Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

CHP’NİN DEMOKRATİK YARIŞI

1574
        Değerli okurlarım, Cumhuriyet tarihimizin en kritik Genel Seçimlerine 67 gün kaldı. Savaş bahanesi yaratılıp seçimler ertelenmezse!.. 7 Haziran’da sandığa gideceğiz. Nisan 1 şakası yaptığımı sanmayın!
12 yılı aşkın süredir iktidarda olan AKP Hükümetleri ırkçı, mezhepçi iç-dış politikalarıyla toplumumuzu bölerek kutuplaştırmayı başardılar!.. Dış politikada sıfır(0) sorun derken sorun yaşamadığımız komşumuz kalmadı.
TBMM tatile girerken yangından mal kaçırırcasına çıkardıkları torba yasalarla yaşama hakkımız dahil en temel hak ve özgürlüklerimiz tehdit altındadır. Kamu kaynakları iktidarın keyfince talan edilmekte ve toplumda adalete olan güven duygusu giderek azalmaktadır.
*İşte ülkemizi içinde bulunduğu bu vahim durumdan kurtarmak için sadece bir parti Milletvekili adaylarının büyük bölümünü “önseçim” yöntemiyle belirledi. Önseçim parti içi demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ koşuludur. ÖNSEÇİM DEMOKRATİK YARIŞTIR… Örgütü ve emekçilerini insan yerine koymaktır.
CHP bu kez örgüt iradesini siyasetinin merkezine koyarak parti içi demokrasinin işlemesini yargı denetiminde “önseçim” yöntemiyle başarmıştır.Bu strateji ile oluşan özgüven 7 Haziranda meyvesini verecektir.
                                                                       ***
            *Parti içinde demokrasi yoksa, ülkede demokrasi olabilir mi? Olamadığının hepimiz tanığıyız…
            Şu anda Mecliste grubu bulunan MHP-HDP ve iktidarda olan AKP Milletvekili adaylarını hangi yöntemle belirliyorlar biliyorsunuz..
            Yöntemleri şöyle: “-Parti teşkilatlarımıza danışıyoruz, eğilim yoklaması yapıyoruz, seçim bölgelerindeki esnafların, derneklerin, odaların, STK’ların eğilimlerini alıyoruz…” diyerek aday göstermede “Tek Seçici”biziz, “Lider Sultası” devam etmelidir(!) demekteler.
            Öyle ki ‘torbalar’ o danışmaların eğilim yoklamalarının yapıldığı seçim bölgelerinde değil, ancak Genel Merkezlerde açılıyor(!) O partiler örgütlerine bu kadar güven duyuyor(!!!)
            *Ben de merak ediyorum, o parti örgütleri ve üyeleri kendilerini ne yerine koyuyorlar acaba?!.
Herhalde ağababalarına biat edecek birer tuzluk olmayı içlerine sindiremeyeceklerdir. Eğer sindirmezlerse bu partiler için 7 Nisanda kıyamet kopacak demektir! Çünkü o gün kimlerin aday yapıldığı gün yüzüne çıkacak…
                                                                       ***
            Bu satırların yazarı, 28 yıl önce SHP Çanakkale Milletvekili 2. Sıra adayı idi.
            1987 yılında Turgut ÖZAL’ın Partisi ANAP’ın Mecliste 282 milletvekili, SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti)’nin 52 Milletvekili vardı. ÖZAL’ın dayatmasıyla tüm partiler Milletvekili Adaylarını merkez yoklamasıyla belirlemek zorunda kalmıştı.
            Ancak, SHP’nin o zaman ki Genel Başkanı Erdal İNÖNÜ: “Halkın temsilcileri Genel Merkezlerce belirlenmemeli…” diyerek Anayasa Mahkemesine başvurmuştu. Bir taraftan seçim takvimi işliyor; partiler, adaylar kampanyalarını sürdürüyordu. 3 hafta sonra Anayasa Mahkemesi SHP’nin başvurusunu bir ölçüde haklı buldu ve şu garip kararı verdi: İSTEYEN PARTİ ÖN SEÇİM YAPABİLİR!..
            *(Sanki kuş sevenler derneğine üye seçiliyordu…(!))
            Bu karar üzerine SHP Türk siyasi tarihinde bir ilke damgasını vurdu. Merkez yoklaması listelerini iptal ederek, tüm seçim bölgelerinde partiye kayıtlı üyelerin katılımıyla “önseçim” yöntemiyle adaylarını belirledi.
            *Kasım 1987’de Çanakkale SHP’de 11 Milletvekili Adayı vardı. Merkez yoklaması sonucu liste dışındaydım. Önseçim yapıldı. Kampanyaya 3 hafta sonra katılabilmiş, 12 İlçenin ancak 7’sine ulaşabilmiştim.
            Çanakkale’de SHP’nin 5186 üyesi vardı. Önseçime gelip oy kullanan üye sayısı 3502 idi. Bendeniz 1434 oyla 2. Sırada yer almıştım.
            Seçim sonucunda SHP(Sosyal Demokrat Halkçı Parti): 62043, ANAP(Anavatan Partisi): 101454 oy aldı. SHP 340 oyla seçim barajına takıldı ve ANAP: 4-0 yaptı.
            (ANAP: 25360 oyla 1 Milletvekili çıkarırken, SHP: 62043 oyla sıfır(o) çıkardı!)
                                                                       ***
            Sevgili Çanakkale OLAY okurları, özellikle yaşadığım seçim serüveninden söz ettim. Gerçek demokrasilerde bizdeki gibi antidemokratik baraj uygulamalarına rastlanılmaz. Ne yazık ki 12 Eylül Cuntasının koyduğu barajlara dört elle sarılanlar gün gelecek yaptıklarından pişman olacaklardır. Ve… O gün yakındır!
            Evet… Parlamentoya girerek siyaset-politika yoluyla ülkeme ve yöreme hizmet etme olanağını nasıl bulamadığımı açıklamaya çalıştım. Ne diyelim; Kısmet değilmiş!..
            Ancak, bu köşede toplum bilinci yaratma adına toplumsal bir görev üstlenerek sizlere hitap edebildiğim için mutluyum, şanslıyım.. İyi ki varsınız.
            *Diliyorum ki, benim seçim talihsizliğime; ÖZGÜRLÜKLERİN VE UMUDUN ÜLKESİNİ YARATMAK ÜZERE YOLA ÇIKANLAR UĞRAMAZ!
                *CHP’YE İKTİDAR YOLCULUĞUNDA BAŞARILAR…
NOT: 24 Şubat 2010’da yazdığım “Oligarşik Koltuklar!” ve 31 Mart 2010’da yazdığım “Püf Noktası!-Bam Teli!” başlıklı yazılarımı bir kez daha okumanızı öneririm …T.Ç