ÇOCUKLARDA TAKINTILI DAVRANIŞLAR

Takıntılı davranışlar çocuklarda çok sıklıkla görülen bir durumdur.

13714

  Çok erken dönemlerden itibaren belli bir oyuncağa veya kıyafete bağlanma, belli yemekleri yeme diğerlerini reddetme, kendi yatağı dışında uyumama, evinden başka yerde tuvalete girmeme, vs. gibi birçok davranışı gözlemleyen aileler çocuklarının “obsesif” olduğunu düşünmeye başlayabilir, hatta bu sebeple ruh sağlığı uzmanlarına başvurabilirler. Ancak, bu davranışlar nedeni ile “obsesif” tanımının kullanılması çok yaygın olmasına rağmen pek doğru değildir. Erken çocukluk dönemi rutinlere bağlılığın daha fazla olduğu bir dönemdir. Bunun nedeni çocukların belirsizliği tolere etmekte yetişkinlere oranla biraz daha zorlanmalarıdır. Çünkü belirsizlik kaygı yaratır, çocuklar bu duyguyla başa çıkmayı zaman içinde öğrenirler. İlk dönemlerdeki yukarıda saydığımız tarzdaki takıntıların nedeni budur: kaygıyı azaltmak. Bu takıntılar birçok çocukta görülebilen ve çocuğun yaşamını olumsuz yönde etkilemeyen davranışlardır. Üzerine düşmeyip görmezden gelindiğinde, çatışma konusu haline getirilmediğinde kendiliğinden kaybolabilir.

Oysa daha ileriki dönemlerde ortaya çıkabilecek ve çocuğun akademik ve sosyal yaşamını olumsuz yönde etkileyen obsesyonlar ve buna bağlı olarak gelişen kompulsiyonlar ruhsal bir sorundur ve üzerinde çalışılması gerekir. Obsesyonlar “takıntılı düşünceler”, kompulsiyonlar ise obsesyonları kontrol etme amaçlı yapılan“tekrarlayan davranışlar”dır. Dolayısıyla ilk dönemdeki takıntılar obsesyona değil daha çok kompulsiyona benzer. Yine temelde kompulsiyonların amacı kaygıyı azaltmaktır. Ama patolojik düzeyde olan ve kompulsiyon olarak tanımlanan takıntılı davranışların sıklığı, şiddeti ve dolayısıyla çocuğun genel yaşamına olan olumsuz etkisi oldukça fazladır.
Obsesifi-Kompulsif Bozukluk (OKB) tanısı almış erişkinlerin üçte birinden fazlasında belirtiler 15 yaşından önce başlar. Az da olsa 5 yaşından önce başlayan vakalar söz konusudur. Ancak araştırmalara göre çocukluk çağında OKB’nin başlangıç yaşı 7-12 arasındadır.
Yukarıda belirtildiği gibi takıntılı davranışlar belli bir oyuncağa veya kıyafete bağlanma, belli yemekleri yeme diğerlerini reddetme, kendi yatağı dışında uyumama, evinden başka yerde tuvalete girmeme vs. olabilir. Patolojik olarak tanımlayacağımız kompulsiyonlara örnek davranışlar ise aşağıdaki gibidir:
 Gereğinden fazla el yıkama.
 Çok fazla banyo yapıp kıyafet değiştirme.
Aynı soruları tekrar tekrar sorma ve devamlı sağlamasını yapma.
Devamlı kontrol etme (ev ödevlerini yeniden okuyup tekrar tekrar yazma, oyuncaklarının yerinde olup olmadığına defalarca bakma vs.)
 Yaptığı birçok aktiviteyi belli sayıda yapma ve tam doğru olana kadar tekrarlama.
Eşyaları belli bir düzende yerleştirme ve bir şeyin yeri değiştiğinde öfkelenme.
Yapılan çalışmalar obsesif-kompulsif bozukluğun katılımsal alt yapısının oldukça fazla olduğunu göstermektedir. Bunun yanında OKB’si olan bir ebeveyn tarafından yetiştirilen çocukların rol model olarak OKB’li bir kişiyi görmesinin de obsesif-kompulsif bozukluk geliştirmesine neden olabileceğini düşündürür. Aşırı kuralcı ve disiplinli tuvalet eğitimi veren ve bunun yanında suçlayıcı, utanç duymasına vesile olan ebeveynlik stilleri de obsesyon ve kompulsiyonların gelişmesine ortam hazırlar. Çocuğun strese toleransı düştüğü anda veya taşıyabileceğinden fazla stres yüklendiğinde (bu yaşanan travmatik bir olay ile olabilir) takıntılı davranışlar sergilemeye başlayabilir.
 Çocukta oluşan bu takıntılar nasıl bıraktırılabilir? Tedavi mi olunması gerekir?
Eğer takıntılı davranışlar çevrenin ilgisini çekecek düzeye ulaştı ve çocuğun yaşamını olumsuz yönde etkiler hale geldiyse yardım almak doğru bir karar olacaktır. Örneğin, çocuk kompulsiyonları yerine getirmek için çok fazla zaman harcıyor ve okula gitmek için bir türlü evden çıkamıyor, temizlik takıntıları nedeni ile defalarca ellerini yıkamaktan cilt sorunları yaşıyor, arkadaşları ile ilişkisi azalıyor vs. ise mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurulması gerekir. Uygulanacak tedavi yöntemleri çocuktan çocuğa farklılık gösterse de çoğunlukla hem medikal hem de psikoterapötik müdahalelerin bir arada olması iyileşme sürecini hızlandırmaktadır.
Kız çocuklarında mı yoksa erkek çocuklarında mı daha fazla takıntı görülür?
Çocukluk döneminde erkeklerde kızlara oranla 1,5 kat daha fazla görülürken ergenlik döneminde kız ve erkeklerde yaklaşık aynı oranlarda ortaya çıkmaktadır. Erkek çocuklarda görülen OKB`nin, ergenlik öncesinde başlama ve tik bozukluklarıyla birlikte ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Araştırmalar, tedavi edilmezse çocukluk döneminde başlayan OKB`nin oldukça kronik seyredebileceğini göstermektedir.
Takıntısı olan çocuğa ailenin ve öğretmenlerin yaklaşımı nasıl olmalı?
Erken çocukluk dönemine özgü, rutine bağlı olma ile ilgili takıntılara mümkün olduğu kadar müdahale etmemek, görmezden gelip olumlu davranışları pekiştirmek çoğunlukla davranışların kısa süreden azalması ile sonuçlanmaktadır. Ancak obsesif-kompulsif bozukluk çerçevesindeki takıntılı düşünceler ve davranışlarla ilgili çocuğu suçlamak, yapmamasını ısrarcı bir şekilde yinelemek, bu davranışları yaptığında yaptırım uygulamak yerine onun bu davranışları yapmasına neden olan kaygısını azaltmak, bu kaygıyı doğru bir şekilde ifade etmesini teşvik etmek ve gerekli durumlarda profesyonel destek almaktan kaçınmamak izlenebilecek en iyi yoldur.