Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

ÇEVRE SORUNU,YALNIZCA “ÇEVRE SORUNU” DEĞİL !

2616

   5 Nisan 2008; Çanakkale’nin anlamlı ve geleceğe iz bırakacak günlerinden birisi oldu.
   Binlerce insan, yurdun dört bir yanından gelerek, Kazdağları’na sahip çıktı…
   Pankartları, dövizleri, sloganları ve halayları ile,binlerce kişi uluslararası tekellere, siyanürle altın çıkarılmasına HAYIR dedi…
   Miting,aynı zamanda çevre konusunda iki çizgi farklılığının da ipuçlarını sunması bakımından önemli bir gösterge oldu…
   Birinci anlayış, kürsünün anlayışı idi.
Konuşmacıların hemen hemen büyük çoğunluğu;çevre sorunlarını yalnızca bir çevre sorunu(!) olarak ele alan bir anlayışı sergilediler.
   Çevre sorunlarının temelinde yatan,kapitalist-emperyalist sistemin yağma,talan ve sömürü politikalarından ya hiç söz edilmedi ya da satır aralarında titrek birkaç cümle ile söz edildi.
   Mücadelenin emperyalizme karşı yönünü,kürsü unuttu(!)
   Türkiye’yi yağmaya açan, “Tahkim Yasaları” maden ve enerji gibi alanlarda uluslararası tekellere sağlanan kolaylıklardan söz edilmedi.
   Oysa ki;mücadelenin temel eksenini anti-emperyalizmin oluşturduğu,oluşturması gerektiği,sayısız örneklerle doğrulanan bir gerçeklik durumuna gelmiştir.
Kürsü,daha doğru ifade ile “platform” politikasızlık kulvarında yürüme eğilimini sergilemiştir.
   Haksızlık da yapmayalım,konuşmacılar;yalnızca AKP eleştirisi üzerinden çevre-politika ilişkisine yönelerek;anti-emperyalist yön ve bağı flulaştırmışlardır.
   Bir dönemler Avrupa’da popüler olan NGO’culuk (sivil toplumculuk) anlayışı ile çevre sorunlarına sahip çıkma tutumunun gözlemlendiğini söyleyebiliriz.
   (NGO’culuk ayrı bir yazının konusudur.)
   Toparlayarak söylersek;çevre platformları verili durumu ile politikasız bir çevre mücadelesi anlayışını sergiliyor.
   Ama aslında,Cumhuriyet Meydanı’ndaki kitle,Tuncay Özkan üzerinden,yedeklenmek ve geleceğin politik projelerine eklemlenmek isteniyor !
   Platformun “kendi içinde” bürokratik bir “kast” durumuna düşme tehlikesine karşı da,şimdilik “dikkat!” demekle yetinelim.
   İkinci anlayış:Mitinge katılan kitlenin tavrı ve anlayışı idi…
   Binlerce insan taşıdıkları döviz / pankart ve attıkları sloganlarla,Kazdağları’na sahip çıkma mücadelesinin,aynı zamanda anti-emperyalist mücadele olduğuna vurgu yaptılar.
   “Siyanürcü Şirket”e karşı mücadelenin,emperyalizme karşı mücadele ile bağını kuran sloganlar,kitlelerce kabullenilerek,büyük bir coşku ile alanı çınlattı.
   Mitingin en umut verici yönünün,bu anti-emperyalist yön olduğunu ve platformun bu yönü iyi okuması ve değerlendirmesi gerektiğini söylemeliyiz !
   Son söz olarak;Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran binlerce insan;Çanakkale adına,Kazdağları adına ve en önemlisi bağımsızlık ve demokrasi adına umut kaynağı oldu.Şimdi bu noktadan daha ileri,daha bilinçli ve örgütlü adımlara ihtiyaç var.
   Anti-emperyalist politikalar;kitlelerin attığı coşkulu sloganlar üzerinden yükselecektir / yükselmelidir.
   İlerici tutum, ancak; kitlelerin talepleri ve coşkulu ruh hali üzerinden şekillenebilir.Başka hesap ve arka plan kurgulamalardan değil!..