilerek ifadelendirilmesine “telgraf tarzı konuşma” denir.
Çocuğun kullandığı gramer yapısı aynı eksen üzerinde dönen cümle oluşumu şeklindedir. Martin Brame, “döner mil” yapısını ilk fark eden araştırmacıdır. Çocuklar temel aldıkları bazı kelimeleri çok sık kullanmaktadırlar.
5- Üç ve Daha fazla Sözcüklü Cümleler Dönemi
2-3 yaşına gelen çocuk, anadilinin temel yapılarını öğrenmiştir ve kelime dağarcığı hızla gelişir. Yaklaşık 400 kelimelik sözcük dağarcığı olan çocuk, olumlu cümleler kurma eğilimindedir. 3-4 yaşlarında kelime dağarcığı 1000 kelimeye ulaşır. Cümlelerinde geniş ve gelecek zaman kullanmayı tercih eder. Bu yaşlarda çocuğun konuşmasında bulunan benmerkezci özellik 7 yaşına kadar devam eder.
Konuşma Aksaklıkları
Anadili öğrenme aşamaları nedeniyle konuşmada akıcılık kusurları olabilir. Artikülasyon problemi çocuğun konuşmasına yansıyarak, konuşmada “geçici aksaklıklar” görülebilir.
Kekemelik
Kekemelik, duygusal boyutu ağır basan, istemsiz bir konuşma akıcılığı kusurudur ve seslerin, kelimelerin söylenmesinde sesli veya sessiz tekrarlar ve uzatmalar vardır. Konuşma bozukluğu, ses ile ilgili organların hareketleriyle ilgilidir. Kişinin heyecan, gerginlik gibi durumuna eşlik eden korku, utanma, sıkılma gibi durumlarda ortaya çıkar.
Hafif kekemeler, çok az konuşma bozukluğu olan ve duygusal sorunların eşlik ettiği gruptur. İçedönük kekemeler, zorlandıkları kelimelere karşılık, eş anlamlı kelimeleri kullanarak, konuşma akıcılığı sorununu çözerler. Ağır kekemeler grubunda, kasılmalar ve ritmik beden hareketleri kekemeliğe eşlik eder. Bu grupta başlangıç yaşı erkendir.
Kekemelik ve Zekâ
Konuşma akıcılığı kusuru olan kekemelikte zeka belirleyici bir değişken değildir ve çocuğun içindebulunduğusosyo-kültürel faktörler akıcılık kusurlarının kekemeliğe dönüşmesinde belirleyicidir.
Kekemelik ve Cinsiyet
Kız-erkek çocuk oranı 1/3’tür. Yaş ilerlemesiyle iyileşme oranı her 2 grupta da artış göstermekle birlikte, kızların konuşma akıcılığı daha fazla düzelme eğilimindedir. Erkek çocuk üzerinde oluşturulan çeşitli stres unsurları ve erkek çocuklarında artan çevre beklentisi kekemeliğin oluşumuna zemin hazırlar.
Kekemelik Nasıl Olur?
Kekemelik oluşumunda duygusal şoklar önemlidir. Kekeme çocukların anne-babaları daha baskıcı ve kuralcı oldukları gözlenmiştir. Kekemeliğin içsel çatışmalar ve kaygılar neticesinde görülen bir konuşma bozukluğu olduğu bilinmektedir.
Kişilik Yapısı ve Kekemelik
Konuşma anında kekeleme dışında kekemelerin diğer akıcı konuşanlardan daha gergin ya da sinirli olduklarını söylemek mümkün değildir. Kişilik boyutunda yapılan çalışmalar, nevrotik kişilik ve kekemelik arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.