ÇOCUKLAR AKILLI TELEFONLA NE ZAMAN TANIŞMALI?

5382

Bill Gates kızına bir akıllı telefon almak için neden onun 14 yaşına gelmesini bekledi? Muhtemelen şimdilerde bazı araştırmaların öne sürdüğünü önceden sezmişti: 2017 yılına ait, 500 binden fazla 8. ve 12. sınıf arası öğrenciyi inceleyen bir çalışma, ekran dışı etkinliklerle zaman geçiren ergenlerle karşılaştırıldığında, ekran başında fazla zaman (günde iki saatten fazla) geçiren ergenlerin depresif belirtilere sahip olduğunu buldu. Aynı dönemde, bu yaş grubundaki kız çocuklarında görülen intihar oranları yüzde 65 oranında arttı. Teknolojinin harika tarafları var elbette. Ancak araştırmalar, ekranlarda çok fazla vakit geçirmenin olumsuz yönlerinin de dikkate alınması gerektiğini söylüyor.

Dijital dünya tutkunlarının çoğu, yapılan araştırmaların ilişkisel (korelasyonel) olduğunu ve bunlardan sosyal medyanın depresyona ya da intihara neden olduğu fikrinin çıkarılamayacağını ileri sürüyor. Bununla birlikte, ergenlerde sosyal medya kullanımı ile zihinsel sağlık sorunları arasında nedensel bir ilişki olduğunu gösteren veriler de mevcut. Bunlardan en yenisi Pennsylvania Üniversitesi’nden geldi. Bu veri, Facebook, Snapchat ve Instagram gibi platformlar ile genel sağlığın bozulması arasında bir sebep-sonuç ilişkisi olduğunu ileri sürerek günlük ekran kullanımını 30 dakikaya indirmenin yalnızlık ve depresyon belirtilerini azalttığına dikkat çekiyor.
 
Çocuğunuzun akıllı telefona hazır olup olmadığını ölçmeniz için “Sosyal Medya Dayanıklılık Oranı” adlı bir ölçü yöntemi geliştirildi. Sağlıklı ergenlerin ve ailelerin sosyal medya kullanımlarını başarılı bir şekilde yönetirken gösterdiği duygu ve davranışları ölçüyor bu yöntem. Yöntem üç ana bölüme ayrılıyor: Çocuğunuzun benlik algısı, onunla aranızdaki bağ, çocuğunuzun duygusal yapısı ve zekası.

Benlik algısı
Öncelikle, çocuğunuzun benlik algısının ne kadar güvenli ve istikrarlı olduğunu değerlendirin. Sosyal medya yönetimi için sağlam bir benlik algısı şarttır, çünkü bu platformların çoğu korku gibi duyguları harekete geçiren algoritmalar tarafından yönlendirilir. Çocuğunuzun güçlü bir benlik algısına sahip olduğuna işaret eden göstergeler ise şunlardır: Grup düşüncesine karşı çıkan kararlar verme, stresli sosyal durumlarda öz-saygıyı koruyabilme (birçok ergenin maruz kaldığı siber zorbalık gibi durumlarda örneğin) ve sosyal dışlanmanın üstesinden gelmelerine yardımcı olacak ilgi alanlarına sahip olma.
 
Jaron Lanier’ın Sen Bir Cihaz Değilsin: Bir Manifesto (You Are Not A Gadget: A Manifesto) adlı kitabında yazdığı gibi, “Birey olmak kendinizi ‘muhafaza etmenizi’ gerektirir. Kendinizi paylaşmadan önce kendiniz olmak için bir yol bulmalısınız.”
 
Çocuğunuzla aranızdaki bağ
İkinci olarak, ebeveyn-çocuk ilişkisinin sağlıklı olması gerektiğini bilin. Ergen çocuğunuzla aranızda güçlü bir bağ olması, tanımadığı insanlarla arkadaşlık kurma, siber zorbalığın tehlikeleri ve algoritmalar ve aralıklı pekiştirme yoluyla seçimlerimizi manipüle eden davranışsal reklamcılığın tehlikeleri gibi riskler hakkında sizinle açıkça konuşabilmesine olanak sağlar. Yuval Noah Harari’nin Homo Deus: Yarının Kısa Bir Tarihi adlı kitabında belirttiği gibi, “Bugünlerde güç, neyi görmezden geleceğinizi bilmek demek.”

Çocuğunuzun duygusal yapısı ve zekası
Üçüncü önemli nokta ise, çocuğunuzun duygusal yapısını ve duygusal zekasını (EQ) değerlendirmeniz. Eğer çocuğunuz depresyona, kaygıya, fazla dikkat çekmeye yatkınsa ve dürtülerine hakim olmakta zorlanıyorsa, akıllı telefon sahibi olmanın avantajları onun için geçerli olmayabilir. Bu tür durumlarda, çocuğunuzun sosyal medyayı kullanacağı yerde sosyal medya onu kullanır.
 
Çocuğunuzun dijital arkadaşlarından gelen sosyal baskılara ne kadar dayanabileceğini iyice düşünün. Son olarak, hızla yeni “en iyi arkadaşını” edinmeden önce çocuğunuzun duygusal zekası hakkında fikir sahibi olun. Çocuklarımızın gelecekteki başarısında büyük öneme sahip bir unsur olarak kabul edilen duygusal zeka, duygularımızın farkında olup onları kontrol etme ve ilişkilerimizde duygularımızı başarılı bir şekilde ifade etme kapasitesidir. Sosyal medya çocuğunuzun duygularını kimsenin tam olarak anlayamadığı bir şekilde yönlendiriyor ve kişisel deneyimlerini toplayarak sonsuz veri akışının bir parçası olması için teşvik ediyor. Sosyal medya platformlarıyla etkileşime girmek, mantıklı düşünmeyi ve empatiye dayalı bağlantıları geliştirmiyor.
 
Bu yüzden, bir dahaki sefere çocuğunuz sizi telefon için sıkıştırdığında, onun Sosyal Medya Dayanıklılık Oranı’nı dikkate alın. Cep telefonları da tıpkı arabalar gibi güçlüdür. 11 yaşındaki çocuğunuzun araba kullanmasına izin vermezdiniz, öyle değil mi? Kendinize, çocuğunuzun sosyal medyadaki insanlara dayanıp dayanamayacağını, onunla olan ilişkinizin anlamlı konuşmalar yapmanıza imkan sağlayıp sağlamayacağını ve aşırı duygusal ve davranışsal manipülasyon ile başa çıkıp çıkamayacağını sorun.
 
Yazar Harari’nin “Veri Dini” olarak adlandırdığı çağımızda bile, acının en büyük kaynağı bu kıymetli bağların yıpranmasıdır. Çocuklarımız için bu bağları nasıl güçlendirdiğimizin ve onları neyin zorladığının farkında olalım. En önemli olan şey bu.