Pedagog
Tanımak ve Anlamak Bu iki kelimeyi elinize yazın. Çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun, onunla iletişim kurmanızı sağlayacak sihirli bir yöntem bu. Ağlamaları ve sinir krizlerini yatıştırabilir hatta engelleyebilir. Başta çok basit bir yöntem gibi görünse de, uygulaması şaşırtıcı bir şekilde zor olabiliyor, özellikle de sinirlerin gerildiği anlarda bunu hatırlamak.
Çocuğunuza “Hadi artık, eve gitme vakti geldi.” ya da “Baktığın kamyon çok güzel ama şimdilik onu alamayız.” demeden önce olaya onun gözünden bakın. Onun duygularını ve isteklerini tanımaya ve anlamaya çalışın, her ne kadar size saçma, mantıksız, bencil ya da yanlış geliyor olsa da. Bu bütün isteklerini kabul edeceğiniz anlamına gelmez ya da uygunsuz davranışlarına müsamaha gösterip izin vereceğiniz…
Tanımaya ve anlamaya çalışmak çocuğunuzun davranışlarını hoş görmek ya da görmezden gelmek demek değildir. Aksine o davranışların arkasında yatan duyguları görmeye ve anlamaya çalışmaktır. Aslında çocuğunuzun deneyimine ve öz benliğine dokunmanın en temel yöntemi budur. Aynı zamanda çok güçlü ve olumlayıcı bir mesaj verir: Hissettiğin duyguları, istekleri, zihnindeki bütün düşünceleri- zihninin, bedeninin ve kalbinin bütün ifade biçimlerini kabul ediyorum, anlıyorum ve seviyorum.
Tanımaya ve anlamaya çalışmak basittir ancak kolay değildir. Sezgilerimiz bunun tam aksini söyleyebilir, birçok kez denemiş hatta yapmış olsak bile… Çocuğumuzun isteklerini tanımaya ve kavramaya çalışmazsak işler daha kötüye mi gider? Ya da “Arkadaşının aldığı gibi bir külah dondurmayı ne kadar istediğini biliyorum, gerçekten çok lezzetli görünüyor, fakat şimdilik tatlı almayacağız, belki daha sonra…” demek çocuğumuzun daha ısrarcı olmasına ya da daha da ağlamasına neden olmaz mı? Çocuğumuzun duygularını belki biraz görmezden gelmek, hafifletmek, ilgisini başka yere çekmek ya da direkt “Ah tatlım, şimdi değil.” demek daha iyi olmaz mı?
Bir durumu açık yüreklilikle kabul etmeye ve tanımaya çalışmak konusundaki “bir şeyler daha da kötüye giderse” korkusu genelde anlamsız ve temelsiz bir korkudur. Duyulmuş ve anlaşılmış hissetmek, çocuğun duygularını ifade etmesine ve harekete geçmesine izin verir. İşte çocuğumuzun doğrularını tanımaya ve anlamaya çalışmanın, harcadığımız onca çabaya değeceğini gösteren birkaç sebep daha:
1. Duyguları tanımaya ve anlamaya çalışmak öfke nöbetlerini (tantrumlar) ve ağlamaları durdurabilir.
Mesela çocuğun bir yeri incinmiş bu yüzden de mutsuz ve keyifsiz, bir arkadaşıyla kavga etmiş ya da ebeveynlerden biriyle bir konuda anlaşamıyor. Bütün bu durumlarda orada neler olduğunu anlamaya, neler hissettiğini, onu neyin incittiğini, sinirlendirdiğini görmeye ve tanımaya çalışmak büyüleyici bir şekilde acıyı dindiriyor. Anlaşılmış ve görülmüş hissetmek gerçekten çok güçlü bir şey.
2.Yargılamak ya da “düzeltmeye çalışmak” yerine yalnızca görmeye ve anlamaya çalışmak, duygularını ifade etmesi için onu cesaretlendirir ve karşılıklı güven ilişkisini güçlendirir.
Ebeveynlerin ve diğer bakım verenlerin davranışları, küçük çocukların dünyası üzerinde gerçekten çok etkilidir. Mesela çocuğumuzun canı bir şeye sıkıldığında, üzülecek ya da endişelenecek bir şey olmadığını söyleyerek onu sakinleştirmeye çalışıyorsak, çocuğumuz duygularını ifade etmek konusunda daha isteksiz ve çekingen bir hale gelebilir. Eğer hedefimiz onun duygusal sağlığı ve aramızdaki iletişim kanallarını açık tutmak ise, bazen yalnızca görmeye ve anlamaya çalışmak en iyi yöntemdir. “Babanın gitmesine üzüldün.” demek gibi…
3. Tanımaya ve anlamaya çalışmak, dil gelişimini destekler ve duygusal zekasını güçlendirir.
Çocuklar duyguları ve istekleri konusunda emin olabilmek için bizim sözlü olarak onları ifade etmemize ihtiyaçları vardır. Ancak kendinizden emin olduğunuzda onları dile getirin. Genelde “korkmuşsun” ya da “öfkeli görünüyorsun” demek yerine, “keyfin yok gibi” ya da “canın sıkkın galiba” ifadelerini kullanmak daha güvenlidir. “Köpeğin havlaması seni korkuttu mu yoksa sadece şaşırdın mı?”.
Diğer yandan, çocuk hangi yaşta olursa olsun, duyguları ve başına gelen “gerçek” şeyler hakkında onunla konuşmak, konuşmayı ve dili öğrenmesine yardımcı olan en etkili ve doğal yöntemdir.
4. Tanımaya ve anlamaya çalışmak empati yapmamıza yardımcı olur ve birçok konuda bizi aydınlatabilir.
Çocuğumuzun bakış açısını anlamlandırabilmek için önce onun ihtiyaçlarını ve duygularını görmemiz gerekir. Yani tanımaya ve anlamaya çalışmak bize birçok konuda netlik kazandırabilir. “Bu eğlenceli oyunu oynamaya devam edelim istiyorsun ama ben gerçekten çok yorgunum” dediğimizde, çocuğumuzun bakış açısını empatik bir şekilde görmüş ve bunu ona ifade etmiş oluruz.
Durumu anlamaya ve kavramaya çalışmak ve hakkında sorular sormak (özellikle de çocuğumuzun neden üzgün olduğunu anlamadığımız durumlarda) bu gizemi çözmemize yardımcı olabilir. “Keyifsiz ve rahatsız olmuş görünüyorsun. Yemeğini yeni yedin ve bezin kuru. Belki de ‘gazını çıkarmamız gerek? Tamam, şimdi alıyorum seni kucağıma.”
5. Çocuğunuzun zorlandığı noktaları tanımaya çalışmak onlarla mücadele etmesine yardımcı olur ve onu bu konuda cesaretlendirir.
Bu basit tekniğin tıpkı bir sihir gibi işe yaradığı başka bir senaryo da bu. “Bunu yapabilirsin!” demek yerine “Çok fazla çalışıyorsun ve karşılığında bir ilerleme kaydediyorsun. Ama bunu yapmak gerçekten çok zor. Hatta biraz da moral bozucu olabiliyor, değil mi?” diyebilirsiniz. Çünkü “Bunu yapabilirsin!” demek bazen daha fazla stres ya da baskı yaratabiliyor ve sizi hayal kırıklığına uğratacağını düşünmesine sebep olabiliyor.
6. Ödüllendirmek yerine tanımaya ve anlamaya çalışmak, çocuğun kendi iç dünyasıyla kurduğu ilişkiyi ve iç motivasyonunu güçlendirir.
Aslında bir anda içimizden gelen yüksek sesli bir “Bravo!” kadar basit bir şey, bunun yerine gülümseyip gördüklerinizi ifade etmeyi deneyin: “Plastik boncukları birbirinden ayırdınız. Gerçekten zor bir işti.”
“Çocuğunuzun kendi kendini motive etmesinden keyif almasına izin verin. Gülümseyebilir ve sahici duygularınızı ifade edebilirsiniz ancak aşırı övgülerden, alkışlamaktan ve büyük tepkilerden kaçınmalısınız. Eğer böyle yaparsanız, kendisini yeterli hissedebilmek için dışsal bir onaya ihtiyaç duymaya başlar. Hatta o övgüye bağımlı hale gelebilir ve bir kaşiften ziyade alkış bekleyen bir performansçıya dönüşebilir. Övgü aynı zamanda çocukların öğrenme sürecine zarar verebilir. Yaptığı şeye değil onu izleyen kişiye odaklanır ve bazen aktiviteye geri dönmez bile.”
-Magda Gerber.
7. Tanımaya ve anlamaya çalışmak çocuğa anlaşılmış, kabul görmüş, desteklenmiş ve derinden sevilmiş hissettirir.
Denemek için bundan daha iyi bir sebep var mı?
“İnsanlar ne söylediğinizi unuturlar; ne yaptığınızı da unuturlar. Fakat onlara nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”
Maya Angelou
“Hepimiz bizi anlayacak insanlara ihtiyaç duyarız.” -Magda Gerber