Çevre Platformu’na kulak verelim.
Kazdağları altın madencilerinin tehdidi altında. Kazdağları’nın yaşamsal değerlerimiz açısından önemi artık tartışılmayacak kadar net. Turizm haftası nedeniyle bir kez daha önemine dikkat çekildi. Altın madencileri üç beş kapitalistin çıkarı için, sisteminde kendileri için oluşturduğu imkanları kullanarak bu değerimizi yok etmek için saldırılarını yeni bir aşamaya taşıdı.
Bu gelişmeye dikkat çeken Çanakkale Çevre Platformu’nun değerlendirmeleri geldiğimiz süreç açısından önemli noktalara işaret etmektedir.
Bundan böyle artık başka şeyleri konuşuyor ve yapıyor olmamız gerekecek.
Kazdağları’nın altın madencilerinin üretimine açılması; tüm toplumu, turizmcisinden esnafına,suyumuzdan havamıza, kültürel değerlerimizden , yaşam tarzımıza kadar herkesi çok yönlü etkileyecek bir olaydır.
Onun için artık daha kitlesel daha etkin, bir mücadele ağı örülerek altıncıların üretimi engellenmelidir.
Bundan sonra artık Kazdağları’nın önemini anlatmaktan ziyade onun korunmasına dönük tedbirler ve mücadelenin geliştirilmesine dönük bir eğitim ile, fiili olarak altın madencilerinin üretimini engellemeye dönük çalışma belirleyici olacaktır.
Herkes kendisini buna göre hazırlamalıdır.
Son pişmanlık fayda vermeyeceği gibi, yok olan doğamızın geri getirilmesinin de mümkün olmayacağı akıllardan çıkarılmamalıdır.
Altın madencilerinin kabaran iştahı ile gelinen sürecin değerlendirilmesi anlamında Çevre Platformu’nun son yaptığı açıklama oldukça önemli.
Dünkü gazetemizde haber olarak bu açıklamayı sizlere ulaştırdık.
Fakat gelinen noktada gelişmelerin önemine bağlı olarak bir kez daha sizler ile paylaşma gereğini hissettim.
“Altın tekelleri azgınlaştı”başlığı ile yapılan açıklamayı iyi analiz ediniz.
Yok olacak bizlerin yaşamıdır, bunu unutmayınız, geri dönüşü olmayan bir yola girilmiştir.
Ya suyumuzu toprağımızı oksijenimizi kaybedeceğiz, siyanür ve siyanür ile kirletilmiş atıklar ile sağlıksız bir ortamda yaşamımızı sürdüreceğiz, ya da onurlu bir mücadele ile sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımıza sahip çıkarak çocuklarımıza temiz bir gelecek bırakacağız.
İşte bunun için Çanakkale Çevre Platformu’nun açıklamasını bir kez daha okuyun ve bu mücadelesinin destekçisi olun...
ALTIN TEKELLERİ AZGINLAŞTI
“Bilindiği gibi altın tekelleri ilimizde, Kazdağlarında sondaj çalışmalarını sürdürürken bir yandan da ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme Raporu) sürecini başlatmışlardır. Bu amaçla 7 köyde ,10 işletmede ÇED halkı bilgilendirme toplantıları yapmaya kalkışmışlar.Ancak Kirazlı Köyü dahil tüm köylerde yöre halkı, tüm baskılara rağmen yaşam alanlarına sahip çıktıklarını göstermek amacıyla söz konusu toplantılara katılmayarak tepki göstermişlerdir.
Hal böyle iken son günlerde yeni gerçekleştirilmeye çalışılan ÇED lerin daha mürekkebi kurumadan topluca ÇED olumlu belgesi almaya başladıkları görülmektedir.Normal süreler beklenmeden konunun aceleye getirilmesini henüz anlamış değiliz.
ÇED in hızlandırılmasında ilgili kamu kurumlarının işgüzarlık yaptıkları da dikkatlerimizden kaçmamaktadır.
Kazdağlarında altın işletmeciliği yapmak demek; Bandırma’dan Ayvalık’a kadar yaklaşık 2.5 milyon insanın temiz ve güvenilir su kaynaklarını zehirleyerek yok etmek demektir.Önemli oksijen kaynağı, karbon yutak alanı, mitoloji alanı kısacası yeryüzü cenneti sayılabilecek ve dünyada bütünlüğü korunabilen az sayıdaki orman alanını fulora ve faunasıyla yok etmek anlamına gelmektedir.Bir başka değişle yörede yaşamı bitirmektir.
Bu açıdan bakıldığında Kazdağları dünyanın sorunudur, Türkiye’nin sorunudur, Biga Yarımadasının sorunudur, Çanakkale ve Balıkesir İllerinin sorunudur.Tabiki altın işletmeciliği yapılan ilçelerimiz ve köylerimizin de sorunudur.Buradan görüleceği gibi sorun altın işletmeciliği yapılan birkaç köyün omuzlarına yıkılamayacak ölçüde büyük boyutlardadır.
Bu anlamda yöre köyleri Biga Elmalı, Lapseki Şahinli , Bayramiç Muratlar ve Kuşçayırı, Çan Halilağa , Söğütalan ,Kızılelma , Çanakkale Kirazlı da yaşayan yoksul ve onurlu insanlar üzerlerine düşeni yapmışlardır. Buradan onları birkez daha kutluyoruz.
Yürüttükleri mücadele nedeniyle mağdur edilmeye çalışılan değerli yurttaşlarımızın yanında olduğumuzu , onlara her türlü desteği vereceğimizi buradan belirtmek istiyoruz.
Yine buradan tüm Çanakkale halkını göreve çağırıyoruz.
Çanakkale Belediye Meclisini Atik Hisar Barajını ve havzasını kurtarmak konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Kazdağlarındaki termal kaynakları çok uluslu altın tekellerinin uzun süreli kiraladıklarını, gelişmekte olan turizmi baltalamak istediklerini görüyoruz.Bu güne kadar bu konularda hiç sesini çıkarmayan turizimcilerimizi de göreve davet ediyoruz.
Her konuda görüş bildirip bu konuda susan Üniversitemizi suskunluğunu bozmaya çağırıyoruz.
Daha henüz işlemler yeni başlamış iken gelişmelerin sonucunu da beklemeden binlerce yılda oluşmuş ormanlarımızı keserek maden şirketlerine alan açma gayreti içersinde olanları ve bu konuda iştahı kabaranları da biliyoruz ve dikkatli olmaya çağırıyoruz.
Çok uluslu altın tekellerinin işlerini kolaylaştırmak, dolayısıyla yörede yaşamı bitirmek için işgüzarlık yapanları, işbirlikçileri dikkatli olmaya davet ediyoruz.
Kazdağlarında hemen tüm alanlara kolayca maden ruhsatı verenler ve yöremizi kalorifer kazanı haline dönüştürecek ölçekte , ölçüsüz termik santral ruhsatı verenlerle de yargı önünde hesaplaşacağımızı duyuruyoruz.
Bundan böyle altın tekellerine, termik santrallere ve yöreye kurulacak dünyanın en kirli sanayilerine yardım ve yataklık yapanları konumu ne olursa olsun kamu oyuna teşhir edeceğizi bildiriyor, tüm yurttaşlarımızı sorumluluğa davet ediyoruz.”