Cemile B. Yazıcı

2133
Yazılarınız sahte değil mi? Hakaret etmiyor musunuz? –son-
 
“Yazılarımız sahte mi? Hakaret mi Ediyoruz?” başlıklı yazısında Feride K.Yavaş ya da Demokrat Çanakkale ne yazıyor ve ne diyor, anlamaya çalıştığım yazılarımın sonuncusudur. (Siyahla yazılanlar Ferid K. Yavaş’ın yazısından aynen alınmıştır.):
 
12.paragrafın ortasına kadar geldiğim yazılarıma, kaldığım yerden devam ediyorum. Şöyle diyor Feride K.Yavaş’lar:  “Ne sizden korkarız, ne de sizleri finanse edenlerden. Kanunlara saygımız tamdır, kalem kırılırsa boynumuzu eğer ‘eyvallah’ demesini de biliriz. Biz bu işi para için yapmıyoruz. Allah’ın rızası, kulun memnuniyeti bizlere yeter de artar bile. Biz bu dünyaya ‘rakı, balık, Ayvalık’ diye bakmadık. Gerekirse pekmez şurubu içeriz, gerekirse kızılcık şurubu. Hakkımızda neyse hayırlısı. Fakat biz edepsiz değiliz. Kanundan da kaçmayız, devletimizden de. Dava açmanızdan korksaydık sokağa çıkmazdık. Sizin tehditlerinizden korkan dilerim sizden beter olsun. Ne sizden korkarız, ne edepsizleşiriz, ne de kanunları çiğneriz.”
 
Öyle şeyler söylüyorsunuz ki Feride K.Yavaş’lar sizin bu yazınızı okuyanlar, “her satırı tehdit, hakaret, iftira kokuyor” diyebilir pekâlâ… Sizin karşınızdakilerle siz, aynı “seviyeye” inmek zorunda mısınız? Siz niye iki de bir ‘edep’ diyip duruyorsunuz. Siz edepsiz misiniz ki?
 
Neden boyuna ‘kanunlara saygımız tamdır’, ‘kanundan da kaçmayız’, ‘kanunları çiğnemeyiz’ deyip duruyorsunuz? Siz, sizin karşınızdakilere “kanunsuz” “kanundan kaçanlar” “kanunları çiğneyenler” mi diyorsunuz. Böyle bir hükmünüz mü var. Yani, neredeyse sizin dışınızda ve karşınızdaki her hareket eden kütle, her canlı, her söz söyleyen “kanunsuz ve devlet düşmanı” oluyor. Onlar,  en büyük yeminleri edip “bu memleketi, bu devleti, kanunlarımızı bizden daha  çok, kimse sevmez sevemez” deseler n’olcak? Yapmayın, söylemeyin öyle şeyler. Bunlarla bir yere varılmaz ve kimse “yemiyor” bu lâfları artık. Çok ucuz oluyor ve kendinizi de çok ucuzlatıyorsunuz dikkat edin!
 
Diyorsunuz ki, ‘ne sizden korkarız ne de sizleri finanse edenlerden’. Ne yani siz şimdi yazıyorsanız, söylüyorsanız birilerini korkutmak için mi söyleyip yazıyorsunuz? Birileri de sizi finanse mi ediyor yoksa? Yoksa sizler de onlar gibi maazallah, birilerinin tetikçisi mi oluyorsunuz? Demeyin böyle şeyler Feride K.Yavaş’lar. Dikkatli olun.
 
Tamam ne güzel siz bu işi para için yapmıyorsunuz. Ama hemen peşinden şunu ilave ediyorsunuz: “Allah’ın rızası, kulun memnuniyeti bizlere yeter de artar bile.” demekle siz de  bir başka bişey için yaptığınızı söylüyor olmuyor musunuz? Kaldı ki birileri “para için” yapıyor”, birileri de “Allah’ın rızası için” yapıyor diyelim... Her iki durum da kimi ilgilendirir ki? Ne için yaparlarsa yapsınlar çok mu önemli? Söz konusu iki satır bir gazete yazısıysa; bu gazete yazısı ya da yazıları bir haber, eleştiri, yorum içeriyorsa buna karşı çıkışın önceliği, esası, omurgası “para” ya da “Allah rızası” için yazılıp yazılmadığı mıdır, yoksa “ne söylediği” mi olmalıdır? Söylenenler, yazılanlar üzerinden bu dünya gerçekleriyle yazışmanızı, tartışmanızı okumak istiyoruz Feride K.Yavaş’lar. Sizlerden beklediğimiz budur.
 
Sık sık korkudan, tehditten, kanundan, devletten, davadan dem vurmayı bırakın. Bunların bir “fikir” olmadığını onlardan daha iyi bilmeniz gerekir. Meseleyi de yiğitlik-korkaklık zeminine oturtmayın. Yiğitliğin de korkaklığın da ne övünülecek ne de yerilecek bir tarafı var. Her bir halin de gayet insani ve gerçek olduğunu bilmeyecek kadar cahil misiniz Feride K.Yavaş’lar?
 
Şu “rakı, balık Ayvalık” tekerlemesi de“pekmez ve kızılcıkla” bir arada uyumlu olmamış gibi duruyor. “Niye hor görüyorsun ‘rakı balık’ ikilisini? Onlar da Allah’ın nimeti değil mi ki pekmez ve kızılcık gibi?” diye sorarlarsa (ben sormam) sizin diyeceğiniz vardır tabii, ama ne diye böyle manasız sorular sordurasınız ki kendinize?
 
“Biz bu dünyaya ‘rakı, balık, Ayvalık’ diye bakmadık. Gerekirse pekmez şurubu içeriz, gerekirse kızılcık şurubu.” diyorsunuz ya; bu  iki tümce arasında tenâkuza düşmüşsünüz Feride K.Yavaş’lar. Bu iki tümceye baktığımızda, birinci tümceden sonra gelen ikinci tümcenin şöyle olması gerekirdi: “Ama gerekirse rakı balık içeriz, gerekirse Ayvalık’a gideriz.”  ya da “Biz dünyaya pekmez şurubu, kızılcık şurubu diye bakıyoruz.” demeniz gerekirdi. Burada sizi tenâkuza düşüren  sözcük ‘gerekirse’ oluyor.  Önerdiğim tümcelerle bir daha bakarsanız anlayacaksınız ne dediğimi, ama yazıdır bu, olabilir böyle şeyler. Ben de öylesine takıldım.
 
Yazınızın sondan bir önceki paragrafınızda şunları yazmışsınız Feride K.Yavaş’lar: “Neden bu kadar telaş, neden bu kadar korku. Çünkü sizler de biliyorsunuz ki fikirlerimiz hakaret etmesek de insanlara ulaşıyor. Şu anda Çanakkale’nin en güçlü medyasıyız. Ve bizler sizin telaşınızın asıl nedenini biliyoruz. Çanakkale’de medya gücünü kaybedince yarın Demokrat Çanakkale’nin kimin hatasını bulacağından emin olamayan büyük başlar sizi dolduruşa getiriyor. İdeolojik insanlar bu gazlara geliyorlar ve yeni Üniversite Yönetimi’ni çalışamaz hale getirmek isteyenlere belli etmeden destek veriyorlar…”
 
Daha önceki yazılarımda geçiyordu sanırım: Hakaret etmek sizin karakterinizmiş gibi bir anlayışa yol açıyorsunuz ve bu sizin için hoş olmuyor. Ne demek “fikirlerimiz hakaret etmesek de insanlara ulaşıyor”? Bu cümle sizin “hakarete” meyyal olduğunuzu göstermiyor mu apaçık bir şekilde. Yani  “yeri geldiğinde hakaret ederim” demek istiyorsunuz di’mi? Hakaret’in “yeri” olabileceği kabul edilebilir mi? Siz bari demeyin ve dikkatli yazın lütfen…
 
Bakın şimdiye kadar yazdıklarınızın mantıklı da olsa mantıksız da olsa bir açıklaması olabilir, ama biraz sonra yazacağım (sizin söylediğiniz) cümlenin   hiçbir şekilde açıklaması olamaz Feride K.Yavaş’lar. Ne diyorsunuz yazınızda: “Şu anda Çanakkale’nin en güçlü medyasıyız.” Pes. Siz “medya”nın m’si bile değilsiniz.  Siz olsa olsa ancak bir “broşür” olabilirsiniz. Dikkat ettiniz mi ilk kez sizin hakkınızda daha doğrusu “Demokrat Çanakkale”niz hakkında çok net bir şey söylüyorum: Siz bir “broşürsünüz”. Bir araştırın, bir bakın “medya” ne demek, iyice bir öğrenin ve lütfen daha fazla “rezil” olmamak için bu medya lâfını pek kullanmayın.  Bir de sizin “Demokrat Çanakkale”nize bir bakın: Neyin, kimin “broşürü”sünüz siz biliyorsunuzdur. Bize ne di’mi?
 
Ve gelelim sona: “İdeolojik insanlar bu gazlara geliyorlar…” diyorsunuz Feride K.Yavaş’lar.  “İdeolojik.”, “İdeolojik insanlar.” işte en büyük kelime bu Feride K.Yavaş’lar. “İdeolojik.” Sizin en gerçek en sahte olmayan yanınız bu işte Feride K.Yavaş’lar. Siz “ideolojik” değilsiniz! “İdeolojik insan” olmayan Feride K.Yavaş’lar, helâl olsun size!
 
Hem Demokrat, hem Çanakkale ve hem de ille de “yeni Üniversite Yönetimi”siniz ya siz, Feride K.Yavaş’lar ne mutlu ki size ne bir idealiniz ne de bir ideolojiniz var! Kahrolsun ideolojiler ve ideolojikler! Ne mutlu size. Galiba sizin ardınızdan insanlar şunları diyecekler:
“Feride K.Yavaş’lar bu dünyaya geldi, kimi zaman şunun, kimi zaman bunun, kimi zaman ötekinin dediklerini yaptı, kendisine ne görev verildiyse, ne dendiyse harfiyen yerine getirdi. Şunun-bunun sözünden hiç çıkmadı. Saldır dediler saldırdı.. Dur dediler durdu. Kimi zaman da canının istediği, aklının estiği gibi yazdı, çizdi, söyledi yaşadı. Çünkü onun asla ideolojisi yoktu. O asla ideolojik insan değildi. Varlığıyla yokluğu hiç fark edilmezdi. Öylesine bir kadındı.” mı denecek sizin ardınızdan Feride K.Yavaş’lar. Ne diyelim “mekânınız cennet olsun.”
 
Şaka bir yana hakk’aten ideolojisi olmayan insan ha yaşamış ha yaşamamış hiç fark etmez Feride K.Yavaşlar. Bir “yaşam tasarımı” olan insanlardan yani ideolojileri olan insanlardan ve   ideolojiden korkmayın Feride K.Yavaş’lar. Onlar varlardır ve onlar bu dünyayı güzelleştirenlerdir. Çünkü “olmayan” insanlar bişey yapamazlar di’mi. Dört haftadır sizinle haşır-neşir oldum. Size kıymet verdim. Biz sizi seviyoruz. Siz de bizi sevin. Çanakkale bizim evimiz, biz kardeşiz. Bunu biz biliyoruz, siz de bilin istiyoruz…
 
Aman allahım ben neler söylüyorum!.. Doru atın yanında duran… derler ya. Ben de sizden bazı şeyler kaptım doğal olarak!
 
Bitirirken, “İdeolojinizi sonuna kadar savunun, söyleyin, onunla yaşayın ama onu asla başkalarına dikte etmeye çalışmayın. İdeolojisi olan ve onunla yaşayanları da aşağılamayın, küçümsemeyin, saygılı olun. Dinleyin. Yanıtlayın. Hakaret etmeden. Sahtekârlık yapmadan Feride K.Yavaş’lar. İdeolojiniz varsa tabi.”
 
Var di’mi Feride K.Yavaş’lar?...
 
Dip not: Bahse konu yazı 30 Aralık 2011 tarihli Demokrat Çanakkale’de yayımlanmıştır.