Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Çevir kazı yanmasın!

TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın, İstanbul Üniversitesinde verdiği "yeni anayasa" ile ilgili konferansta, "Yeni anayasada laiklik ilkesi olmamalıdır. Yeni anayasa dindar anayasa olmalı!" sözlerinden sonra başta kendisi olmak üzere AKP çevrelerince yapılan "laikliğin kaldırılması gibi bir gündemimiz yoktur" şeklindeki değerlendirmelerin hiçbir geçerliliği yoktur. Bu bir AKP taktiğidir; amaçlarına ulaşmak adına her seferinde nabız yoklayarak aldıkları tepkilere göre geri adım atma taktiği, bir anlamda PR (halkla ilişkiler) çalışmasıdır. Aynı zamanda laiklik üzerinden yapılan bu tartışmalar ile baskı sömürü ve zulüm düzeni allanıp pullanmaktadır.

1066

 Bugün Meclis Başkanının “Yeni anayasada laiklik ilkesi olmamalıdır. Yeni anayasa dindar anayasa olmalı!” sözleri sonrasında kişisel görüş olmasından tutun, diğer açıklamalara kadar hepsinin hiçbir hükmü yoktur.

Bunun kanıtı; AKP politikalarının pratikteki uygulamaları ve yarattığı sonuçlardır.

Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek hedefiyle hareket eden, yaşam tarzına her alanda müdahalelerin yapıldığı, kaç çocuk yapılacağından, ne içilip ne giyinileceğine kadar her şeye kadar karışıldığı,  tekçi, mezhepçi, ırkçı müdahaleler, kadın düşmanı politikaların sonucu; laik yapının kırıntılarının kaldığı bir dönemde şimdi bu kırıntılara bile tahammül edemeyen gericiliğin yeni bir hamlesi ile karşı karşıyayız.

Bu noktada belirleyici olan çağdaş, demokrat, ilerici, devrimci çevrelerin bu saldırılara karşı direnişidir.

Bu girişimi berhava edecek ancak demokrasi güçlerinin mücadelesi olacaktır.

Bu sinsi politikalar ile AKP 2002 yılından itibaren, gerici eğilimlerini halklarımıza kabul ettirerek siyasi varlığını sürdürmektedir.

Sinsi, ancak sonuçları itibarıyla açık bir şekilde halklarımızı mağdur eden demokrasi barış ve özgürlükler düşmanı saldırılar boşa çıkarılamamışsa ve hala bu saldırılar fütursuzca devam ediyorsa demokrasi güçleri önce dönüp kendilerine bir bakmalıdırlar.

Gelinen nokta artık uçurumun dibidir, demokrasi güçleri açısından çok fazla bir alan kalmamıştır.

Herkes aklını başına almalıdır.

Önümüzdeki 1Mayıs;  tüm demokrasi, emek ve barış taraftarlarının gericiliğin tüm saldırılarına karşı birlik ve dayanışma içerisinde kitlesel tepkilerini ortaya koydukları bir mücadele günü olarak yeni bir başlangıcın ilk adımı olarak ele alınmalıdır.

Demokrasi barış ve emeğe dönük sürdürülen saldırılar sürerken bir yandan da gerici kesimler birbirini yemekle meşguller.

ÇOMÜ yönetimi işini gücünü bırakıp, eski Rektör Sedat Laçiner hakkında yazdığı bir yazısından dolayı suç duyurusunda bulunarak ifade özgürlüğünün yok edilmesi noktasında yeni rol modeli olmuş, bir anlamda üzerine vazife olmayan sorumluluk üstlenerek üniversitelerdeki bilimsel özgürlüğün buna bağlı olarak düşünce ve ifade  özgürlüğünün ayaklar altına alınmasında yeni bir uygulama başlatmıştır.

Sedat Laçiner’in yazmış olduğu bir yazı nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulması, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kesinlikle kabul edilemez.

Ancak Laçiner’in karşılaştığı bu durum nedeniyle yazmış olduğu “Ben bugün mağlup oldum” başlıklı yazısı üzerine söyleyecek bir çift sözüm var.

Sen bugün mağlup olmadın Laçiner; sen rektörlüğün döneminde yapmış olduğun hukuksuzluklar, haksızlıklar baskılar, ile mağlup oldun…

O dönem birlikte hareket ettiğin AKP’ye yaranmak adına; taşeron işçilerin işine son verdiğin gün, bir takım haksızlıkları protesto etmek için kitap okuyan öğretim üyeleri hakkında soruşturma açıp haklarında çeşitli cezalara hükmettiğin gün, senin gibi düşünmediği için öğretim üyeleri ve çalışanları oradan oraya acımasızca sürdüğün gün, kanser hastası bir öğretim görevlisinin raporuna rağmen işten atılması sonrasında ölümüne sebep olduğun gün, demokratik haklarına sahip çıkan öğrenciler hakkında disiplin soruşturmalarıyla okullarından uzaklaştırdığın gün, hukuksuzluklarına karşı çıkan başta gazeteciler olmak üzere çeşitli kurumlara karşı açtığın davalar ve onları karalamak adına tetikçi internet siteleri kurup komplolara başvurduğun gün mağlup oldun.

Ancak yine de düşüncelerini özgürce ifade etme hakkının savunucusuyum, ÇOMÜ yönetimini kınıyorum.